Ercüment Ekrem Talu

Ercüment Ekrem TaluGün Batarken yazarı
Yazar
8.7/10
32 Kişi
80
Okunma
32
Beğeni
3.268
Görüntülenme

Hakkında

Ercüment Ekrem, İstanbul İstinye'de doğmuştur. Babası Recaizâde Mahmut Ekrem Bey'dir. Kendisi çocukluğunu şöyle anlatır: "Tam manasıyla İstanbul çocuğuyum. Burada doğdum, çocukluğumun en mesut safhası burada geçti. Edebiyatta ve fikir âleminde şöhret bulmuş kimselerin muhitinde yaşamak bahtiyarlığına mazhar oldum. Babam tahsilimize çok itina etti, pek küçükken lisan öğrenmemize gayret sarfetti. Mektepten çıktığım zaman-Türkçe kadar Fransızca, Rumca ve İngilizce biliyordum. Ne kadar isabet olmuş... Daha sonraları hayatta kazandığım başarıları bu lisanları bildiğime borçluyum." (Hilmi Yücebaş, Bütün Cepheleriyle Ercüment Ekrem, İst. 1957, s. 3) İyi bir öğrenim gören Ercüment Ekrem, Fransız mekteplerinde okumuş, Galatasaray Lisesi'ni ve Mekteb-i Hukuk'u bitirmiş, Paris Siyasî İlimler Okulu'na devam etmiştir. 1906'da Düyûn-ı Umûmiye'ye mütercim olarak giren Ercüment Ekrem, 1908'de Ayan Meclisi mütercimi, daha sonra da Babıâli teşrifat memuru olur. Damat Ferit Paşa'nın sadrazamlığında Matbuat Umum Müdürlüğü'ne atanır (1919). Aynı göreve aralıklı olarak üç defa getirilen Ercüment Ekrem, 1924 yılında Riyâset-i Cumhur Başkâtipliği yapar. Talû, 1931 yılında da Varşova Elçilik müsteşarlığı görevine atanır. Ercüment Ekrem daha sonra sırasıyla Mekteb-i Mülkiye (Siyasal Bilgiler), Ankara Hukuk Fakültesi, Gazi Terbiye Enstitüsü Fransızca Öğretmenliği, Galatasaray ve Nötre Dam de Sion Liselerinde Edebiyat öğretmenliği görevlerinde bulunur. Nüktedan, hazırcevap ve hoşsohbet birisi olan Ercüment Ekrem'in Türk millî eğitimine büyük hizmetleri vardır. 1950 yılında Galatasaray Lisesi öğretmenliğinden emekliye ayrıldıktan sonra, İstanbul Şehir Tiyatroları Edebî Heyetinde ve Sular İdaresi yönetim kurulu üyeliğinde bulunmuştur. 16 Aralık 1956'da İstanbul'da yatmakta olduğu Fransız Hastanesinde siroz hastalığından ölen Ercüment Ekrem Talû, Zincirlikuyu Mezarlığına gömülmüştür. Ercüment Ekrem'in ilk yazıları 1904'te "Çocuklara Mahsus Gazete'de yayımlanır. Bu hadiseyi kendisi şöyle anlatır: "Gazeteciliğe intisabım babamın muhitinde bana arız olan yazı yazmak hevesi ile .başlamıştır. İlk nesrim İbn-il Hakkı Tahir Bey'in neşrettiği Çocuklara Mahsus Gazete''de çıkmıştır. Ben imzamı taşıyan bu çocukça yazıyı hâvi nüshanın satılığa çıktığı gün duyduğum gururu hayatımda bir daha duymadım. O gün bütün dünya benimle meşgul zannediyor ve bu zan ile iftihar ediyordum. Düzine ile satın aldığım o nüshadan, ne yazık ki elimde bir tane kalmadı. Kalsaydı da bugün o çocukça gururumla kendi kendime istihza etmek için ara sıra bir göz gezdirseydim!" (Hilmi Yücebaş, a.g.e., s. 4) Meşrutiyetten önce Ercüment Ekrem'in Fransızca gazeteler de dahil olmak üzere birçok yayın organında muhtelif makeleleri görülür. Fakat onun asıl şöhreti ve gerçek muharrirlik hayatı 1908'den sonra başlar. Bu tarihten itibaren Ercüment Ekrem'in devrin çeşitli gazete ve dergilerinde genellikle alaya bir üslûpla kaleme aldığı mizahî fıkraları, sohbet ve hikâyeleri yayınlanır. Bu yazılarında Ercüment Ekrem, Karga, Çekirge, Kertenkele, Ebul Muvakkar, Evliyayı Cedit gibi değişik müstear isimler kullanır. Mütarekeden önce (1920) Aka Gündüz'le birlikte "Alay" adlı haftalık bir mizah dergisi çıkarır. Ercüment Ekrem, özellikle romanlarında Ahmet Rasim ve Hüseyin Rahmi tarzı anlatımı benimsemiş ve bu iki şahsiyetin üslûbunu şahsında daha yeni ve zeki çizgilerle birleştirmeyi başarmıştır. Romanlarının yanısıra hikâye ve tiyatro vadisinde yazdığı eserlerinde de ısrarla toplumsal meseleleri ele alıp işleyen Ercüment Ekrem, bunların hiçbirinde edebî zevki ve içtimâi nükteleri ihmâl etmez. Aynı zamanda eserlerinde muhtelif tipleri son derece tabii ve canlı tasvirlerle kaleme alan Talû, edebiyatımızda meddah geleneğini yazılarında başarıyla sürdüren müstesna şahsiyetlerden biridir. Eski İstanbul yaşantısını bütün realitesiyle ve tabii çevresi içerisinde eserlerine aksettiren Ercüment Ekrem, yazdıklarıyla okuyucusunu bu mekanlarda seyahat ettirir. Anlatımındaki renklilik ve mizacındaki zerâfetle edebiyatımızda apayrı bir yere sahip bulunan Ercüment Ekrem'i oğlu Muvakkar Ekrem de şu satırlarla anlatır: "Babam Ercüment Ekrem, bir sanat ailesinin orta kuşağı sayılır. Dedesi Recai Efendi hat ustası, babası Ekrem Bey de şair ve bu sahada üstad adamdı.
Unvan:
Yazar
Doğum:
İstanbul, 1888
Ölüm:
İstanbul, 1956

