Erhan Afyoncu

Erhan AfyoncuSorularla Osmanlı İmparatorluğu author
Author
Compiler
Editor
8.0/10
591 People
2,763
Reads
258
Likes
12.8k
Views

Erhan Afyoncu Posts

You can find Erhan Afyoncu books, Erhan Afyoncu quotes and quotes, Erhan Afyoncu authors, Erhan Afyoncu reviews and reviews on 1000Kitap.
Osmanlı topraklarına giren Timur, 18 günlük bir kuşatmanın ardından 10 Ağustos 1400'de Sivas'ı teslim aldı. Kaleyi savunan 4000 askeri kan dökmemeye söz verdiği için diri diri toprağa gömdürdü ve şehri de yakıp, yıktı.
Yıldırım Beyazıt
Zira Rumeli ovalarında at koştururken izlediğimiz Yıldırım'ın aynı yıl Anadolu bozkırlarında yeni bir seferde karşımıza çıkması, dönemin ulaşım imkânlan göz önüne alındığında, akıllara durgunluk vermektedir. Yıldırım Bâyezid'in bir yıl içinde Anadolu'dan Rumeli'ye yedi defa geçtiği rivayet edilir.
Reklam
İstimâlet, Müslüman olmayan ahalinin çeşitli vaatlerle kazanılması sayesinde Osmanlı hakimiyet sahasının genişletilmesidir.
İstimâlet, Müslüman olmayan ahalinin çeşitli vaatlerle kazanılması sayesinde Osmanlı hakimiyet sahasının genişletilmesidir.
1354 yılının 1 Mart'ı 2 Mart'a bağlayan gecesinde meydana gelen bir deprem neticesinde Gelibolu ve civarındaki diğer kalelerin yıkılması üzerine, Osmanlı kuvvetleri hemen harekete geçti. Gelibolu ve diğer kaleler ele geçirildi ve tamir edildi. Osmanlılar, bu hadiseyi Allah'ın kendilerine bir lütfu olarak yorumladılar. Karesi bölgesinden Türkler getirilerek, fethedilen yerlere iskân edildi. Gelibolu ve civarının ele geçirilerek, Rumeli'de sağlam bir köprübaşı kurulması Osmanlı tarihinin dönüm noktasıdır.
Sonu çok iyi
Osmanlı İmparatorluğu'nu değerlendirirken onun sıradan bir devlet olmadığını, bir cihan devleti olduğunu gözden kaçırmamak gerekir. Bazı yazarlar, bu noktaya dikkat etmemekte, böylece büyük yanlışlıklar yapmaktadırlar. Bir haritanın karşısına geçip, Osmanlı'nın sahip olduğu topraklara sadece bakmak bile bu imparatorluğun haşmetini bize gösterecektir. Osmanlı İmparatorluğu kuvvetli örgüt yapısı sayesinde birbirinden çok farklı özelliklere sahip toprakları uzun süre idare edebilmiştir. Özellikle sınır boylarında iyi bir istihbarat ağı oluşturulmuştu. 1561'de İstolni Belgrad Sancakbeyi Hamza Bey, Habsburglar'ın kendisini büyük bir ordu göndermekle tehdit etmeleri üzerine elçiye şu cevabı vermişti: "Hiçbir yerde askeriniz yok. Olsa benim bilmem lazım, çünkü benim casusum 6 yıldır Beç'de (Viyana) oturur, orada karısı, çocuğu var; bu adam isterse kilisede ayin eder, isterse memur, isterse Nemçeli, isterse Macar olur; isterse mükemmel çapacıdır, isterse asker olur, isterse topallar, isterse senin gibi sağlam bacakla gezer ve her türlü dili bilir"
Reklam
Osmanlı İmparatorluğu askeri açıdan en kuvvetli dönemini XVI. yüzyılda yaşamıştır.
Osmanlı İmparatorluğu ise toplumsal sınıfların çoğunu manipüle ederek, büyük isyanların çıkmasını engellemiştir. Eşkıyaları affederek, devlet kademelerinde görevlendirmiş, böylece kenardaki kuvvetlerin merkez içerisinde erimesini sağlamıştır. Osmanlılar'ın tarzı hem daha insanî, hem de daha devlet menfaatinedir.
Tarihteki hadiseleri anlamak için bakış açısı son derece önemlidir. Meselâ, bazı Türk tarihçileri, Osmanlılar'ın eşkıyaları affedip, devlet kademelerinde görev vermesini acizlik olarak yorumlarken, bir Amerikalı araştırmacının Fransa ile Osmanlı İmparatorluğu'nu mukayese ederek yaptığı incelemede eşkıyaların affının ve bir makam verilmesinin, devletin aczini değil, kuvvetini ve idaresini sürdürme kabiliyetini gösterdiği sonucuna varılmaktadır.
Osmanlı tarihi ile ilgili klişe hâline gelmiş laflar vardır. Bir mevzu anlatılırken veya tartışılırken üzerinde hiç düşünmeden aynı şeyler tekrarlanır. Mesela, Türkler'in savaşta kazanıp, masada kaybettiği sık sık tekrarlanan bir husustur. Sanki Türkler hiç diplomasiden anlamıyor, saflıkları ve bilgisizlikleri yüzünden Avrupalı diplomatlar tarafından kandırılıyor gibi anlatılır. Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarında bazı savaşlarda galip gelinmesine rağmen (1897 Yunan Savaşı gibi) yapılan antlaşmalardan kayıpla çıkılmıştır. Ancak bunun sebebi Osmanlı diplomatlarının maharetsizliği değil, İngiltere, Fransa ve Rusya gibi devletlerin baskılarıdır.
Reklam
Ancak bunu bir Osmanı tarihi uzmanı, Osmanlılar'ın ne kadar cahil olduklarına bir delil olarak kullanmaya kalkarsa, herhalde uzmanlığının sadece bir etiket olduğu rahatlıkla anlaşılacaktır.
Osmanlı İmparatorluğu'nun ne kadar kötü bir devlet olduğu fikrinde olanlar, imparatorluk tarihinde yaşanmış bazı olayları alt alta sıralayarak "kanlı tarih, zulüm tarihi" gibi bilim metodolojisine ters eserler meydana getirmişlerdir. Aynısının tam tersi de Osmanı tarihinin iyi yöndeki örnek olayları alt alta sıralanarak "Osmanı'nın fazileti, büyüklüğü" şeklinde sunulmasıdır. Her iki anlayış bilimsel metotlara ters olduğu gibi, tarihi anlamayı da zorlaştırmaktadır. Bilimsel bir temele dayanan araştırmada önce hadise anlaşılmalı, daha sonra ise izah edilmelidir. Eğer izah edilemiyorsa, niçin izah edilemediği izah edilmelidir.
Geçmişe ait bir kurum veya hadisenin, o günün mantığına göre normal olabileceği düşünülmediğinden, bazı kişiler akılları sıra bunları temize çıkarmak için tarihi tahrif etmektedirler. Bu tarzların her ikisi de tarihin anlaşılmasını tamamen önlemektedir.
Modern kavram ve kurumları tarihte aramaya kalkmak ve olmayacak benzetmelerle bulmak veya bulunmadığı için Osmanlı İmparatorluğu'nu tenkit etmek son derece hatalı bir davranıştır.
1,500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.