Fatih Kerimi

Avrupa Seyahatnamesi author
Author
9.5/10
39 People
78
Reads
5
Likes
1,763
Views

About

1870 yılında Tatarıstan'ın Bügülme kazasına bağlı Minğlibay köyünde doğmuştur. İlk eğitimini köyün mollası olan babası Gilman Ahund'dan alan Kerimî, daha sonra Çıstay (Çistapol) medresesine devam ederek burada 11 yıl eğitim görmüştür. Çıstay medresesindeki eğitimi sırasında iki yıllık Rus mektebini de tamamlamıştır. 1890 yılında Ufa'da ruhani meclis huzurunda imtahan vererek müderrislik icazetnamesi almıştır. Babası, onun köy mollası olarak kalmasını istemediğinden, tahsilini devam ettirmesi için aynı yıl İstanbul'a göndermiştir. Kerimi ile ilgili yazılan bütün eserlerde onun eğitim gayesi ile 1892 yılında İstanbul'a geldiği yazılsa da, o kendi ifadesi ile 1890 yılında tahsil için İstanbul'a geldiğini yazmaktadır (Fatih Kerimi, "Merhum Ahmed Midhat Efendi", Türk Yurdu, cilt III, s.163.). İstanbul'da hangi okula devam ettiği hususunda bilgi yoktur. Fakat İstanbul'da çok iyi Fransızca öğrendiği bilinmektedir. Rusya'da Kerimi ile ilgili yazılan bütün yazılarda onun İstanbul'da Mülkiye Mektebi'nde okuduğu yazılsa da 1899 yılında İstanbul'a da yaptığı seyahatini anlattığı eserinden (Avrupa Mektupları) bu okula devam etmediğini anlıyoruz. Ayrıca Ali Çankaya'nın Yeni Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler adlı eserinde Kerimi'nin kaydına rastlamadık. İstanbul'daki eğitimini tamamlayan ya da yarıda bırakan Kerimî, İstanbul'dan Kırım'a giderek Yalta şehrindeki bir Tatar köyünde iki yıl kadar öğretmenlik ve Bahçesaray'da öğretmen yetiştirme kurslarında dil, edebiyat ve pedegoji dersleri vermiştir. İlk hikayesi olan Salih Dedenin Evlenmesi'ni de (1897) Kırım'da bulunduğu sırada yazmıştır. Ayrıca Mirza Kızı Fatma adlı hikayesini de bu dönemde yazdığı sanılmaktadır. 1896-1898 yıllarının yaz günlerinde Orenburg'a bağlı Kargalı'da meşhur Tatar zenginlerinden Gani Bay (Hüseyinov)'ın finanse ettiği yaz kurslarında usûl-i cedit öğretmenleri yetiştirilmesine katkıda bulunmuştur. Onun Gani Bay'la tanışması Kerimî ailesinin Orenburg'a göç etmesine de vesile olmuştur (1899). Babasının çağrısı üzerine Kırım'dan Orenburg'a dönen Kerimî, burada yapacağı çalışmaları planlarken, altın ocakları işleten zengin Şakir Remiev'in daveti üzerine onunla birlikte Almanya, Belçika, İtalya, Fransa, Avusturya, Sırbistan, Bulgaristan ve Türkiye gibi çeşitli ülkeleri içine alan dört aylık bir seyahate çıkmıştır. Bu seyahat, Türkiye'de eğitim görmüş Kerimî'nin ufkunun daha da genişlemesine neden olmuştur. Gittikleri ülkelerde eğitim kurumlarını, müzeleri, kütüphaneleri, matbaaları, sanayi tesislerini ve Şakir Remiev'in altın madenleri için