İlk ve orta öğrenimini aynı kentte tamamladı ve İ.Ü Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. 1970 yılında Milliyet gazetesinde muhabir olarak gazeteciliğe başladı. Bir süre istihbarat servisini de yönetti. Gazeteciler Cemiyeti’nin 1979 ve 1980 yıllarında açtığı yarışmalarda inceleme dalında iki kez yılın gazetecisi seçildi. 1983’te Abdi İpekçi Dostluk ve Barış Ödülü’nde, röportaj dalında birinci oldu. Taş Çağı’ndan Osmanlı’ya Anadolu adlı bir kitabı vardır.
Ey, altıokun büyük temsilcisi Atatürk. Sen ölmedin, evet, sen her Türk'ün kalbinde yatan arslansın. Sen ölmedin ve dünya durdukça yaşayacaksın.
^Abdi İpekçi
Yaklaşık 30 yıldan sonra yeniden basılan bu kitabı görünce oldukça heyecanlanmıştım. Abdi İpekçi, hep hakkında bir şeyler okumak istediğim biriydi.
Kitap, oldukça yalın ve akıcı bir dille yazılmış. Hatta anlatımı yer yer yavan bulduğumu da söylemeliyim. Ancak kitabın kurgu dışı bir eser olduğunu göz önünde bulundurunca bunun çok da önemli olmadığını düşünüyorum.
İçerik olarak kitabı değerlendirecek olursam oldukça tatmin ediciydi. Bu kitap üzerinden hem Abdi İpekçi’nin hayatını hem modern anlamda Türkiye’de gazeteciliğin gelişimini hem de 1950-1980 arası siyasi tarihi takip etmek mümkün. Özellikle 70’lerdeki siyasi ve toplumsal bunalım gençlerin de rahatlıkla anlayabileceği ve empati kurabileceği şekilde açıklıkla anlatılmış. Bununla birlikte Abdi İpekçi’nin hem gazetecilik kültürüne hem de toplumsal hayata yaptığı katkılar okudukça beni şaşırttı.
Ve tabii kitap 1979’da Abdi İpekçi’nin suikaste kurban gitmesiyle boğazıma bir yumruk oturtarak sona erdi.
Kitap yontma taş devrinden Osmanlı Devleti'nin sonuna kadar olan dönemde Anadolu'da kurulan uygarlıkları anlatıyor. Anadolu tarihi hakkında özet bir şekilde kronolojik olarak uygarlıkları tanıtmış. Daha çok görsel kullansa daha iyi olurdu ama yine de fazla ayrıntıya girmeden bilgi sahibi olmak için yaşadığımız coğrafyayı tanımak için kitap okunmalı diye düşünüyorum.