Erendiz Atasü

Kadınlar da Vardır author
Author
7.6/10
219 People
937
Reads
82
Likes
7.8k
Views

Erendiz Atasü Books

Erendiz Atasü most read books, Erendiz Atasü works, Erendiz Atasü books

About

1947’de Ankara’da dünyaya geldi. Öğretmen bir anne-babanın tek çocuğu olarak büyüdü. 1964’te Ankara Koleji’nden, 1968’de Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı fakültede akademik yaşantısına devam etti. 1974’te doktor, 1980’de doçent, 1988’de profesör unvanlarını aldı. Farmakognozi dalında öğretim üyesi olarak 1997’e kadar çalıştı. 1997’de emekli oldu. 25 yaşında lisansüstü öğrencisi olarak gittiği Londra’da öykü yazmaya başladı.[1] Öykülerinde kadın sorunlarını işledi. İlk öyküsü 1981’de yayımlandı. O tarihten bu yana öyküleri Sanat Edebiyat'81, Düşün, Çağdaş Türk Dili, Varlık gibi dergilerde; edebiyat sorunları, kitaplar, kadın özgürlüğü, laik toplum ve Cumhuriyet devrimleri üzerine deneme, inceleme ve makaleleri Saçak, Çağdaş Türk Dili, Cumhuriyet Kitap, Radikal Kitap, Varlık, Pairüs gibi dergilerde, Cumhuriyet, Aydınlık gazetelerde yayımlanmaktadır. Akademi Kitabevi’nin öykü yarışmasında birincilik kazanan öykü dosyası, 1983’te “Kadınlar da Vardır” adıyla kitaplaştı. Bu kitabı Lanetliler (1985), Dullara Yas Yakışır (1988), Onunla Güzeldim (1991) öykü kitapları izledi. Kimi öyküleri başka dillere çevrildi; Birleşik Kralıık, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Almanya, Hollanda, İsviçre, İtalya, Çek Cumhuriyeti ve Hırvatistan’da yayımlanan öykü antolojilerinde yer aldı. 1991’de ilk romanı Dağın Öteki Yüzü yayımlandı. Bu eserle Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazandı. 1997’de yayımlanan Taş Üstüne Gül Oyması öykü kitabı ile Yunus Nadi ve Orhan Kemal Armağanları’na, 2010’da Hayatın En Mutlu An’ı öykü kitabı ile Dünya Kitap ve Yunus Nadi Armağanları’na değer bulundu.
Title:
Türk Yazar
Birth:
Ankara, Türkiye, 1947

Readers

82 readers liked.
937 readers read.
19 readers are reading.
556 readers will read.
15 readers left half.
Reklam

Quotes

See All
Yobazlıkla; sessiz kalarak, üzerimize alınmayarak, ödün vererek baş edemeyiz. Çünkü yobazın yalan ve iftira kapasitesi sonsuzdur; ve ödün yolunu seçerseniz sizi sürekli gerilemekte ve daralmakta olan bir savunma hattına hapseder.
Sayfa 34 - Can Yayınları
Aynı kalmadık ki, eksildik...
Büyümüştünüz ve hâlâ nasıl, nasıl sığabiliyordunuz yetişkinlik hayatımızın başında, sıkış tepiş itildiğimiz o konuma! O daracık alandaki sağlam duruşunuzu nasıl koruyabilmiştiniz, kendi geleceğinize çevrili o sağduyunuz nasıl yönünden sapmayabilmişti, sokaklarda oluk gibi kan akarken, evler basılırken, darağaçları işlerken, dağlarda ve kuytularda kanlı karabasanlar uğuldarken, mutsuz çocuklar yetişirken; çalışkan ve namuslu insanların çocukları, torunları yoksulluktan utanmayı, varsıllığa tapınmayı öğrenirken; ve kristal avizeli yönetim odalarında, bilgisayar tuşlarına dokunan parmak uçları, iri kıyım meblağları yakan top oynar gibi savurup, amiral battı oynar gibi insanların üzerine bir çizik atıp, hayatlarını güvensizlik okyanuslarında batırken... Alçakgönüllülük can çekişirken ve hırsla büyüklenme el ele, kanserlerin en habisi gibi en ince kılcallara dek yayılırken... Nasıl aynı kalabilmiştiniz? Varsıllaşmıştınız... Mutsuzdunuz... Ve razıydınız; salt yapıtaşları yerinden oynamasın diye...
Sayfa 122 - KaymaKitabı okudu
Reklam
Yaşam, ölçüyü bilmeyenlere karşı acımasızdır.
Karınızı, kız evladınızı erkek saldırganlığından korumak için eve kapatırsınız, baskı altında tutarsınız. Bir yandan da 'erkeğin kınası, kadının yüzünün karası' anlayışıyla durmadan 'erkek adamın' sırtını sıvazlarsınız. Şark toplumlarında saldırgan hoş tutulur.
Sayfa 82 - Can Yayınları
Bunaltmadan...
Bir erkeği onsuz bir eksiklik olunduğu için değil de onsuz da bir tümlük olunabildiği için sevmek daha güzel değil miydi?
Sayfa 201 - Everest