gerekli olan makina ve teçhizat fabrikalarını gezmişlerdir. Kerimî bu seyahatinin izlenimlerini 1902 yılında Avrupa Seyahatnamesi olarak ta bastırmıştır. Avrupa seyahati dönüşü bir müddet Moskova'da kalan Kerimî, babasının ileriye dönük planları (babası eskiden beri Tatarca bir matbaa açarak halkına bu yolla daha iyi hizmet edeceğini düşünüyordu) için burada muhasebe ve Almanca kurslarına devam ederek bilgisini arttırmıştır. Moskova'da bulunduğu sırada zaman zaman Rusya'nın başkenti Petersburg'a giderek burada büyük bir matbaa açmış olan Kırımlı Mirza Boraganski'nin matbaasında baskı usulleri konusunda bilgi de edinmiştir. 1900-1901 yılları arasında Orenburg'da gayri resmi olarak yine Gani Bay'ın maddi yardımlarıyla Ural bölgesi ve Sibirya için yaklaşık 300 usul-i cedid öğretmeni yetiştirilmesine katkıda bulumuştur. İki yaz devam eden bu kurslar mahalli hükümet tarafından kapatılmıştır. 1901 yılından sonra, babasının mollalığı bırakarak Gani Bay'ın maddi-manevi yardımlarıyla Orenburg'da bir matbaa ve kitabevi (Kütüphaneyi Kerimîye) açması (1901) nedeniyle bu alanda yoğunlaşmıştır. Babasının matbaanın kuruluşundan kısa bir süre sonra vefat etmesi (1902) nedeniyle bütün işlerle Kerimî ve kardeşleri (Kerimî'nin ikisi erkek, üçü kız toplam beş kardeşi vardı) ilgilenmek zorunda kalmışlardır. 1901 yılında Duhovni Sobraniye'nin (Rusya Müslümanlarının Ruhani İdaresi) yarı resmi olarak yaptığı toplantıya, Fatih Kerimî ile birlikte Hadi Maksudi, Abdurreşid İbrahim, Rızaeddin bin Fahreddin ve Abdullah Bubi gibi dönemin önemli aydınları da katılmıştı. Toplantının gayesi; halk arasında bilimin yaygınlaştırılması için yapılacak çalışmaların planlanması, ders kitapları yazımı meselesi (bu konu toplantıya katılanlara havale edildi) ve bazı imla problemleri gibi önemli konulardı. 1905 I. Rus ihtilalinin getirdiği yumuşama döneminden İdil-Ural bölgesinde yaşayan Tatar ve Başkurt halkının azami derecede faydalanması için mücadele eden aydınlar arasında önemli bir yeri olan Kerimî, bu dönemde yapılan hemen hemen bütün siyasi toplantılara gerek delege ve gerekse gazeteci olarak katılarak, üstüne düşen vazifeyi en iyi şekilde yapmaya çalışmıştır. Uzun yıllar Orenburg Müslüman cemaatinin reisliğini ve Cemiyet-i Hayriye'nin üyeliğini de yapmıştır. Rusya Müslümanlarının ikinci toplantısından (13-23 Ocak 1906) sonra Orenburg'da bir toplantı düzenleyen Fatih Kerimî II. Müslüman kongresinin aldığı karar doğrultusunda Rusların Kadet partisi ile işbirliği yapılmasını toplantıda hazır bulunanlara kabul ettirdi. İstanbul'da eğitim görmesi ve halkının problemlerine çok fazla duyarlı olması, Rus parlementosu Devlet Duma'sına vekil seçilmesini