Riley, Jay, Noah ve Kate... Biri annesini, diğeri babasını, biri ağabeyini, bir diğeri ise teyzesini kaybeder... Her birinin, yitip giden sevdiklerinin ardından içlerinde kor gibi yanan soruları, özürleri, hisleri ve tarif edemedikleri özlemleri kalmıştır.
Bir gün Riley, annesini; sonraki gün Jay, babasını; birkaç gün sonra da Kate, teyzesini hayalet haliyle karşısında görür. Tabi her biri önce sessizce irkilir, korkar ve birbirlerine anlatamazlar. Ta ki Noah da olaya dahil olana kadar...
Jay'ın babası eski araştırmacılardandır. Zamanında Aziz Ignatius'a ait olduğu sanılan haçı bulur. Ölümünden sonra araştırmaları yarım kalır ve bulduğu haç evinin salonunda, cam bir fanusta hatıra olarak saklanır. Tabi üzerinde "dokunmak yasaktır!" notu ile...
Haça dokunmak yasaktır, evet, oysa 'yasaklar da çiğnenmek içindir' gerçeğinden yola çıkılarak yazılmış, hafiften gençlik rüzgarlarıyla dolu tatlı, hüzünlü, masum bir romandı. Hayalet temalı olsa da, duygusal kısmı daha ağırdı. Ve bilgilendirici kısmı da. Mesela bahsi geçen Aziz Ignatius'a ait hikayenin doğruluk payı kaynaklardan alıntı yapılarak aktarılmış. Beden ölse de ruh bir sebeple dünyada asılı kalabiliyor, yaşayan insanları kendi istekleri doğrultusunda yönlendirebiliyormuş. İyi olan ruh insanı iyiliğe, kötü olanı ise kötü kötülüğe yaklaştırıyor; karar kişinin iyi veya kötü oluşuyla şekilleniyormuş... ;)
