Nihayet, dedemin senaatı avukatlığı tercih eyledim. Gözüni sevdiğimi avukatlık, yan yattı de, al parayı, çamura batdı de, al parayi; davayi zayi itsen, hastası vefat iden hekimin vizitaları zayi olmadığı misillu, kavl itmiş (sözleşmiş) oldığı akçenin hiç olmaz ise nisfi ceybinde kalır. Vakia, İstanbol'da avukatlara müzevir (yalancı, ara bozucu) ve kâğıd gavafı deyiorlar ise de, bu diplomasızlara mahsus unvandır, her ne hal ise, sen her söze kulak asma şapırdadıver. Avukatlığın bir fazıleti daha var, eğerçi kıvırabilur isen, hamamcının hem girenden hem çıkandan aldığı misillu, hem müddeiden (davacı) hem müddea aleyhden (davalı) alırsın ve obir taraf ziyâdece ücret gösterirse, bazı da semer aktarı verirsin. Avukatlık dediğin bıçak tarzı bir şeydir, hem et keser, hem insan keser, emma ben fakat et kesmeğe isti'mal ideceğim. Hasılı avukatlığı beğendim ve meslek idindim.