engellemiştir. Hükümet çeşitli desiselerle onun da aralarında bulunduğu bazı Tatar aydınlarının (Abdürreşid İbrahim, Yusuf Akçura vs.) II. Devlet Duma'sına seçilmelerine engel olmuştur. Buna rağmen o, II. Devlet Duma'sına (20 Şubat- 2 Haziran 1907) seçilen dostu ve aynı zamanda Derdmend mahlasıyla şiirler de yazan Zakir Remiev'in yardımcılığını üstlenerek Petersburg'a gitmiş ve dumadaki Müslüman vekillere yardımcı olmaya çalıştığı gibi Vakit gazetesine de duma ve hükümet ahvali konusunda haberler yazmıştır. 1906 yılında yukarıda adı geçen Remiyev kardeşlerin Vakit adlı bir gazete kurmaları ve baş muharrirliğe Fatih Kerimî'yi getirmeleri, onun hikaye yazarlığından gazeteciliğe geçmesine vesile olmuştur. Bu dönemde bir müddet Orenburg'daki Medrese-i Hüseyniye'de muallimlik de yapan Fatih Kerimî çeşitli ders kitapları ve ders proğramları da hazırlamaya başlamıştır. 1912-1913 yılları arasında (1 Kasım 1912-18 Mart 1913) Balkan savaşları sırasında Vakit gazetesinin muhabiri olarak İstanbul'a gelen Fatih Kerimî cepheye gazetecilerin gönderilmemesi nedeniyle haberlerini İstanbul'dan göndermek zorunda kalmıştır. İstanbul'da bulunduğu sırada dönemin devlet adamları ve aydınları; Ahmed Saib, Abdullah Cevdet, Enver Paşa, Ahmed Midhat, Yusuf Akçura, Ahmed Ağaoğlu, Halide Edip, Mahmud Esad, Musa Kazım vs. gibi bir çok kişi ile Balkan savaşları ve Türk-İslam dünyasının problemleri üzerine mülakatlar da yapmıştır. Kerimî'nin İstanbul'dan Vakit gazetesine gönderdiği haberler Rusya Müslümanları tarafından ilgiyle karşılanmış ve bu haberler daha sonra ayrı kitap (İstanbul Mektupları) olarak yayınlanmıştır. 1917 Ekim ihtilaline kadar gazetecilik görevinin yanısıra çok sayıda eser yazmış ve Rusya Müslümanlarının meseleleriyle aktif olarak ilgilenmiştir. Ayrıca matbaasında çok sayıda ders kitapları ve çeşitli eserler de bastırmıştır. 1917 Ekim İhtilali'nden sonra diğer bütün Tatar aydınları gibi onun da önünde üç seçenek vardı ya sosyalizme hizmet edecek ya başka bir ülkeye sığınacak ya da aç kalacaktı. O da yaşamak için birinci yolu seçti ve bir müddet Orenburg'da mektep-maarif ve kültür meseleleri ile ilgili çalışmalarda bulundu. Öğretmen yetiştirme kurslarında dersler verdi. Uzun yıllar çalıştığı Vakit gazetesinden ayrılarak 1 Kasım 1917 tarihinde Yaña Vakit (Yeni Vakit) adlı gazetesini çıkarmaya başladı ve bu şehirde çıkan İşçiler Dünyası, Yol gibi çeşitli gazetelerin yayın kurulunda çalıştı. Sosyalizm Tarihi adlı bir eser hazırladığı da belirtilmesine rağmen bu eseri basılmamıştır. 