1956 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk bölümüne kaydoldu. Burada hocası Fethi Gemuhluoğlu onu Mümtaz Turhan’la tanıştırdı. Mümtaz Turhan hocanın teşvikiyle hukuk fakültesinden ayrılıp İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ne kaydını yaptırdı. 1961 yılında fakülteden mezun olan Güngör, 1975’te bu fakültede resmî göreve başladı. Fransızca ve İngilizce de öğrenen Erol Güngör, misafir profesör olan Hains’in asistanlığını yaptı ve onun ders notlarını Türkçeye çevirdi.
Tecrübî Psikoloji kürsüsünde asistan oldu. Bu sırada Türkiye’de yeni bir bilim dalı olan Sosyal Psikolojiye yöneldi. Bu disiplinin önemli eserlerinden Krech ve Crithfield'in Sosyal Psikoloji kitabını Türkçeye çevirdi. 1965'de “Kelâmî (Verbal) Yapılarda Estetik Organizasyon” adlı teziyle doktor oldu. 1966'da ABD Colorado Üniversitesinden tanınmış sosyal-psikolog Kenneth Hammond'un daveti üzerine Amerika'ya gitti. Bu üniversitenin Davranış Bilimleri Enstitüsünde milletlerarası bir ekibin araştırmalarına katıldı. Sosyal-psikoloji ders ve seminerlerini yürüttü. “Şahıslar arası İhtilafların Çözümünde Lisanın Rolü” konulu teziyle 1970 yılında doçent oldu. Akademik çalışmalarının yanı sıra çeşitli yerlerde yazılar yazmaya devam etti. Erol Güngör üniversitede verdiği derslerle, ilmi yayınlarıyla Türkiye'de sosyal-psikoloji dalını önemli bir saha haline getirdi. [kaynak belirtilmeli]Devlet Planlama Teşkilatı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı’nın çeşitli komisyonlarında görev alan Güngör, 1978 yılında "Değerler Psikolojisi Üzerinde Araştırmalar" adlı teziyle profesör oldu. 1982 yılında YÖK tarafından Selçuk Üniversitesi’ne rektör tayin edildi ve bu görevi sırasında 24 Nisan 1983’te geçirdiği bir kalp krizi sonucunda öldü.
En verimli dönemi 70'li yıllardır. Hemen hemen bütün eserlerinde geleneği, halk, kültür, din ve şahsiyet ile yorumlamaktadır. Güngör'ün muhafazakârlığı statükoculuğa kapalı, değişimlere ve yenilikçiliğe açıktır.
İkinci Göktürk (Kutluk) Devleti kurulup kuvvetlenince, Emevi Arap ordularının ilerlemesi durdu. Kül Tigin sınırlarına kadar gelerek güvenlik altına aldı.
Akşam kararırken Malazgirt Ovası'nda (26 Ağustos 1071) Türklerin kılıç darbeleriyle henüz yere serilmemiş olan düşman birlikleri de perişan bir şekilde teslim oldular...
İslam ülkelerinde İslam hukuk'unun gözetilmesi konusunda yazanlar ve konuşanların daha ziyade hukuk mesleği dışındakiler arasından çıktığını, hukukçuların büyük çoğunlukla Avrupa kanunlarını müdafaa ettiklerini görüyoruz. Hukukçular arasında İslam hukukuna karşı çıkışların objektif olmaktan çok duygusal bir muhteva taşıması bu görüşümüzü teyid eder. Başka türlüsü zaten beklenemezdi çünkü mesela Türkiye de hukuk tahsili müfredatı içinde İslam hukuk'unun hiçbir şekilde yeri yoktur ve hukuk fakültelerinden mezun olanların çoğu İslam hukuk'u denince "dört kadınla evlenme" vs. gibi son derece ilkel şeyleri düşünmektedirler.
İsmet Özel gibi isimler, İslam ve Müslümanlar hakkında epeyce düşünmüşler, eserler vermişler, tesirli sözler söylemişler. Kimisi Frankofon dünyayı çok iyi biliyor, kimisi Anglofon.
Kimisi batıyı hatmetmiş doğuya geçmiş, kimi afakı dolaşıp enfusa inmiş, kimi
Erol Güngör hocamız bu eserinde İslam'a ve Müslüman toplumlara dair kıymetli tespitlerle ufkumuzu açmaktadır. Kültür ve medeniyet meselelerine, İslam'ın bugünkü problemlerine dair güzel yazılara sahip bu eseri herkese tavsiye ederim. Altını çize çize okuyacağınızdan şüphem yok.
İran ve Mavi Turan'a Çıkış
Dr. Yüksel Hoş
Perşembe 10 Kasım 2022
İnsanlar cinsiyet değiştirirken ülkeler de bazen milliyet değiştirir. Hâkim yönetim değişir, resmi dil veya saray dili değişir, zihniyet ve eğitim şekli değişir ve başa geçen kimselerin milli anlayışları ile ülkeler de milli
Bakış açısı bozuk. Bir kere isimlendirme yanlış; İslam mistisizmi. İlk kırk sayfa Hint felsefesi ve Yunan felsefesi var; saçmalık. 50. Sayfaya kadar devam ediyor saçmalık, yahudi, Hristiyan, Yunan, İran, Roma, Hint dünyadaki bütün saçmalıkları Tasavvufu yazmak için kullanmış. Tasavvuf sözde İran