Okurlar

32 okur beğendi.
80 okur okudu.
12 okur okuyor.
343 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Oğlum Muvakkar Ekrem'e:
Sen doğduğun vakit oğlum, sicill-i nüfusunda mukayyed bulunmakla mübahi olduğun bu Devlet-i Muazzama'nın hudutları Adriyatik denizinden Basra Körfezi 'ne uzanıyor, Yemen, Trablus-ı Garp, Cezair-i Bahri Sefîd, Haremeyn-i Muhteremeyn, kalemrev-i saltanat-ı Seniyye'ye dahil bulunuyordu.
Sayfa 16 - kültür bakanlığı yayınları, birinci basım, 1990, ankara
Nale-i cangâhı canân duymuyor Neyleyim tedbire takdir uymuyor
Sayfa 52 - kültür bakanlığı yayınları, birinci basım, 1990, ankara
Reklam
Oğlum Muvakkar Ekrem'e: Sen doğduğun vakit oğlum, Sicill-i nüfûsunda mukayyed bulunmakla mübâhi olduğun bu devlet-i muazzamanın hududları Adriyatik denizinden Basra Körfezine uzanıyor, Yemen, Trablus-i garb, Cezâir-i Bahr-ı Sefîd, Harameyn-i Muhteremeyn, kalemrev-i saltanat-ı seniyyeye dahil bulunuyordu. Şarkta Ravza-i Mutahhara-i Rasûlüllah'a,
Aşk ancak kavuşmayla tamamlanan bir tabiat şaheseridir.
Güzel bir gün tarihe mâl olmuştu. Hulkî, güneşin battığı taraftan şimdi gözlerini ayıramıyordu. Son ışıklar da bütün bütün kaybolunca, Gönlünü istîlâ eden ye's ve nevmidînin zebûnu olarak, mukaddes vatanın kendi ve kendi gibileri yüzünden, nâbehengâm gurûb eden (batan) şems-i talihi için, hüngür hüngür ağlamaya başladı. Sadberg Hanım seccadenin üzerinden kalkmış elinde tesbih, balkon kapısını araladı. Oğlunu böyle ağlıyor görünce şefkatle sordu: _ Ne ağlıyorsun oğlum? Hulkî te'sîrini teşrîhe lüzûm görmeyerek kestirme cevap verdi: _ Günün batışı hüznüme dokundu da... Bu sözlerdeki gizli manayı anlamamış olan ana, evladını teselli makamında: _ İlâhî çocuk! Dedi. Bugün battıysa yarın daha güzel doğar. Bunun için de ağlanır mı?..
2023~Mart
"Okuma edimi, başka bir yönüyle okurun öznel geçmişi,şimdisi, geleceğiyle de ilgili oluyor böylece. Gerçekte her okur kendi kişisel konumuna, duygusal yapısına, düşünsel yetisine göre yaşar bir metni. Bu açıdan her okur kendini okur metinde." #96889080
Tımara çıkarmak
Hastalanan saray mensuplarının tedavi için hastane veya evlerine göndermelerine "tımara çıkarmak" denilirdi. Bu uygulamanın gerekçelerinden biri, bulaşıcı hastalıkların sarayda yayılmasını önlemekti...
Şevketmeap
Şevketmeap
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
94 syf.
·
Puan vermedi