1925 yılında Rusya'nın (Sovyetler Birliği) yeni başkenti olan Moskova'ya göç etti. Bir müddet SSCB halklarının merkez neşriyatında çalıştıktan sonra Nerimanov ismindeki Doğuyu Öğrenme Enstitüsü'nde 1937 yılına kadar Türkçe öğretmeni olarak görev yaptı. Lenin'in toprak meseleleriyle (Agrarya Meselesi/Agrarnaya Vopros) ilgili makalelerini Tatarcaya tecüme etti.1937 yılında Türkiye lehine casusluk (kızıl ordu ile ilgili bazı askeri sırları 1936 yılında Moskova'da bulunun Türk Milli Futbol Takımı antrönörü Kerim Bey'e verdiği iddia edilmektedir) ve Stalin'e suikast hazırlığı gibi çeşitli uydurma suçlardan, suçlu bulunarak Stalin dönemindeki Tatar aydınlarını imha etme politikasının gereği olarak kurşuna dizilmesine karar verildi (1990'lı yıllara kadar yazılan eserlerde, makalelerde, Kerimî ve diğer katledilen Tatar aydınlarının ölmüş olduklarını yazmak yeterli görülüyor ve bu insanların hayatlarını nasıl sona erdirdikleri üzerinde hiçbir açıklama yapılmıyordu). Fatih Kerimî'nin kardeşi Muhammed Arif te 1934 yılında Varşova'da (muhtemelen Sovyet ajanları tarafından) pencereden atılarak öldürülmüştür. Bazı eserlerde Kerimî'nin 1945 yılına kadar yaşadığı belirtilse de 1937 yılında kurşuna dizildiği arşiv belgeleriyle kesinleşmiştir. 1959 yılında ise suçsuz olduğu kabul edildi. Fatih Kerimî ile ilgili arşiv belgeleri (bunların arasında Ahmed Midhat Efendi'nin Kerimî'ye yazdığı üç mektup ta bulunmaktadır) Tataristan Devlet Arşivi'nde saklanmaktadır. 1901-1917 yılları arasında Kerimî'lerin matbaasında bir milyon tiraja yakın 384 adet kitap basılmıştır. Ayrıca matbaada Vakit, Şura, İktisat ve Çükiç gibi çeşitli gazete ve dergiler de basılmıştır. XIX. yy'ın sonu ve XX.yy'ın başlarında Tatar cedidizminin gelişmesinde en önemli rol oynayanlardan birisi de Fatih Kerimî'dir. İstanbul'daki eğitimini tamamlayarak Kazan'a dönen Fatih Kerimî Avrupa mefkuresini intişarla uğraşmaya başlamıştı. Orenburg'da yaşayan zengin liberal ıslahatçılar (Gani Bay ve Remiyev ailesi) ona maddi ve manevi destek veren en önemli kişilerdir. Her zaman "din, millet", "zengin ile fakir birlikte gidelim ayrılmayalım" diyerek halkı zengin, fakir ayrımı yapmadan birlik olmaya çağıranların başında gelen Fatih Kerimî, İsmail Gaspıralı'nın şiarının (dilde, fikirde, işte birlik) İdil-Ural bölgesindeki en önemli temsilcilerinden birisidir. Gaspıralının vefatı üzerine Vakit gazetesinde yazdığı makalede (12 Eylül 1914) "20-30 milyon şakirt bırakıp ölen bir üstat, 20-30 milyon manevi evlat bırakıp ölen bir ata bahtiyardır. Bundan da büyük bahtiyarlığı tasvir etmek akıllara sığmaz" diyerek ona olan bağlılığını belirtmiştir. Fatih Kerimî önceleri Abdürreşid İbrahim'in muhtariyet fikrine karşı gelerek, Tatar halkının henüz muhtariyet için hazır olmadığını belirtmesine rağmen değişen şartlar gereği, 1917 Moskova Müslüman Kongresi'nde