Bir bulut vardı
Sen,ben, biz diyarında
Kimi zaman seni gölgelerdi
Çoğu zaman beni
Karamsarlaşırdık
Savaşmaya yeltenirdik
Bulutla şehirle
Kirlenmişliklerle
Gücümüz her şeyi yetti de
Bir tek kirlenmişlere yenildik.
Sen de benzedin bu şehre
Ben de yavaş yavaş
Zamanla
Yağmur olup yağdı bulut
Bu şehrin tepelerine
Sen, ben, biz kirlendikçe
Güneş belirdiğinde bir gün
Gökyüzünde
Ne sen kaldın aydınlanacak
Ne de ben
Bu şehirde yanlızca
Kirlenmişlik kaldı
Sabah yine o şiddetli dayanılmaz baş ağrısı ile kalkıp alarmı kapattın. Gözlerim kapalıyken dahi göz kapaklarından sızan ışık, ağrımın şiddetini arttırmaya yetiyordu.
Arkadaşlarıma durumumu kısaca anlattıktan sonra evde kalacağımı söyleyip yanımda kalmalarına gerek olmadığı konusunda onları ikna ettim uzun uğraşlarla.
Bir süre daha yatakta ağrıyla can çekiştikten sonra duvarlardan tutunarak mutfağa gittim ve küçük bir ekmek arası zeytin yiyerek mideme bir şeyler girmesini sağladım.
Bir bardak su alarak odama döndüm.
Masanın üzerinde hazırda beklettiğim ağrı kesiciyi içtim.
Hemen tekrar yatağa dönüp yorganı başıma çektim.
Yaklaşık yarım saat sonra dinmeye başlayan ağrımla rahat nefes almaya başladım.
Öğlene kadar evde biraz oyalanıp müzik dinledim.
Öğlen sahile inmek için hazırlanırken yine içime bir sıkıntı düştü.
Param olmadığı aklıma gelince keyfim kaçtı.
☹Oysa bursum yeni yatmıştı.
Meltem'den aldığım borç, ilaç masrafları ve ev giderleri derken yine param suyu çekmişti.
Üstelik bir dahaki aya epey gün vardı.
Sürekli borç istemeyi de kendime yediremiyordum.
Kendimi dışarı atıp biraz yürüyüş yapmanın iyi geleceğini düşündüm.
Yordu zaman, yordu düşler
Zaman yoğurdu acımasızca
Dişli çarklarında bizi
Ey sevda artık azat et beni!
Puslu bakışlarımı firar et
Beni kendime sürgün et
Git demezsin biliyorum
Ama artık
Yol ver ben gideyim...
İnsan kaosa çevirdiği hayatında başkalarından önce kendisini sorgulamalı, eleştiriyi önce kendisine yapmalıydı. Çünkü başkalarının hayatımızda yaptığı en büyük kötülükler bile bizim izin verdiğimiz düzeyde olabilirdi ancak. Yaşadığımız hayatı bize biçilen rollerle, sunulan seçenekler dağırcığında ya cennet ya da cehennem yaparız. Bunun suçlusu ne bir başkadır ne de hayat...
Çok sevdiğin biri vardır ya hani; anne,baba, çocuk, sevgili....
Bitkisel hayatta yaşıyordur, yaşam destek ünitesine bağlı. Fiş çekince ölecektir elbette ama ne olursa olsun kanlı canlı duruyordur orada ve yaşadığını biliyorsundur.
"YANLIZLIĞIM
Bırak beni kendime
Ne hâlim varsa göreyim
Acılarımla,umutlarımla
Pişmanlıklarımla baş başa
Beynimi kurşun gibi delip geçen
Tükenmeyen YANLIZLIĞIMLA..."
Sonucu nasıl olursa olsun sevmek güzel bir duyguydu. İnsan önce yüreğinde duyduğu sevgiye sahip çıkmalı, ancak ondan sonra karşılık beklemeliydi. Var olmanın bilinci ile insan önce sevmeliydi...