İmparatorluklar kurup, İslamı hakim kılıp, adaleti tesis etme yolunda imparatorluklar yıkan şanlı bir milletin evladının hüviyet-i asliyyesini kaybetmesi ve ecdadının uğruna savaştığı değerleri hiçe sayar hale gelmesi ve sonrasında içinde bulunduğu halin vehametini anlayıp nedamet edeceği hakikati, bir roman karakteri üzerinden bu kadar güzel anlatılabilirdi heralde. Her gencin okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitap.. ( Her ne kadar müellifin girizgahta oğluna hitaben söyledikleri ve kitabın genel teması bana yukarıdaki incelemeyi yazdırmış olsa da muhtevasındaki sarih müstehcen tasvirler keşke olmasaydı demeden de geçemeyeceğim. Zira bâtılı tasvîr sâfî zihinleri ıdlâl eder [saptırır]. ) Kitaba ulaşamayanlar için Osmanlıca nüshası: archive.org/details/gnbatar...
Gün Batarken
Gün BatarkenErcüment Ekrem Talu · Kültür Bakanlığı · 199048 okunma
94 syf.
9/10 puan verdi
Bir milletin tarihi anlatılırken hep şanlı zaferlerden bahsedilir. Ama o şanlı zaferler hiçbir zaman gümüş tepside sunulmamıştır bize. Kitap Balkan harbi sırasında düşmana karşı verilen mücadele yanında, rüşvetçilik, karaborsacılık, asker kaçaklığı, açlık, hastalık, fakirlik ile verilen savaşa dikkat çekerken, Hulki karakteri üzerinden diriliş ve ayağa kalkışa da değinmiş. Kitabın baskısı bulunmuyormuş. Kardeşim
nuvis bey
nuvis bey
in tavsiyesi ile pdf den okudum. O dönemden bu döneme Türkçe'nin epeyce değiştiğini söylemek isterim. Bir de pdf olunca okumakta biraz zorlandım ama ne olursa olsun okuduğuma değdi.
Gün Batarken
Gün BatarkenErcüment Ekrem Talu · Kültür Bakanlığı · 199048 okunma
141 syf.
·
Puan vermedi
Kitabınızın yazarı, Araba sevdası kitabının yazarı Recaizade Mahmut Ekremin babasıdır. Oğlu da olabilir emin değilim. Araştırmam lazım. Kitabımız eski İstanbul'da bir konakta geçiyor. Bilindik Yeşilçam filmi hikayesi. Paris'te eğitim gören Belkıs hanım Sabir Efendi'nin oğluyla evlenir. Konağın bütün kadınları ona düşman olur çünkü evin bütün erkekleri Belkıs hanıma aşık olmuştur. Evin küçük beyinden konağın şoförüne kadar herkesi büyülemiştir. Hatta evin 13 14 yaşındaki oğlu Belkıs hanimin aşkından intihar etmiştir. Hal böyle olunca kocasının elden gidecegi konusunda telaş eden evin diğer gelini bir tuzak kurar ve sonunda tuzağa kendisi düşer.
Sabir Efendinin Gelini
Sabir Efendinin GeliniErcüment Ekrem Talu · Gayret Kitabevi · 19272 okunma