Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Erhan Afyoncu

Erhan AfyoncuSorularla Osmanlı İmparatorluğu yazarı
Yazar
Derleyen
Editör
8.0/10
591 Kişi
2.759
Okunma
257
Beğeni
12,7bin
Görüntülenme

Erhan Afyoncu Gönderileri

Erhan Afyoncu kitaplarını, Erhan Afyoncu sözleri ve alıntılarını, Erhan Afyoncu yazarlarını, Erhan Afyoncu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
368 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Osmanlı ve Darbeler
. Osmanlı gerilemesinde çoğu kitap benzer sorunlardan bahseder. Mali sorunlar, aksayan idari yapı, yetkin olmayan padişahlar, batı ticareti ile baş edemeyen bir sanayi vs. Bu kitap ise pencereyi birazda iç tarafa yönlendirerek devletin içinde neler olduğunu göstermeye çalışıyor. Öncelikle kitabın akıcı ve sade bir dili var. Kitapta bahsedildiği gibi Osmanlı isyanların sık görüldüğü, 12 padişahın tahtını isyan nedeniyle kaybettiği bir imparatorluk. Kitap öncelikle Osmanlının neden bu kadar çok isyanla yüzleştiğini izah ederek başlıyor. Akabinde isyanları tek tek ele alıyor. İsyanların çoğunun kökeninde para olması dikkat çekici. Ayrıca çoğu isyanda hırsın devlete ne kadar büyük zarar verdiklerini görüyoruz. Dünyaya verilen zararların çoğunun kendini önemli hissetmek isteyen insanlar tarafından verildiğine dair bir cümle okuduğumu hatırlıyorum. Bazı isyanlar bu cümleyi teyit eder nitelikte. Açıkçası kimi isyanları okurken sıkıldığım da oldu ama bilhassa Osmanlının son dönemlerinde çıkan isyanları daha bir merakla, hevesle okudum. Aslında kitap cumhuriyet tarihinde sık sık karşımıza çıkan 12 Mart, 12 Eylül darbeleri ve Talat Aydemir darbe girişimlerinde gördüğümüz "asker duruma el koysun" tarzında bakış açısının kültürel kökenini de bize izah ediyor diyebiliriz. Amacına iyi seviyede hizmet eden bir kitap. Tarih severlere tavsiyem olsun efendim. Etimoloji İçerikli Youtube Sayfamıza Göz Atmak İçin ↓ youtube.com/channel/UCf5PEm...
Osmanlı İmparatorluğu'nda Askeri İsyanlar ve Darbeler
Osmanlı İmparatorluğu'nda Askeri İsyanlar ve DarbelerErhan Afyoncu · Yeditepe Yayınevi · 2010185 okunma
“Şehirde Latin külahı görmektense Türk sarığını yeğlerim”
Sayfa 59 - Yeditepe
Reklam
Sultan Süleyman,beyaz ve sarı yapraklı bir çiçek koparmış ve paşaya bu çiçeği beğenip beğenmediğini sormuş .Paşa da elbette beğendiğini,çünkü onu bu biçimiyle yaratanın Tanrı olduğunu söylemiş.Bu sefer Sultan Süleyman çiçeğin bütün sarı yapraklarını yolmuş ve paşaya çiçeği şimdi nasıl bulduğunu sormuş. Paşa da cevap olarak çiçeğin artık bütünlüğünden yoksun ve renksiz olduğunu söylemiş.Padişah bir başka çiçek koparmış ve onun da beyaz yapraklarını yolmuş,sonra da az önceki sorusunu yinelemiş.Paşa gene aynı cevabı vermiş.O zaman padişah demiş ki: “Madem çiçeklerin renkli olmalarını bir mükemmeliyet olarak kabul edip bundan hoşlanıyorsun,neden Tanrı’nın yaratmış olduğu insanların sa çeşitliliklerini kabul etmiyorsun?Bir çiçekte ne kadar çok renk olursa,o kadar güzel görünür.Tıpkı bunun gibi Türkler beyaz, Müslümanlar yeşil,Rumlar mavi,Ermeniler beyaz, kırmızı ve mavi veya siyah renklerin karışımı, Yahudiler de sarı renkte sarık kullanırlar.Bu renklilik nasıl hoşa gidiyorsa,Tanrı da dinlerin çeşitliliğinden hoşlanır!”
Sayfa 753Kitabı okudu
Modern kavram ve kurumları tarihte aramaya kalkmak ve olmayacak benzetmelerle bulmak veya bulunmadığı için Osmanlı İmparatorluğu’nu tenkit etmek son derece hatalı bir davranış şeklidir.Yine tarihteki hadise ve kurumları günümüzün mantığı açısından değerlendirmeye çalışmak da,aynı şekilde yanlış bir harekettir.
