Her şey çok hızlı gelişti
Ne bir şüphemiz kaldı elimizdekinden
Ne de şüphe duyulacak bir şey.
Yalın bir sessizlik ve karanlık hali. Öyle ki
bunu renklendirmeye çalışarak tükendik zaten
ve düşünerek bu hali. Tıkırında bir düzenin
o sessiz görüntüsünün orta yerine çakılmış ikarus.
Niçin bir meyve gibi çürümemiz?
Akıntıyı ikiye veya daha kaça yaran taşların erimesi
yapay saat sesleriyle, doğal mı demeli
(çürümeyen neye doğal demeli?)
Anlamsızca, gölge ve hatırlamak özdeş geliyor
Oda çok sıcak, ve diğer adam
Söyleniyor geceleri
Çığlıklar da geliyor bir yerden
(Ama sanki hep uzak bir yerden
Oysa küçük bizim odamız)
Tavan arasından ve hemşirenin tüm gayretine
Rağmen sökülemeyen örümcek ağlarından
Kurtarmak için yamadım hafızamı anılara
Ya da bir başkasının yüzüyle konuşmak
Adına ne kaldıysa
Kocaman bir çiçek, saksısıyla masanın ortasında
Kandırıldığı bir parça suya bakıyor
Yavaşça unutulduğundan kaybolan bir şehir
Dünyanın hatırlattığı buydu
Kalıntıların soğuk taşlarıyla.
Ölülere ne olur?
Buna cevaben
Aynı onlar gibi ölmek, taş kesilmek
Açık uçlu bir soruya
cevap vermemek yani
Bugün sıcak
Sıcaklık hep ölümün tarafında
ve her seferinde onunla kaçıyor, heyecansız aşk
Ve ondan var krematoryumlar
ya da doğa yasalarına göre, hayaletlerin yasası,
yasadışı hapishaneler krematoryumlar
Bir aşk sıfatı denecekse, ölümcüldür sıcak
Bugün, yani sıcak bir çarşamba
Yolun gölge tarafından yürü
Ve yavaşça
Uyumsuz bir şarkı gibi
acelenin melodisine karşı,
Bak şimdi bir kalbin atıyor, jelatinin
ardında yıllarca eskimiş bir kalp sanki.