Ulusal tarihsel anlatı ile devletin siyasal meşrulaştırması arasındaki bağlantı, resmi doğrulara herhangi bir karşı çıkışı büyük bir soruna dönüştürmektedir.
Arap Birliği, Ürdün Emirliği ve Irak'tan oluşan Haşimi bloğu ile Mısır ve Suudi Arabistan'ın liderliğindeki Haşimi karşıtı blok arasında bölünmüştü. Hanedanlar arası rekabet, Filistin'e yönelik Arap yaklaşımlarını şekillendirmede büyük bir rol oynamıştı. Ürdün Emirliği kralı Abdullah, uzun süredir kendisini Suriye, Lübnan ve Filistin'i de dahil olduğu Büyük Suriye'nin efendisi görme hırsı ile hareket etmekteydi. Kral Faruk, Abdullah'ın hırsını Mısır'ın Arap dünyasındaki liderlik rolüne doğrudan bir tehdit olarak görmekteydi. Suriye ve Lübnan'ın yöneticileri ise Kral Abdullah'ı kendi ülkelerinin bağımsızlığına karşı bir tehdit olarak görmekte ve onun düşmanla işbirliği yaptığından şüphelenmekteydiler. Her bir Arap devleti kendi hanedanı ya da ulusal çıkarlarınca hareket etmekteydi. Ayrıca Arap liderler, ortak düşmanla savaşmak kadar birbirlerini engellemekle de meşguldüler. Bu koşullar altında Filistin'e Arap müdahalesinin araç ve amaçları üzerinde herhangi bir gerçek fikir birliğine ulaşmak neredeyse imkansızdı.
Filistin Savaşı sırasında sivil-askeri liderlikler arasındaki gerilim ve anlaşmazlıklar, 1949'dan sonra Arap dünyasını temelinden sarsan silahlı darbelerden kısmen sorumluydu.
Fransızlar tarafından kurulan Suriye ordusu, başlangıçta Suriye milliyetçiliğine karşı savaşmak için tasarlanmıştı. Ordu saflarındakilerin birçoğu, Manda Yönetimi sırasında Suriye'nin azınlık ve kırsal topluluklarından askere alınmıştı; çünkü güçlü milliyetçi sadakete sahip olması ihtimali en düşük olanlar onlardı. Bundan dolayı, Suriye'nin Sünni milliyetçi liderleri ordudan korkuyorlardı.
Irklar arası uzlaşma eğer yeni yüzyılda tüm sosyal sınıflara aynı haklar ve zayıflara haklarını savunacak imkânlar verilmezse boş bir sözden başka bir şey değildir.
zavallı Filistin,onu savunmak için ne desem kalbim kaynamakta olan bir yanardağ gibi kalıyor;çünkü ülkemde ya da Arap ülkelerinin geri kalanında hiç kimseyi,onun sözlerden daha fazlasına ihtiyacı olduğuna ikna edemiyorum...