"Aslında birbirleri için o yanıp tutuşmalar, deli divane olmalar, daha önceki yalnızlıklarının derecesini gösteren bir kanıtken, sevgilerinin şiddetinin ölçüsüymüş gibi kabul ederler."
İbraniler'in başlıca günahı olarak İncil'de şu gösterilir: "Çünkü siz, her türlü bolluk içindeyken Tann'nıza coşkuyla ve gönül hoşnutluğuyla hizmet etmediniz."
Eğer kendinizi severseniz, başkalarını da kendiniz kadar seversiniz.
Bir başkasını kendinizi sevdiğinizden daha az seviyorsanız, kendinizi sevmekle gerçek bir başarı sağlayamazsınız.
Yaşamı tümüyle seven bir kişi yaşam sürecine, her alandaki gelişmeye ilgi duyar. Elindekileri öylece tutmaktansa onlarla bir şey kurup yaratmayı yeğler. Her şeye şaşırarak bakabilme gücü vardır onda; eski şeylerin getirdiği güvenlik duygusunun yerine yeni şeyler aramaktan hoşlanır. Kesinlik yerine yaşama serüvenini seçer. Yaşama yaklaşımı mekanik değil, işlevseldir. Yalnızca parçaları değil bütünü, sayısal toplamlardan çok yapısal bütünlüğü görür. İnsanları cansız nesnelermiş gibi şiddet kullanarak, parçalayarak, örgütsel kurallarla yöneterek değil sevgisiyle, aklıyla ve kendi kişiliğiyle etkilemek, biçimlendirmek ister. Salt heyecan duymak yerine yaşamdan, yaşamın her türlü belirti ve görüntüsünden zevk alır.
Cinsel içgüdüye bağlanmayan ya da onunla karıştınlmayan yoğun bir duygu yok gibidir. Kendini beğenmişlik, zenginlik ve serüven tutkusu giderek ölümü çekici bulmak bile, cinsel içgüdüden araç olarak yararlanabilir. Bunun nedenini açıklamak güçtür. İnsan cinsel içgüdünün herhangi bir yoğun arzuyla, giderek yaşama karşıt olan arzularla uyandınlabilecek ölçüde esnek olmasının, doğanın bir oyunu olabileceğini düşünüyor ister istemez. Ama nedeni ne olursa olsun cinsel istekle yıkıcılığın birbirine karıştığından kuşku duyulamaz.