Ömer Gezen' e ve tüm dostlara teşekkür ederim.Sizler de bu anlamlı harekete katılmak isterseniz #51007323
{Liste Güncellenecektir. Yoruma Siz de Sevdiğiniz İncelemeleri İliştirebilirsiniz.}
*Gülnaz Eliaçık
“ Senin içinde bir cevher, bir arayış, bir özlem yerleştirdik ve onu gözetiyoruz. Kaybolmasına izin vermeyiz, hatta onu kesinlikle bir yere ulaştırırız. “
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî
“ Kendine ait masalları, efsaneleri, hikayeleri başkalarının hakikatine tercih etme cesaretini gösterdiğin gün, adımların yürüdüğün makamı sana ait bir yola
Yaklaşık bir yıldır penceremden birkaç binanın yükselişini izliyorum. Toprağın kazılmasını, katların biçimlenmesini. İzlemekle kalmıyor onu dinliyorum da. Müthiş bir gürültü. Pazar sabahları da dahil olmak üzere.. Kulaklarımı tırmalıyor ama uyumaya devam ediyorum.
Çünkü biz bu gürültünün içine doğduk.
Her sesin birbirine karıştığı, sesin bir an bile kesilmediği bir dönemin içindeyiz artık.
Sessizlik olduğunda şüpheyle bakıyoruz birbirimize, bir felaketin habercisiymişçesine.
Tam da ihtiyacımız olan bir şey var aslında: Sessizlik. Bu sessizlik sesten arınma değil, hiç sesin olmaması da değil. Sesle birlikte sessiz kalabilmek demek.
Norveçli kaşif/yazar/yayıncı Erling Kagge bunu anlatıyor. Everest’in tepesinde, Kuzey ve Güney kutuplarındaki uzun ve bir o kadar soğuk yürüyüşlerindeki sessizliği.
Mümkün mü diye soruyorsunuz ki bence o kadar kolay bir şey değil..
En son ne zaman kendini dinledin?
Ne zaman memnun olmadığın bir ortamdan kalkıp, ardına bakmadan gittin?
Kendine sarıldığın zamanı hatırlıyor musun?
İkinci adımı atmaya korkup ilk adımı atmadığını biliyorsun değil mi?
Kendimi saf bir sessizlikle dinlediğim zamanı hatırlamıyorum. Ama bu kitabın kendimi iyi hissettirdiğini biliyorum. Kısa cümlelerin, Kagge’nin içe dokunan örneklerinin bana iyi geldiğini..
.
Nezihat Bakar Langeland’ın Norveççe aslından çevirisi, Füsun Turcan Elmasoğlu çalışması olan kapak tasarımıyla..
Kıtabın ortasından, okuruna şöyle sesleniyor yazar:
Paylaşıyorum, öyleyse varım! "
(S: 48)
Bütün insanlığın mutsuzluğunun kaynağı yalnızca tek bir şeyde yatmaktadır ki bu; insanın bir odada kendi kendine, sakin bir şekilde oturmayı becerememesidir.”
İş başa düştüğünde, Elden çok az şey gelir ve bu az şeyi kalbin her zaman bilir.
(S:107) eserden
Erling kagge norveclı çok yönlü bir yazar, kuzey kutbu 'na, güney kutbuna Everest dağının zirvesine yürüyerek çıkan ilk kişi/dir... Yolculuğu etrafındaki güzellerin görselliğini, resimleriyle okurla paylşmış, kitabımız 33 metinden oluşuyor...
Temel konu "Sessizlik" Bildiğimiz sessizlik değil kafamızın içindeki
sessizlik.. Bulunduğumuz “Gürültü Çağında” en büyük lüksümüz sessizliktir sanıyorum ki. Özümüze dönmenin ve kendimizle yüzleşmenin en büyük anahtarı budur.
Okuyabileceğin en önemli kitap senin kendin hakkında olandır.
(S:105) eserden
Seveceğinizi düşünüyorum bir bakın buraya kendinizle karsılaşmk isterseniz, suskular da sesi duyabilmek adına..