İşte bu,kısa derinliğin nişanesi, büyük bir yazarın ben geliyorum, diyen ayak sesleri.Kuzey ve Güney Kore arasında sakin bir sahil kasabası, eski bir pansiyon, üniversiteyi bitirip pansiyonda çalışmaya başlayan genç bir kadın, yolu oraya düşen çizgi roman yazarı Fransız ...Kitap duru bir dille nahif sözcüklerle kendini anlatıyor. Bu sadelikle kasabayı böyle güçlü anlatışı oldukça başarılı. Anlatıcı kızın ruh hali de derinlikli verilmiş. Zenginliği detaylarda gizli bir eser. Ait olamamanın, kendini tam gerçekleştiremememin,cesaret edememenin, Sokço gibi arada sıkışmışlığın, yalnızlığın, anne kız ilişkisinin, toplumun dayattığı güzellik algısı ve baskısının, estetiğin, önemli hale gelişinin, satır aralarından belirip kaybolan savaşla süslendiği sakin sakin insanın hücrelerine nüfuz eden bir eser.Diyaloglar kısa olmasına rağmen etkili, ayrıca kızın yeme bozukluğuna yer veriyor.Edebi eserlerde çok sık karşılaştığımız bir unsur değil. Hep bir şey olacakmış gibi bekliyoruz ama olmuyor eserin gücü de buradan geliyor bence.Hayatın sıradan akışına bunca detayı böyle ustalıkla işlemesinden. Kapağını kapattığımdan beri de üstünde düşündüğüm bir eser. Çok beğendim.