ve Ufa'daki Millet Meclisi'nde (1917-1918) bu fikri hararetle savunmuştur. Fatih Kerimî döneminin Türk aydınlarıyla da oldukça yakın ilişki içinde bulunmuştur. Özellikle Ahmed Midhat'ın onun üzerinde büyük etkisi olduğu görülmektedir. Öğrenim için geldiği İstanbul'da ilk olarak Ahmed Midhat'ı ziyaret eden Kerimi, sürekli olarak onunla irtibatta bulunmuştur. Ahmed Midhat Efendi de onu manevi oğlu olarak kabul etmiş ve ona yol gösterici olmuştur. Japonların Müslüman olacağı ve Tokyo'da büyük bir din kurultayı toplanacağı haberinin çıkması üzerine Vakit gazetesinde (sy. 22, 20 Mayıs 1906) "Japonya ve Müslümanlar" adlı bir makale yazan Fatih Kerimî bu kurultaya Müslümanları temsilenen Ahmed Midhat'ın Abdülhamid tarafından gönderilmesinin en doğru karar olacağını yazarak, Midhat Efendi'den övgüyle sözetmektedir. Ahmed Midhat 'ın vefatı sırasında İstanbul'da bulunan Kerimi Türk Yurdu'na (cilt 3, s.161-164) yazdığı taziye yazısında: "Şimal Türkleri arasında Türk muharrirlerinin en ziyade maruf olanı ve eserleri en çok okunanı hiç şüphesiz merhum Ahmed Midhat Efendi hazretleridir. Onun eserleri Rusyalı Müslümanların her sınıfı tarafından okunur ve istifade edilirdi. Bilhassa Hıristiyanlara karşı yazdığı Müdâfaa adlı eseri Rusyalı İslam üleması arasında gayet makbüle geçti. Onlar bundan pek çok istifade ettiler" diyerek Ahmed Midhat'ın Rusya Türkleri için ne kadar önemli bir şahsiyet olduğunu belirtmektedir. Fatih Kerimî'nin Ahmed Midhat ile zaman zaman mektuplaştığı Kerimî'nin arşiv malzemelerinden anlaşılmaktadır. Kerimî'nin irtibatta bulunduğu diğer bir Türk aydını ise Defter-i Hakani Nazırı ve İstanbul Üniversitesi hocalarından Mehmed Esad Efendi'dir. Mehmed Esad Efendi 1913 yılında çıktığı Rusya seyahati sırasında Orenburg'a uğrayarak bir müddet bu şehirde de misafir olmuştur. Kerimî, gazetesi Vakit'te bu seyahate büyük ilgi göstererek Esad Efendi'nin resmini yayınlamış ve dört-beş sayı haber yapmıştır (Vakit, sy. 1262, 30 Temmuz 1913). Onun Türk aydınları ile ilişkide bulunması, Türkiye'de eğitim görmesi ve milli meselelere karşı aşırı duyarlı olması nedeniyle jandarma tarafından sürekli göz altında tutulmuştur. Jandarma zaman zaman onun evine baskınlar da düzenleyerek şahsi eşyalarına (kitap, mektup, fotoğraf vs.) el koymuştur. Mehmed Esad Efendi'nin Orenburg'da onu ziyaret etmesinden sonra bu baskınlar, onu yıldırma şekline dönüşmüştür. Mehmed Esad Efendi'nin Rusya seyahati jandarma tarafından büyük bir titizlikle adım adım izlenmiştir. Mehmed Esad Efendi'nin Rusya seyahati ile ilgili jandarma kayıtları Kazan Devlet arşivinde saklanmaktadır.
Title:
Yazar, Gazeteci ve Yayıncı
Birth:
Minğlibay, Bügülme, Tataristan, 1870

