Kitap Maia Tamarin adlı bir genç kızın hikayesini anlatıyor. Oldukça hayalperest, hırslı bir kızın hikayesini. Maia, küçüklüğünden itibaren babasına dikim atölyesinde babasına yardım etmiş ve terziliğe olan tutkusu zaman geçtikçe güçleniyor. Bir gün babasının eski bir arkadaşı kapılarını çalar ve kraliyet ailesinin bir terzi aradığını söyler. Maia da hemen erkek kılığına girip seçmelere katılır. Erkek kılığına girmesinin nedeni, bunun zorunlu olmasıdır. Bu zorlu seçme kısmını okurken çok eğlendim, işbirlikleri, ihanetler, aldatmalar, anında alevlenen aşk... Hepsi iç içe geçmiş ve gayet akıcıydı. Kitap beni içine çekti, çok samimi bir vibe veriyor. Fantastik bir kitap olsa da, gerçekçi. Gerçek hayata dair birçok kıyaslama, çıkarım yapılabilir. Olağanüstü ve Romantizm etkisinde bir dünyanın içine sürüklendim, yazar bu dünyayı titizlikle oluşturmuş. Kitabın benim için olumsuz yanı, çok yüzeysel olmasıydı. Kitap nerede geçiyor, yönetim sistemi nasıl, bu dünyadaki büyü nasıl işliyor... Kitapta bu sorulara cevap yok. Kitapla ilgili şöyle düşünce var: Kitap, bir kadının kendini kanıtlayabilmek için erkek kılığına girmesi gerektiğini empoze ediyor. Hayır! Kitapta, kadınlara nasıl bir kılıfa geçirildiği, kadın cinsiyetine güvenilmediği, dışlanıldığı empoze ediyor. Yani "kadın olmanın" romanı diyebiliriz. Yüzeysel bahsediyorum çünkü kitabı bütünsel olarak okuduğunuzda anlamanız daha iyi bence. Kesinlikle tavsiyem:)