You can find Featured Faruk Yılmaz books, featured Faruk Yılmaz quotes and quotes, featured Faruk Yılmaz authors, featured Faruk Yılmaz reviews and reviews on 1000Kitap.
Okuduğum en kötü felsefeye giriş kitabı.Anlatım açısı,üslup ayrı kötü içindeki bilgiler ayrı yanlış.Kitap hiçbir şekilde akmıyor,gitmiyor.O konudan o konuya atlıyor ve bilgiler çok bağımsız.Çok taraflı bir şekilde yazılmış bir kitap(tabii yazar kendi düşüncelerini katar ama ciddi anlamda taraflı bir kitap)5 cümlede evrimi çökerttiğini+Nietzsche'ye 3. defa ırkçı hatta katıksız şüphesiz ırkçı,nazici muamelesi yapıldığı an bıraktım boş kitap zaman kaybı.
"Alman ve Fransız basınının padişahın lehinde olan açıklamaları sarayın hoşuna gider, Osmanlı milletinin değil! Asil ancak bedbaht olan bu milletin iyiliğini isteyen, millet ile bugünkü hakimini birbirinden iyice ayırmalıdır."
Peksimetin ne olduğunu bu kitapla öğrendim. Biz ki onu kuru ekmek olarak bilirdik. Hudeyde limanından istanbula kadar küflü peksimetlerle gelen o askerlerin boğazındaki acıyı kitap bitene kadar hissettim. Köylerinden annelerinden eşlerinden çocuklarından ayrılıp vatan için gözünü kirpmadan Yemen'e giden askerleri açlıkla öldürdüğümüz için tarihten utanıyoruz. Bu utancı ve bu çaresizliği bir daha yaşamamak umuduyla...
Ah O Yemen'dirFaruk Yılmaz · Yemen Hatırası · 201314 okunma
“…Gaybın perdeli oluşunun bir başka hikmeti, insanların korku ve ümit arasında bir dengede bulunmalarını sağlamaktır. Çünkü, insan ancak bu iki hali dengede tutmakla, istikametli bir hayat yaşayabilir. Yaptığı ibadetlerle cenneti kazanacağını gören bir mü’min, gurura düşebilir. Günahlar içinde ömür geçiren birisi, birisi akıbetinin cehennem olduğunu görse, “nasıl olsa battık” deyip, bütünüyle günahlara dalabilir. Halbuki gaybın perdeli oluşu, birinci kişiyi gururdan, ikinci kişiyi de ümitsizlikten kurtarır. Zira, ibadet içinde ömür geçiren birisi gurura düşse, büyük zarara uğrayacağı gibi, günahlara dalan birisinin, samimi bir tevbeyle hayatının son gününde bile olsa kurtulması mümkündür”
“…Burada Kadir-i Mutlak’ın değişik ve ilginç bir nizam kurduğunu görürüz. Bütün kabiliyetler insanlara eşit şekilde verilmemiştir. Bunun hikmeti şudur: Eğer her insan aynı güçte ve yetenekte olsaydı, o zaman kimse kimseye muhtaç olmayacak, kimse kimseye aldırış etmeyecekti.”
1838 Ticaret Anlaşması ile başlayan ekonomik sıkıntılar, 1854 yılında ilk borca dönüşür. 20 yıl boyunca 15 defa borçlanma yapılır. 1874’ten 1881’e kadar çöküntü devam eder ve nihayet Muharrem Kararnamesi ile Düyun-u Umumiye kurulur. 1914’e kadar da Düyun-u Umumiye üzerinden borçlanma devam eder. Ancak 1. Dünya Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile borçlar el değiştirir. 1954’te, 100 yıl sonra da bu borçlar bitirilir.
Aradığım şeyleri hemen hemen buldum, ancak Düyun-u Umumiye’nin topluma yansıyan yönünü henüz bulamadım.
Kitap, üniversite tezi. Sıkılmazsanız okuyun derim çünkü tarih, hepimizin tarihi...Tarihçilerin değil!
...Kültür kelimesinin karşılığı olarak Ziya Gökalp'te "Hars" kelimesini görüyoruz. Hars, Arapça'da, tarla sürme, ekilmeye hazır tarla,tohum atma vb. anlamlara gelmektedir.