Sayfa 690Kitabı okudu
Asırlardır Osmanlı toplumu tarafından bilinen ve 1827’den itibaren önce askerî sınıf,ardından da ahali tarafından giyilen fesin Anadolu topraklarındaki macerası 1925’te çıkarılan Şapka Kanunu ile son buldu.Fes geldiğinde muhalefet eden muhafazakâr çevreler,bu defa da fesi çıkarmamak için muhalefet etmişti.
Sayfa 482Kitabı okudu
Matbaa neden Osmanlı’ya geç geldi;
Türkiye’ye matbaanın geç gelişi bitip tükenmek bilmeyen bir tartışma konusudur.Ancak Osmanlı tarihinde üzerinde düşünülmeden tartışılan konuların en başta geleni de bu meseledir.Kimi günah diye matbaanın gelişine engel olundu derken,kimi de hattatların boykotundan gelmedi der.Ancan gerçek basittir;matbaa okumadığımız için gelmedi.
Sayfa 413Kitabı okudu
Reklam
Prut Savaşında I.Petro’nun yazdığı mektup;
“Hiçbir suçum olmadığı halde,yanlış düşüncelere kapılarak ordumun dört misli bir Osmanlı ordusu tarafından sarılmış bulunuyorum.Tanrı hiç ummadığımız bir anda yardımımıza yetişmeyecek olursa,burada ya birer birer öleceğiz,ya da esir olacağız.Eğer beni Osmanlılar esir edecek olursa beni artık çarınız,senyörünüz olarak saymayın.Hatta benim el yazım olduğunu anlarsanız bile emirlerime uymayın.Kendim gelinceye kadar bekleyin.Eğer öldüğümü duyarsanız içinizden en liyakatlisini seçin.”
Sayfa 387Kitabı okudu
Kahvenin Avrupa’ya yayılması;
Osmanlı ordusunun arkasında bıraktıklarının içinde yüzlerce çuval kahve bulunuyordu.Türk ordugâhında casus olarak dolaşıp,çeşitli söylentiler çıkaran ve Viyana’nın dışarıdaki kuvvetlerle irtibatını temin eden Leh asıllı Koltschitzky,yaptığı hizmetler karşılığında mükâfat olarak bu kahve çuvallarını almıştı. Bunlarla Viyana’nın ilk kahvehanesi olan Mavi Şişe’yi kurdu.Kahvenin Avrupa’ya yayılması Osmanlı ordusundan kalan bu kahveler ile oldu.
Sayfa 334Kitabı okudu
Cervantes,7 Ekim 1571’de Yunanistan’ın Patrai Körfezi’nde Türkler’in İnebahtı,Avrupalılar’ın Lepanto dedikleri yerde Osmanlı donanması ile karşılaştı.Cervantes bu savaşta Türkler’e karşı büyük bir heyecanla savaştı.Fakat göğsüne yediği iki kurşun koluna gelen bir gülle ile yaralanmış ve yarası yüzünden sol elini kaybetmişti.Bu yüzden de “el Manco de Lapanto”,yani “İnebahtı’nın tek kollusu, İnebahtı’nın sakatı”diye anıldı.
Sayfa 231Kitabı okudu
Sokullu Mehmet Paşa’nın Venedik elçisine verdiği efsane cevap;
“Sizden bir krallık yer almakla,bir kolunuzu kesmiş olduk.Siz ise donanmamızı mağlup etmekle sakalımızı tıraş ettiniz.Kesilmiş bir kol yerine gelmez,ama tıraş edilmiş sakal evvelkinden daha gür çıkar.”
Sayfa 229Kitabı okudu
Reklam
İstanbul’un fethi Türk tarihinin en büyük olaylarından birisidir.Bu konuda çok laf edilmiş, ancak az araştırma yapılmıştır.Bu yüzden birçok ilginç hadise fazla bilinmez.Fetih sırasındaki en ilginç hadise Osmanlılar’la Bizans’ın arasının bir koyun alışverişi yüzünden bozulması ve bu olayın savaş sebebi olmasıdır.İstanbul’un fethinde tetiği ateşleyen hadise budur.
Sayfa 119Kitabı okudu
Osmanlılar Türk düşmanı mıydı?
Bazı Osmanlı tarihçilerinin eserlerinde Türkler için etrâk-ı bî-idrâk, yani idrâksiz Türkler denilmesinden hareket eden bir kısım araştırmacılar Osmanlı İmparatorluğu’nun Türk devleti olmadığını iddia ederler. Bu tutarsız bir yaklaşımdır. Osmanlı tarihçilerinin eserleri incelendiğinde Türkler’le ilgili bu tür ifadelerin etnik kimliği değil
Sayfa 929 - Yeditepe Yayınevi
1.500 öğeden 1.876 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.