Erol Erdoğan Sözleri ve Alıntıları
Erol Erdoğan sözleri ve alıntılarını, Erol Erdoğan kitap alıntılarını, Erol Erdoğan en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Oyunsuz kalmış toplumlar, çocuklarını eksik büyütür. Çocukluğunda oyundan uzak kalan çocuklar, oyunun ve oyun kazanımlarının eksikliğini hayatları boyunca hissederler, sürekli telafi çabasında olurlar. Toplumun gençlere yönelik ön yargıları da büyük ölçüde çocukluk dönemindeki sorunlardan beslenir. Oyunsuzluk, gençlere yönelik ön yargıların da kaynağıdır. Oyun, ırmağı, kuraklığa maruz kalmadan, çocuklar ülkesinde her zaman gürül gürül akmalıdır.
Fiziki alemde, oyun ve toplum, oyun ve çocuk, oyun ve din, oyun ve ekonomi, oyun ve kültür gibi ilişkilere dair ne varsa, daha fazlası dijital (sanal evren, üç boyutlu evren, kurgusal evren...) için bundan sonra da olacak.
İnterneti yasaklamak yerine doğru kullanımına yardımcı olalım. Belli yaşlardaki çocuklar ve gençlerden, internet kullanımı prensiplerini kendilerinin oluşturmalarını sağlayalım; belirledikleri ilkelere uymaları için yardımcı olalım, denetleyelim.
Modern ailelerin çoğunluğu, oyunun ciddiyetinin farkında değil, oyunu basit bir eğlence veya boş zaman etkinliği gibi görüyor. Hatta okul öncesi kurumlarda çocuğu olan bazı aileler "Çocuğum oynamasın, öğrensin" diye anaokulu yönetimlerine baskı yapıyorlar. İstiyorlar ki, çocukları ilkokula başlarken allame olsun. Çocukla oyunun arasını açmanın fıtrat, sağlık, eğitim, kültür düşmanlığı olduğunu anlamalı aileler.
Camide çocuk sesi duymak istemeyenler yanlış yapıyor, camiyi park gibi oyun alanına çevirenler doğru yapmıyor. Burada ince bir çizgi var. Özel durumu olmayan hiçbir mekânı çocuksuz düşünemeyiz, çocuk her yerde olur. Çocuğun her yerde olması hayatın doğal akışının neticesidir. Çocuk, olduğu yerde çocukluğuyla olur. Çocuk bulunduğu yerde merakını, heyecanını, enerjisini, sevimliliğini ortaya koyar. Çocuğun bulunduğu mekân çocuğun dinamizmine uygunsa, çocuk orada bulunduğu sürece büyüklerin iklimi onu kuşatıyorsa, çevresindekilerce doğru yönlendiriliyorsa, merak ve sevgi veya ilgisine karşılık buluyorsa çocuk mekânın uyumlu ve anlamlı bir üyesine dönüşür. Çocuğun, bulunduğu ortamın doğal unsuru haline dönüşmesi, çocuğun eğitimi, sosyolojisi, kültürü bakımından kıymetlidir. Çocuk böyle bir durumda doğal olarak eğitilir, kültürlenir, sosyalleşir. Bu hâl camide oluyorsa, çocuk dindarlığı kendiliğinden başlar. Mesela, ramazan aylarında, çocuk, oruç ritüellerinin doğal oyuncusu olduğu için, çocukların camiyi, ezanı, sahuru, teravihi sevmesi de kendiliğinden oluşur.
"Velhasıl oyun oynamayan çocuk yoktur, hatırlamayan yetişkin vardır. Çocuğumla oynayacak bir şeyler bulamıyorum diyenler. Siz de düşünün, belki de o kadar oyunsuz geçmemiştir çocukluğunuz."
Tuğba Akbey İnan
Dijitalleşme nereye kadar uzanır, bunu bilemiyorum ama insanın fizik mekânla ilişkisi sürdükçe fiziki mekân oyunları olacaktır, insanın bunlara ihtiyacı hayati önem taşımayı sürdürecektir. Dolayısıyla, dijital ve fiziki mekân dengesini (eşitliğini değil) kurmak, çağın insanı için önemlidir.
İnternetin doğru ve verimli kullanımında yetişkinler olarak örnek olalım. Çocuklar ve gençlerimizin internette sevgi, dostluk, eğlence aramalarına neden olacak ihmaller yapmayalım. İnternet dışında bizimle vakit geçirmesini sağlayacak keyifli vesileler oluşturalım.
Sık tekrar ettiğim üzere, dijital mecralardaki oyunlar, yazılımcısı ve tasarımcısının sokağını, iklimini, eğitimini ve inancını yansıtır. Biz dijital oyunları, geçmişi ve aidiyeti olmayan nevzuhur işler gibi görebiliriz ama öyle değildir.
Oyun içi boş bir şey değil; kültür, edebiyat, inanç, ahlak ve sokağın yoğurduğu dinamik bir evrendir. Oyun hangi değerler ikliminde yoğrulmuşsa, o değerleri kendinde taşır, oyuncusuna nakleder, bunu da doğal yöntemlerle yapar.