Oyuncu, yönetmen ve oyun yazarı.Ankara devlet tiyatrosu sanatcisi. 1963 yilinda Ankara Devlet Konservatuvari tiyatro bölümünü bitirdi. Devlet tiyatrolarından ayrılarak bir süre özel tiyatrolarda görev aldı. 1972'de tekrar Devlet tiyatrolarına döndü. Trabzon devlet tiyatrosu kurucu müdür-sanat yönetmenliği, Adana devlet tiyatrosu müdür-sanat yönetmenliği yaptı. Devlet tiyatroları ve özel tiyatrolarda 70'e yakın rol oynadı, 40'a yakın reji yaptı. Aziz Nesin'in "Yaşar ne yaşar ne yaşamaz" ile "İbiş hazretleri oyunlarının müziklerini besteledi. 1980-84 yıllarında İzmir Devlet Konservatuvarında sahne ve diksiyon-fonetik, Ege Üniversitesi BYYO 'da konuşma eğitimi dersleri, 1996-97'de Ankara Devlet Konservatuvarı tiyatro bölümünde sahne dersleri verdi. Sanatçı halen Devlet Tiyatroları Başrejisörlüğü görevini sürdürmektedir.
Sanatçının almış olduğu ödüllerden bazıları şunlardır:
1967 Asaf Çiğiltepe En İyi Oyuncu ödülü,
1984 Tobav Oyun Yazma Yarışmasında birinciliK ödülü (Ramazan'la Cülide),
1985 Tobav Oyun Yazımı Yarışması ikincilik ödülü (Giordano Bruno), Salihli Belediyesi Oyun Yazma Yarışması ödülü (İki Kalas Bir Heves),
1992 Sanat Kurumu En İyi Erkek Oyuncu ödülü,
1995 Bakırköy Belediyesi Özgün Oyun Yazımı Yarışması ödülleri ("Memleketim Memleketim" ve "Duyarlılık Üzerine Vivace"),
1996 Yazarlık ve Rejisörlük dallarında büyük ödüller-Aziz Nesin ödülleri (Devlet Tiyatrolarında sahneye koyduğu Giordano Bruno ile),
1996 Bakırköy Oyun Yazımı Yarışmasında büyük ödül, 30 yıl sanata katkı ödülü (Gerçek Kurbanın Acısı),
1998 Kültür Bakanlığı-Tobav Hasan Ali Yücel Oyun Yarışması Büyük Ödülü
Unvan:
Tiyatro rejisörü, oyun yazarı, oyunculuk ve reji eğitmeni
Bir kavrama ya da bir inanca asıl saygısızlık onları, üzerinde düşünülemez, yorumlanamaz yasaklar haline getirmekle olur. İnsanoğlu ancak tanıdığı ve yorumlayabildiği şeyleri sevebilir.
“Tanrı iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır. Yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı’yı kullanır”
Merhabalar herkese arkadaşlar. Polisiye kitapları okumaya başladığımda hep sonunu yazarımız nasıl bitirecek? sonu nasıl bitecek diye merak etmişimdir. Çoğu kişi hırsına, kıskançlığına, nefretine ve kinine yenik düşmekle beraber yakınının geleceğini düşünme adına bazı işlere kalkışabilir. Ama kimse bu işlerin cinayet işlemeye kadar gidebileceğini tahmin edemez. Kitabımızda herşey Semra'nın ölümüyle başlamakta ve kitabın adından da anlaşılacağı üzere bir muz kabuğu da olayın içine girmekte. Ama olayda muz kabuğu olayların gelişmesiyle biraz geri planda sadece delil olarak kalmakta. Semra'nın ölümünü araştıran başkomiser Cevahir olayları araştırdığı sırada bir kadının daha cinayete kurban gittiğini öğrenmekte. Bakalım buradan sonra olaylar nasıl gelişecek? Cevahir bu işi nasıl yürütecek ve başından neler geçecek? Kurgu olarak güzel bir kurgusu var fakat bazı yerlerde açıklık yok değil bunu söylemem gerek genel anlamda beğendim sürükleyici olaya sizi adapte etmesi gayet güzel. Sizlerde cinayetlerin perde arkasını merak ediyorsanız severek okuduğum bu kitabı tavsiye ederim. Keyifli okumalar dilerim.
Bana biraz Ahmet Ümit’i anımsattı.. Kitap kaza süsü verilmiş bir cinayetin soruşturması sürerken ikinci bir cinayetin gerçekleşmesiyle sürüp gidiyor. Sonu güzel bağlanmış.. Okunabilir.
Merhaba,
Nasılsınız?
Polisiye kitaplarıyla aranız nasıldır? Zira ben çok severim. Hem polisiye kitaplarını hem de yeni tanıştığım bir Türk yazarının kalemiyse tadından yenmez .
Öyleyse tüm bu özellikleri içinde barındıran #ErhanGökgücü kaleminden çıkan #MuzKabuğuCinayeti kitabının yorumuyla geldim .
..
Pera'da beş katlı bir apartmanda bulunan