Toplumumuz atasözleri ve deyimlerle ünlenmiş, geçmişin tüm değerlerini bu sözlerle günümüze taşımış bir toplumdur. Bilindiği üzere bir kişi ev, yer, mal sahibi olmak istediğinde ve alıp almamakla ilgili kararsızlık yaşadığında ona “Dünya da mekân ahrette iman” sözünü söyleyerek onun mal sahibi olması konusunda iknacı oluruz. Oysaki kullandığımız bu atasözü zamanla değiştirilmiş, İslam dininin “gözü paraya pula, mala ve dünya nimetlerine çevirmekten kaçınma” özelliğini kaybettirmek için bir takım mihraklar tarafından bu şekilde kullanılması sağlanmış, toplumumuz bu şekilde alıştırılmıştır. Bu atasözünün aslı “Dünyada iman, ahrette mekân”dır. Çünkü dünya da iman sahibi olmayan kimsenin ahrette mekânı olmaz.
Toplumumuzda bunun gibi birçok örnek varken bizlerin yapması gereken dedelerimizden öğrendiğimiz bu yanlışları çocuklarımıza da bu şekilde nakletmemektir. Doğru kullanımları; atalarımızın bizlere vermek istediği öğüt gibi kullanmalı, İslam dini ve kültürünü bir takım kişilerin yıkıcı emellerine alet etmeden yaşatmalıyız.
İnsan ve kul olmanın en güzel özelliğidir inanmak. İnsan inanmaya ihtiyaç duyar. Herkes kendince inançlar sahibidir. Kimi; Müslüman, Hıristiyan veya Musevi’dir. Tanrı’nın varlık ve
34
birliğine inanırken kimi de; Budist, Maniheist, Totemist… İnanmak; aslında insanın nefsanî duygularını zincire vurmasını sağlayan en güzel özelliktir.
Mukaddes ve son din olan İslam’da da inanç ve ibadet büyük önem taşımaktadır. İbadetin en büyüğü de kulluğunun farkında olup Allah’tan (c.c.) istemektir, yani dua etmektir.
Osmanlı insanının paylaşımcı ruhunun en güzel özelliğidir askıda ekmek. Bir kişi fırına gittiğinde ihtiyacından bir fazla ekmek alır ve aldığı o ekmeği de askıya takarmış. Ekmek parası olmayan ve ihtiyacı olanlarda gelir o askıdaki ekmeği alır, hiç para vermeden gidermiş. Oysa biz günümüzde ekmeği askıda tutacağımıza fazla fazla alıp çöpe atıyoruz… Hem İslam’ın emirleri dışında bir davranış yani bencillik, hem de haram olan israf. Böyle mi koruyoruz dedelerimizin adetlerini? Üzgünüm ki bu sorunun da cevabını yine bizler biliyoruz ki: “KORUYAMIYORUZ”
Gönül kafeste bir kuştur , kutuda ki incidir ,kasada ki maldır. Değerli olan kuş inci ve maldır ; kafes kutu ve kasa değil .<br>
Engin Dinç / Aşk-ı Sani
“AŞK zorlu ve uzun bir yoldur; yeri geldiğinde düşeceksin
ama bu zorlu yolda düştüğünde elinden tutacak bir yâr olmalı
yanında... Yoksa koşacak gücün olsa ne fayda?”
Bir görüş kabinindeyim
Avuçlarının tutsağı olduğum,
Gözlerinin gardiyan olduğu;
Bir Görüş Kabinindeyim.
Buz gibi dört duvar arasında,
Ellerinin sıcaklığıyla ısındığım;
Bir Görüş Kabinindeyim...
Yalnızlığı, Hasretinle giderdiğim;
Bir Görüş Kabininde...
Seni sensiz yaşamaya alıştığım,
Gözlerine baktıkça denizi,
Yüzüne baktıkça güneşi gördüğüm;
Özgürlüğü seninle olmak saydığım
Bir Görüş Kabinindeyim...