Künyesiyle beraber adı 'Muhammed bin Ömer bin Hüseyin bin Hüseyin bin Ali et-Teymî el-Bekrî'dir. Babası da büyük bir Horasan alimiydi ve ilk eğitimini ondan aldı. Dinî ve fen bilimlerini zamanının ve şehrinin ünlü alimlerinden aldı. Eğitimden sonra seyahat etmeye başladı. Harezm’deMutezililerle, Herat’ta ise Kerramiyye mensuplarıyla tartışmalarda bulundu. Horasan'da Kutbeddin Muhammed tarafından ilgi gördü.
Râzî, dini ilimlerde olduğu kadar pozitif bilimlerde de oldukça başarılı bir bilim adamıydı. Özellikle fizik konularıyla ilgilenmiş, cisimlerin hareketi veses üzerine çalışmıştır.
Tam adı:
Muhammed bin Ömer bin Hüseyin bin Hüseyin bin Ali et-Teymî el-Bekr
"Yanlışlarım ve kötülüklerim çok, nasıl O'nun iyiliğini umabilirim ki?" diye sorarsan;
cevabım: "O (Kur'an); günahları bağışlayıcı, tevbeleri kabul edici, azabı şiddetli, kerem sahibi Allah'tandır ki, O'ndan başka ilah yoktur." olur.
Fahreddin er-Râzî'nin, Önsöz'ünde
'Esâsu't-takdîs' diye taktim ettiği bu ilmi eser, dört bölümden oluşuyor.
Allah-u Tealâ'nın zaman ve mekândan münezzeh olduğunun ispatı, deliller içerisinde deliller sunularak oldukça kapsamlı bir izahla tertip edilmiş. 'Mutlak Mevcud'un varlığına perdeler indirmeye kalkışan, Keramiler, Hanbeliler, Müşebbiheler
Dili oldukça farklı, mantık ilmi çerçevesinde kaleme alınmış olduğundan okurken beni yordu. Bu kitabı nefis ve ruhun mahiyetini öğrenmek için almıştım ama umduğumu bulamadım maalesef. Bunun yerine İmam-ı Gazali'nin ihya-yı ulûmuddin eserini okumanın daha faydalı olacağı kanaatindeyim ki kitapta da çokça ihya'dan alıntılar yapılmış.
Mezhepler konusunda klasik dönemde yapılan çalışmalarda göze çarpan en önemli unsur fırkaların tanıtımı ve görüşlerin aktarımındaki tarafgir tutumdur. Bu durumun birçok sebebi vardır; en önemlilerinden biri, müellifin bir mezhebe aidiyeti ve düşünce dünyasının oluşumunda mezhepsel unsurların etkili olmasıdır. Bu sebeple müellif kendi bulunduğu düzlemi esas kabul ederek diğer dinî yapıları eleştiriye tâbi tutar.
Fahreddin Râzî’nin Türkçede ilk kez basılan er-Riyâzu’l-Mûnika fi Ârâi Ehli’l-İlm isimli eseri mezhepler hakkında yazılmasına rağmen tarafsız bir tutum sergilemektedir. Tahkik metodunun kullanıldığı bu eserde Râzî, mezhepler hakkındaki tarihî bilgileri ve mezhep teorisyenlerinin görüşlerini bazen salt aktarımla, bazen de kendinden önce yazılmış eserlerdeki yanlış anlaşılmaları düzelterek sunmaktadır. Günümüze eksik bir şekilde ulaşmış olmasına rağmen Râzî’nin bu eseri hem kelâm hem de mezhepler tarihi açısından önemli bilgileri ihtiva etmektedir.