Readers

5 readers liked.
78 readers read.
2 readers are reading.
65 readers will read.
1 readers left half.
Reklam

Quotes

See All
Turist bana adres sormuştur..
Dilden vazgeçtik, sarıldık el ile beş parmağa, başladık işaret ile konuşmaya. Tamam, pek güzel anlaştık!
Beni böyle bir yerde bırak lütfen:(
-"Affedersiniz efendim, ben sizi tanımak istiyorum, ne dersiniz?" -"Eğer zat-ı âliniz tarafından tanınmak ve iltifatınıza mazhar olmak şerefine nail olursam kendimi bahtiyar bilirim."
Reklam
"... Kur'an'ın lafzını okuyoruz. Lâkin manasını bilmiyoruz, içeriğiyle amel etmiyoruz."
"Milletin istikbâli, hayatı ve bekası kadınlarımızın elindedir."
"Türklerin ve Kırım halklarının sohbet ve meclisleri pek hoş ve hafiftir."

Updates

See All
Henüz kayıt yok

Comments and Reviews

See All
Reklam
190 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Fatih Kerimî 1883 yılında İsmail Gaspıralı tarafından çıkarılmaya başlayan "Tercüman" gazetesinin 20. yıl dönümü kutlamaları için Orenburg'dan Bahçesaray'a yaptığı seyahati, yolculuğu esnasında uğradığı limanları, şehirleri anlatmış. Bu yerleri anlatırken tarih, kültür, din ve eğitim gibi konuları ön planda tutmuş. Kitapta tasvirler o kadar edebî bir dille yazılmış ki, insan gidip o beldeleri görmek o havayı teneffüs etmek istiyor. Ayrıca Türkçe yerine "Müslümanca" tabirinin kullanılması dikkat çekici. Fatih Kerimî, Tatar Türkleri, Türkiye Türkleri, Kırım Türkleri ve Rus halkını sürekli bir kıyasa tabi tutmuş. Müslümanları eğitime önem vermedikleri gerekçesiyle çokça eleştirirken, Tatarları çok daha ağır bir şekilde eleştirmiş. Kendisi de Tatar olduğu halde Kırımlıları, Türkiye Türkleri ve Rusları yer yer övmesi olaya tarafsız baktığının kanıtı olmuş. "...millete karşı "Siz karanlıktasınız, size ziya lazım; siz hastasınız size deva lazım." diyecek olsa, millet o adama düşman nazarıyla bakmağa ve "bizi tahkir ediyor" diye onun üzerine hücum ile onu parça parça etmeye istidatlı ve hazır idi" (s. 95) diyerek kendini, eleştiride ki amacını açıkça ortaya koymuş. Seyahat kitaplarına karşı ön yargınız varsa kırmak için iyi bir başlangıç olabilir. İyi okumalar.
Kitap Şuuru
Kitap Şuuru
Kırım'a Seyahat
Kırım'a SeyahatFatih Kerimi · Post Yayın · 201715 okunma
190 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Güzel bir seyahatnameydi. Bir Rusya tatar edibi olan Fatih Kerimi, Türk dünyası ve tarihi için çok önemli olan Kırım'da İsmail Gaspıralı tarafından çıkarılan Tercüman gazetesinin 20. kuruluş yılı kutlamalarına katılmak için 1903 yılında Kırım'a gitmiş. Eser boyunca sık sık Rusya Müslümanlarının eğitimsizliklerinden şikayet eden Fatih Kerimi, toplumunun aydınlığa kavuşabilmesi için modern eğitime geçilmesi ve kadınların da eğitime dahil edilmesi gerektiğini savunuyor. Döneminin en önemli aydınlarından biri olan Kerimi'nin bu eseri 20. yüzyıl başında Rusya Müslümanları ile ilgili güzel malumat veriyor. Tavsiye ederim.
Kırım'a Seyahat
Kırım'a SeyahatFatih Kerimi · Post Yayın · 201715 okunma
108 syf.
10/10 puan verdi
Fatih Kerimî - Ondan Bundan
Bengü Yayınları'nın 2019 ylında Cihan Çakmak tarafından hazırlanıp yayına sunduğu Fatih Kerimî'nin "Ondan Bundan" adlı eseri okumanın önemini, cehaletle mücadeleyi, din adamlarının insanlara dini öğretmekten ziyâde insanların dış görünüşüne göre yorum yapmalarını, matbuatın, mektebin, ilmin önemini anlattığı yükte hafif, pahada ağır bir eser. Kitabına Namık Kemal'in "Hürriyet Kasidesi" şiiriyle başlayan Kerimî, Stalin Rusya'sında yaşamış, fikrî olarak İsmâil Bey Gaspıralı'dan etkilenmiş ve yine Stalin tarafından öldürülmüş gazeteci ve yazardır. 108 sayfalık kitapta Fatih Kerimî'nin zamanında çıkan gazete ve dergilerde neşr'olunan makalelerinden oluşturulan "Ondan Bundan", Kerimî'nin ileri görüşlülüğünü, sürekli dile getirdiğimiz ortak dertlerimizi, bizim için yaşamanın gayesi olan okumanın kudretini yansıtmakta. #EvdeKalKitapOku dediğimiz şu sıkıntılı günlerde kitap önerisi isteyen arkadaşlar için önerebileceğim, okumanın kudretine inanan herkesin okumasını istediğim şahane bir eser. Son olarak kitaptan bir bölüm ile noktalamak isterim: "Hakikat şimşeği fikirlerin çarpışmasından doğar." (syf. 102)
Fatih Kerimi
Fatih Kerimi
Ondan Bundan
Ondan Bundan
#KitapŞuuru #kitapsuuru
Ondan Bundan
Ondan BundanFatih Kerimi · Bengü Yayınları · 202012 okunma