Hikayelerin bir tek anlatıcısı vardır, o da zamandır. Bizler sadece taşıyıcıyız, yani sözcük hamalı.
Ne kadar taşırsak taşlıyalım insanın göremediğimiz hikayesine dilimiz yetmez, inan ki yetmez.
Zaman geçtikçe anılar biriktikçe onlara farklı şekilde bakabilecek ancak bu görüşle geride kalanların tortusundan yepyeni hayatlar kuracaktı. Böylece olan biten her şeyi kazandığı deneyimin zaferini yaşayarak izleyebilecek ölmüş akrabaların hayaletlerinden bile kurtulacaktı.
Soğanın dış kabuğunu açmadan içindeki katmanları göremeyiz. Özün en dışındaki kabuğunu açmalı, sonra katman katman inmeliyim. O katmanlara inmenin, öze ulaşmanın tek yolu bu.
Sadece somut bir eylemin, uzun bir yürüyüşün içindeydin.Adımların nizamiydi.Etrafında sokaklar, caddeler, bir bütün halinde kent akıyordu, insanları görmüyordun bile.Merkez sendin.Senin merkezin neresiydi peki ?