1935 yılında Samsun'da doğdu. İlk ve ortaöğrenimin Samsun'da, yükseköğrenimini Ankara'da tamamladı. Daha sonra Belçika'da eğitim gördü.
Ailesinin geçmişi nedeniyle çocukluğundaki yaz tatilleri genellikle Şarkışla'da geçti. Yöredeki aşıklık geleneğine bağlı olarak küçük yaşlardan itibaren şiirle ilgilenmeye başladı ve bağlama çalmayı öğrendi. Şarkışla'da karşılaşıp konuştuğu Aşık Veysel'den (1894-1973) etkilenerek şiir yazmaya başladı.
Kaymakam, TRT yapımcısı, öğretim görevlisi, gazeteci, iktisatçı olarak görev yapan Erdoğan Alkan, bu süreçte Aşık Veysel'in dışında Şarkışlalı Talibi (1898-1976), Ali İzzet (1902-1981), Kul Ahmet (1932-1997), Feyzullah Çınar (1937-1983) gibi birçok kişiyle dostluk kurdu ve aynı meclislerde bulundu.
Siyasal Bilgiler Fakültesi döneminde ise geleneksel şiir yanında serbest tarzda yazmaya yönelen Alkan, süreç içinde edebiyatın tüm dallarıyla yoğunlaştı. Araştırma, roman, çeviri konusunda da Türkiye'nin tanınan bir edebiyatçısı oldu.
Bazıları bestelenen ve değişik sanatçılar tarafından yorumlanan Erdoğan Alkan'ın şiirleri çeşitli gazete, dergi ve araştırmalarda aktarıldı. Ayrıca TRT Bilimsel Araştırma Başarı Ödülü (1970), Yazko Çeviri Büyük Ödülü (1982) ve TRT Dizi Film Senaryo Ödülü (1989) gibi değişik ödüller aldı.
Erdoğan Alkan'ın şiir, araştırma, roman ve çeviri olmak üzere onlarca kitabı yayınlandı.
Unvan:
Kaymakam, Yapımcı, Öğretim Görevlisi, Gazeteci, İktisatçı ve Yazar
Diyor ayaktayız hep demir gibi
Kalma bir köşede yenik ve yitik
(..)
Günler var gelecek kuşaklar için
Birden daha özgür ve bunun gibi
Sana verdim bu bayrağı tut gardaş..
Biçtiğimiz ekini
Beyler yalayıp yuttu
Başladı kıtlık, kıran
Halkın tepesi attı,
Haykırıp: "Ekmek! Ekmek!"
Diye ayaklandılar,
Versailles kapılarının
Önüne dayandılar.
Dikildi tüfekleri
Koruma Alayı'nın
Cinayeti başladı
Acımasız Saray'ın.
Bir kadını vurdular,
Aktı yerlere kanı,
Ayaklananlar hemen
Aldı intikamını.
" İçimdeki insan kitabı her insanın okuması gereken bir kitap diye düşünüyorum. En güzel yanı birçok bilim adamları, psikolog ve sosyologların uzun araştırmalar sonucu saptadıkları öğüt ve önerileri sunmaları.
Başlı başına insanları anlama sanatı çünkü. İnsan davranışlarının altında yatan tüm sebepleri, beden dilini ve daha bir çok yaşam gerçeğini bize sunuyor. Bilinçaltının, çocukluğumuzun ve hatta anne karnında yaşadıklarımızın bile tüm yaşamımızı nasıl şekillendirdiğini tüm açıklığıyla gözler önüne sermekte.
Bu kitap, insan yaşamının anne karnından başlayan sürecinden tutun ki ölünceye kadar olan yaşam döngüsünün işleyişini, davranışlarımız ve bunların alt nedenlerini ve daha bir çok konuyu o kadar güzel işlemiş ki. Ve hele ki evli çiftler, anne babalar kesinlikle okumalı diye düşünüyorum çünkü bu kitap hem kendimizi hem karşımızdaki insanı tanıma fırsatı veriyor bize. Ve en önemlisi bir çocuğun eğitiminin anne karnından başladığını ve bir çocuğun tüm yaşamını etkileyecek olan anne baba davranışlarının önemini, çocuk yetiştirmenin inceliklerini tüm hassasiyetiyle insanlara benimsetiyor. Kesinlikle okunmalı ve herkese okutturulmalı.
Bana çok şey kattın 'İçimdeki İnsan' iyi ki okuduklarımdansın. "
yazar Mallarme'nin hayatına kısaca değindikten sonra ona yöneltilen sorulara verdiği cevapları bizimle paylaşıp onu daha yakından tanımamızı sağlıyor. Şiirlerinden, yazılarından alıntılar paylaşıyor ki bu kitabın yarısını kapsıyor zaten ardından yazarların ve sanat adamlarının onun hakkında ne düşündüklerini nedeniyle açıklıyor. Şiirlerinden alıntılar ekleyip anlaşılır şekilde okuyucuya açıklanması kitabı beğenme sebebimin başında geliyor çünkü bu onu tanımayanlar için bile kafada soru işareti kalmamasını sağlayacaktır Mallarme'nin şaire, şairliğe ve şiire verdiği önemi çok iyi görebiliyoruz. Onu tanımak isteyen birinin mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum
''ve öyle yüksek, öyle yüksek ki şarkın,
sesin yükseldikçe yükselen çıplak başın
küçük omuzlarından uçmak istiyor sanki.''
''senin de bir baban oldu mu? Ya da bir yaşlı kadın oldu mu, akşam meteliksiz eve döndüğün zaman, döve döve, sana açlığını unutturan.''
Şubat 2010'da Artshop Yayıncılık tarafından basılmış Erdoğan Alkan'ın yazdığı bir şiir kitabı 'Cenk'.. Bu eserde bağımsızlık mücadelesine katılmış, yurdu ocağı sönmesin diye savaşa katılmış nice kahraman erlerinin yigitlikle dolu mücadeleleri anlatılmış. Haksızlığa ve zulme direnen nice yüreği ışıl ışıl insanların destanını okumak keyifliydi.
56 sayfalık bu eserde Filistin'de, İran'da, Filipinler'de, Yemen'de, Endonezya'da, Pakistan, Afganistan ve dünyanın bir çok yerinde kan ağlayan insanların aynasından bir şiir demeti sunulmuş bizlere. Kimi ülkelerin çeşitli oyunlarla iç savaşa sürüklendiği, kimi ülkelerin de açlık sınırının altında zengin yeraltı kaynakları ellerinden alınarak fakirleştirilip, yaşam savaşı vermeye çalışan insanların cenginden de bahsedilmiş kitapta.
'Barış ve demokrasi getircem' diyerek ülkelere müdahale eden; dünyanın kan emici, zengin sömürgeci devletleri bu ülkelere gözyaşı, acı ve hüzün getirmekten başka bir işe yaramadıkları ortada. Geride kalan yüz binlerce gözü yaşlı yetim ve öksüzün âhlarını alarak kendi ateşlerini buradan hızlı bir şekilde götürmeye devam ediyorlar. Bizler de daha kendi nefsimizle cenk edemezken, bu adaletsiz düzen şimdilik onların istediği şekilde ilerliyor gibi..