Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Enver Özkalp

Enver ÖzkalpSosyolojiye Giriş yazarı
Yazar
5.7/10
12 Kişi
44
Okunma
1
Beğeni
589
Görüntülenme

Öne Çıkan Enver Özkalp Gönderileri

Öne Çıkan Enver Özkalp kitaplarını, öne çıkan Enver Özkalp sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Enver Özkalp yazarlarını, öne çıkan Enver Özkalp yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Modern çağın sonu:
Post modern kuramcılar, ilginç bir biçimde bilginin göreceliliğini (nispîliğini) benimsemekte ve aydınlanmanın ortaya attığı bilimsel bilgiyi bir kenara bırakmaktadırlar. Böylece post modernistler pozitivizme karşıdırlar ve yerleşik araştırma ölçütlerini kullanmayı ve önceden oluşturulmuş kuralların çerçevesinde hareket etmeyi reddederler. Onlara göre hiçbir şey kanıtlanamaz, hiçbir şey yanlışlanamaz; düşünsel faaliyet risk almaktır. Post modernizmin temel özelliklerinden biri de, belirsizliğin, muğlaklığın olması, açıklığa netliğe karşı olmasıdır. Evrenselliğe karşı çıkar ve tercihini yerellikten yana sunar ve çoğulculuğu savunur. Post modernizmin bir diğer özelliği "her şey gider" sloganını benimsemesidir. Her şey ölür, ne üretilirse tüketilir anlayışı vardır.
Peter Berger
Toplum bizim dışımızdadır. Bizi çevreler ve yaşantımızın her yönünü etkiler. Bizler de bir toplumun içinde toplumsal sistemin belirgin bir sektöründe bulunmaktayız. İşte bu bulunduğumuz yer konuştuğumuz lisandan, etikete, pozisyona, inancımıza kadar her şeyimizi etkiler.
Sayfa 9
Reklam
Temel eğitim, bir ülkenin tüm yurttaşları için geçerli ve gerekli olan yeterlikleri kazandıran eğitimdir. Bu kavram çoğu zaman zorunlu öğrenim ya da ilköğretimle karıştırılmaktadır. Zorunlu öğrenim, belli bir çağdaki yurttaşların kendileri için açılan ve yasalarla tamamlanması zorunlu kılınan okullara gitme yükümlülüğüdür. Zorunlu öğrenim, tüm yurttaşlar için yasaların öngördüğü bir süreyi ifade eder. İlköğretim ise genelde örgün eğitim sisteminin başlangıcı olan ilkokul kademesini göstermektedir. Oysa temel eğitim, tüm yurttaşların alması gereken eğitimin nitelik ve düzeyini anlatmaktadır.
Yapılan sosyolojik incelemelerde sosyologlar mutlu bir evliliğin koşullarını araştırmışlar ve şu sonuçları bulmuşlardır. 1. Eşinizi her zaman kendinize yakın bir arkadaş olarak düşünün. 2. Eşinizi bir kişi olarak sevin. 3. Evliliği uzun süreli bir sözleşme olarak görün. 4. Evliliğin kutsal olduğuna inanın. 5. Eşinizin düşünce ve amaçlarına saygılı olun ve paylaşın. 6. Yıllar geçince eşinizin daha enteresan bir kişi olacağını düşünün. 7. İlişkinizin başarılı olacağına inanın. 8. Birlikte gülüp birlikte eğlenin. 9. Yaşadığınız krizlere olumlu bir yaklaşımla bakın. 10. Memnuniyetinizi hemen belli edin. 11. Birlikte daha fazla zaman geçirin ve karşınızdakini dinlemeyi öğrenin.
..her yeni nesile çevre bilinci vererek, onlara çevreyi ve doğayı sevdirecek yapmalıyız. Burada en önemli sorumluluk ise eğitim kurumlarına ve politikacılarımıza düşmektedir.
Sayfa 472Kitabı okudu
Çatışma kuramcıları arasında çok tartışılan görüşleri ile ünlü politik sosyolojinin de kurucusu olan Marx büyük önem taşır. Marx özellikle Milli Devlet anlayışını eleştiren görüşleriyle ön plandadır. Marx toplumun doğasını tayin eden şey, üretim araçlarına sahip olanlar ile olmayanlar arasındaki karşılıklı mücadele veya ilişkidir demektedir. Endüstriyel toplumlarda üretim araçlarına sahip olanların gücü elinde bulundurduğunu savunan Marx, bunları burjuvazi sınıfı olarak nitelerken, mal mülk sahibi olmayanları ise proleterya sınıfı olarak nitelendirmekteydi. Böylece toplumsal piramidin en üstünde fabrika, mal ve mülke sahip olan sınıf, piramidin tabanında ise emeğinden başka satacak bir şeyi olmayan güçsüz ancak kalabalık bir proleterya sınıfı yer almaktaydı. Marx politik yaşamın toplumsal sınıflar arasında ilişkilerin bir yansıması olduğuna inanır. Yönetici sınıf bir toplumdaki önemli kaynakları kontrol ettiği için, hükümetlerin de onlara hizmet ettiklerini savunur. Hatta modern devlet yöneticilerini burjuvanın haklarını savunan bir komite veya komisyon olarak niteler.
Reklam
Popüler kültür, kitlesel tüketimin bir parçasıdır.
Sayfa 99
Toplumsal kurumlar için;
Çatışma kuramcıları ise bu temel fonksiyonları kabul etmekle beraber bunların bir uyum içerisinde olmadığını, ortak bir amaç için, uyumlu olarak çalışmadıklarını ileri sürerler. Aksine, toplumsal kurumların toplumun üst tabakalarında yer alan elitler tarafından kontrol edildiğini, bu grupların kendi imtiyaz ve çıkarları için bu kurumları kontrol ettiklerini savunurlar. Diğer bir deyimle çoğunluğun üretimden çok az pay alıp, aslan payının küçük bir azınlık tarafından kullanıldığını öne sürerler.
Sayfa 17
Geçmişte, kadınların ortalama yaşam süresine nazaran erkeklerin ortalama yaşam süresinin az olması, erkeklerin toplum içerisinde oynadığı rolün ve sorumluluğun ağırlığına bağlanmıştır. Diğer bir deyişle meslek yaşamı, stresler ve sorumlulukların erkekleri daha çabuk yıprattığı ileri sürülmüştür, ancak, bunlar çağımız toplumlarında çok geçerli bulgular değildir. Günümüzde, artık kadınlar da toplum içerisinde önemli rol ve sorumluluklar almaktadırlar. Bu nedenle kadın ve erkek ölümleri arasındaki farklılıklar önce sosyokültürel nedenlere, daha sonraları ise tam olarak belirlenemeyen biyolojik faktörlere bağlanmıştır. Böylece, mitolojik olarak kadının erkeklerden daha zayıf olduğunu belirten görüşler, en azından ölüm oranları söz konusu olduğunda yok olmaya başlamıştır.
Çağımız endüstriyel toplumlarına genellikle tüketim toplumu demekteyiz. Çünkü, bu toplumlar ancak, çok miktarda tüketim yaparlarsa üretim de o oranda artacağı için ekonominin işlevi de o denli sürekli olur. Ürettiğini tüketemeyen toplumlar zamanımızda çökmeye mahkumdurlar.
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.