Padişahların da bizler gibi insan olduğunu duygularının , acılarının , gözyaşlarının olduğunu ; Hayatta onların da hatalar yapabileceğini gözler önüne seriyor.
Sarayın arka kapılarında ne işlerin ne entrikaların ne faili meçhüllerin döndüğünü hepimize gösteriyor. Basit bir üslup akıcı bir anlatım başarılı bir roman teşekkürler Erdem Anılan..
"Osmanlı durdurulmazsa, bütün medeniyetlerin üzerine çıkan Avrupa, yeryüzündeki hakimiyetini kaybedebilir. Sultan Süleyman umduğumuzdan da tehlikeli çıktı." Kral Ferdinand bu sözlerle dile getirmişti korkusunu. Korkmakta da sonuna kadar haklıydı.
Bir yanda kendi oğlunun ölüm fermanını verdirerek vicdanıyla her gün yüzleşen bir baba; bir yanda cesaretiyle pişmanlıkları arasında sıkışıp kalan bir sultan. Hepsinden önce devlet işlerini ihmal etmeyen bir padişah.
Tarih onu 16. yüzyılın Dünya lideri olarak tanımlıyor. 46 yıl ile iktidarı en uzun süre elinde tutan bir imparator, Kanuni Sultan Süleyman!
Çocuk sevgisi, baskın-otoriter olabilme hırsı, bunu yaparken hükümdarların hükümdarına masum görünme çabası... Karşınızda bir Osmanlı padişahına nikah kıydıran ilk cariye Hürrem.
Kulaktan dolma bilgilerin ne kadar güçlü etkiler bırakabileceğini görmek için kitabı okumak gerekmekte, magazin kısmı ağır basıyor olsa da okunması elzem kitaplardan.
Demek ki insan öncelikle üç şeyi istiyor. Yaşamak, başkasından bir ya da birkaç saat fazla yaşamak ve ne olursa olsun yaşamak. İkincisi mutlu olmak. Acılardan süzülüp üretilen mutluluk bile olsa...Aşk ya da nefretin kalıntıları da olabilir bu... Sadece ölerek yakalanamıyor mutluluk. Aşk insan için büyük mutluluk kaynağı olabilir. Ancak sadece aşka dayanarak yaşanmıyor. Sadece aşka dayalı yaşam olamayacağı için de kaçınılmaz şekilde yaşamın üçüncü nedeni oluşuyor. Bilgi. Gerçeği bulmak için yaşamak! Mutluluk denilen de bu değil mi zaten? İnsanın bilgiye susamışlığını gidermek için sadece aşk yeterli mi? Hayır, dalga denizin ta kendisi olabilir mi?