"Sen ne zaman adam olacaksın?"
"..."
"Düş artık yakamızdan" dedi.
"Haklısın" diye mırıldandım. İkimiz de çürümek için zıt yönlere ayrıldık. O salonda babamın karşı koltuğunu tercih etmişti, bense penceremi, battaniyemi, yatağın tercih etmiştim.
Dedem bugün ölmemişti. Devran dönse de, çağlar değişse de, üzerinden evvel zamanlar geçsede babamı topal bıraktığı gün ölmüştü dedem. Geriye kalan süre azabıydı. Bugün sadece toprağa girecekti.
Benim için ilginç bir keşif oldu bu kitap.
Bataklık gibi bir mahalle, torbacısı, hayat kadını, kumarbazı ve daha niceleri eksik olmayan mahalleli..
Ve bu mahalleden çıkmak isteyen bir genç.
Güzel, sade ve samimi cümlelerle anlatılmış gencin hayatı. Keyifli okumalar..
Sürgün ruhlar senfonisi, yazarın dilini farklı bulduğum için merak ettiğim kitaplardan biriydi. Kendine has dili ile plazalarda geçen sürgün ruhları konu edinmiş bu defa. Salih’in çalışma hayatına girişi ile uyum süreci, çıkarlar söz konusu olunca insanların iki yüzlülükleri, neredeyse her çalışanın bir kez muhatap olduğu sevimsiz yöneticiler, buhranlar, uzayan mesailer.. herbiri kendi derinliği ile ele alınmış, yaşanmışlık akıp giden sayfalara dönüşmüş.
Her çalışanın yoğun tempolardan sonra söz konusu ettiği, ormanın ortasında yeşilin sessizliğine kaçıp gidilecek hayallere de kulak vermiş..
.
Hikaye bir şekilde akıp gidiyor fakat benim en çok etkilendiğim betimlemeler oldu yine. “ Çöp Ev” hala favorim olsa da bunu da severek okudum. İnsanın mutlaka kendisinden bir parça bulabileceği bir eser. Keyifle okuyunuz
Nezamandır denk gelmiyordum böyle tadı damağımda kalan bir esere. Kitap hakkında hiçbir fikrim yoktu ve düşük bir beklentiyle elime aldım. Fakat daha ilk sayfalardan beni sarıp sarmaladı. Duru bir anlatım ile farkını ortaya koyan kendine özgü tasvirleriyle akıp giden, hüznü anlatırken bile tebessüm ettiren, heyecanı hiç düşmeyen, köhne bir mahallenin kuytu köşelerinde unutulmuş hayatların hikayesi. Sıradan gibi görünse de anlatımın zenginliği ile sıradışı ruhlara bürünen karakterler var. Biraz umut, biraz aşk, biraz aksiyon ama dönüp dolaşıp çöp evin hüzünlü koridorlarına çıkıyor.
.
Doğuştan bir bacağı sakat bir adamla, yarısı yeşermiş ağaçtan farksız bir kadının aynı koltukta ömürlerini tükettiği sırada, yan odada ölümü bekleyen yatalak bir dede ve camdan dışarıyı seyreden torun..bir yandan kağıt toplayan kartoncu ile uzaklara gitme hayali kurarken bir yandan evsizlere yardım eden Mevsim’in karşısına çıkma çabası.. mahallelinin uğrak yeri kahvehanede buluşan hayatlar.. başladığı yerde biten sonlar kitabın konusunu oluşturuyor.
.
Yazarın ilk kitabı Sürgün Ruhlar Senfonisi de okuma listeme eklediklerimden. .
Farklı ve etkili bir kalemle tanışmak isteyenlere gönülden tavsiyemdir