Updates

See All
Kadın cinayetleri, pedofili ve İstanbul Sözleşmesi - Erendiz ATASÜ
“Tecavüzcü, kürtaj yaptıran kadından daha masumdur / Feministler anneliği kabul etmiyor / Kadın herkesin içinde kahkaha atmayacak /Annen de olsa dizkapağının üstü tahrik eder” Yukarıdaki vecizeler, günümüzdeki iktidarın büyük ortağına mensup ya da büyük ortağı destekleyen kimi kişilerin sözleri. Örnekler bir değil, iki değil, büyük sayılara
Reklam
Kadın yazarları okuma etkinliği
(ÇIKIN ÇIKIN GELİN #42027708 ) Sevgili muhterem 1K ailem, 😊 Bir etkinlik düzenlemek istiyorum. Kadınlığa, kadın olmaya, kadın olmayı anlamaya dair… Dünya kadınlar gününe 10 gün kalmışken "emeği" daha çok anlayalım istiyorum ve kadın yazarlarımızı daha çok okumaya davet ediyorum sizleri. Umarım bu

Comments and Reviews

See All
202 syf.
·
Not rated
Kendimle kendimce..
Adım Ferah. Emekliyim, 2 çocuk annesi ve bekarım. Hayır dul değil bekar. ‘’Dul’’ eşi ölenler için nüfusta uygun görülen medeni hal ibaresi artık. Hani şu ‘’ dulun ambarı dolu dahi olsa bir çini buğday götürülmeli ‘’ tabirine uygun düşmeyen kadınlardanım. Eşin ölürse bağlanan dulluk maaşı, ayrılırsan (sosyal gelirin yoksa ) alacağın nafaka
Dullara Yas Yakışır
Dullara Yas YakışırErendiz Atasü · Everest Yayınları · 201232 okunma
216 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 14 hours
Yazar ile ilk tanışmam. Sesli kitap olarak bitirdim Dün ve Ferda’yı o yüzden eleştirim ikiye ayrılacak ; sesli kitap deneyimim ve metnin kendisi. Şebnem Ünaldı seslendirmiş hikayeyi ve onun sesini çok yakıştırdımdım kitaba ve kendi ritmime. Sesli olarak güzel aktı kitap. Hikaye Ferda’nın hikayesi. Sosyalist bir kadın Ferda.. Gençliği , aşkları , devrimci ruhu , eczacılık mesleği, depresyonu, anneliği .. Kadın hikayesi okumayı sevdim, hep severdim. Fakat kendiyle çeliyor Ferda , devrimciliğini sorgulattırdı bana.. Belkide yazarın yapmak istediği bu bilemiyorum ama emin olamama hissini uyandırdı bende.Boşlukları var, git gelleri var. İstediğim netliği alamadım . Bütünüyle güzel kitaptı. Favorilerden değil ama sürükleyici idi. Ne olacak diyerek okudum hep.Yazara devam etme isteğim de var :)
Dün ve Ferda
Dün ve FerdaErendiz Atasü · Can Yayınları · 201475 okunma
344 syf.
·
Not rated
Yirminci yüzyılın son demleri Türkiye'de karanlık günlerin yaşandığı yıllardır. Doksanlı yılları görmüş olanlar, uzaktan izlemiş olanlar bilirler bir anda insanların yok olabildiğini. Hele ki yaşayanlar, ülkenin belli bir bölgesinde nefes alanlar ya da diğer bölgelerde, bu belli bölgenin kimliğiyle yaşayanlar faili meçhul cinayetleri, beyaz, kapısı hafif aralık torosları acıyla tanırlar. Devlet, güvenlik sebebiyle yetkilendirdiği kolluk güçlerini yetkilendirmekle kalmamış, onları serbest de bırakmıştır. Ne derseniz deyin vahşi bir yaratık salınmıştır sokaklara. Çünkü gözüne kestirdiği her vatandaşı alıp kayıplara karışabilidi bu kişiler. Biraz da insan hakları gibi bu ülkede öcü görülmüş gibi karşılanan kavramlara yatkınsanız, kimliğinizin coğrafi konumunu belli eden harflerin bir önemi yoktur. Siz artık bir hainsiniz. Doksanlı yılların Türkiye'sinde bu karmaşanın içerisinde sadece hakların korunması için mücadele edenlerin öyküsü değil Açıkoturumlar Çağı, ayrıca aşkların, yasak aşkların, bilimin önünü kesmelerin, insan psikolojisinin, geçmişin, geçmişte kalanların da öyküsü. Vedat Türkali'nin Bir Gün Tek Başına adlı mükemmel romanında hissetmemek elde değil mesela bu kitapta. Hem direnmenin hem vazgeçişin hem de umudun rüzgarı var. Aile içi ilişkiler, muhalefet olma, sesini çıkaranın konumundan edilmesi... konular arttıkça artar. En temel sorumuz da "Neden yaparız bunları?" Kendimize dahi sorabiliyor muyuz bu kitapta sorulanları? Hesap nasıl verilecek, bağnaz zihniyet nasıl giderilecek?
Açıkoturumlar Çağı
Açıkoturumlar ÇağıErendiz Atasü · Epsilon Yayınları · 200611 okunma