You can find Oldest Fatma Nur Kaptanoğlu books, oldest Fatma Nur Kaptanoğlu quotes and quotes, oldest Fatma Nur Kaptanoğlu authors, oldest Fatma Nur Kaptanoğlu reviews and reviews on 1000Kitap.
Kitaba adını veren öyküyle birlikte dışarıdan görünenlerin iç yüzüne doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. Yaşamak adım adım ağırlaşıyor. Kendine, hislerine ve ihtimallere yabancı insanların en çok kendilerine duyduğu öfkeyi izliyoruz. Hayal kırıklıklarından korkarak hayata sessiz kalanların kahramanlık hikâyelerinin de olmadığını görüyoruz.
Yaz sıcağına bir güzelleme de var öyküler arasında. Yaşamın ağırlığına, havanın sıcağı karışıyor bu kez. "Ufacık bir esinti için nelerden vazgeçebileceğimi düşünüyorum. Saçlarıma dolanacak, parmaklarımı hafifletecek ufacık bir esinti. Bilmiyorum. O an ne olsa vazgeçebilirim gibi geliyor. O an en vazgeçilmezler de sıradan görünüyor. Ne esinti çıkıyor ortaya ne de vazgeçebileceklerim. Sahip olduklarım bir elin parmaklarını geçmiyor.
Yazar, öyküler boyunca sesi yazıya taşıyor ve biçimde farklılıklar deniyor. Kısa cümleleri yazının ritmini hızlandırıyor. Sorularla anlatısını derinleştiriyor. Zaman zamansa çok zor yerden soruyor.
"Sevgi mi daha ağırdır? Sevgisizlik mi? Bilemiyorum..
Yazarın gözlem gücü ve tahlil yeteneği güçlü bence. Hepsini olmasa da birkaç hikayesini oldukça beğendim. Ama fazla kısa olduğunu düşünüyorum. Karakterleri oldukça derin ama anlatımı o derinliğe erişemiyor gibi hissettim. Elbette hikayeler, romanlar kadar detaylı olamıyor. Fakat yazarın yaratmış olduğu karakterler daha uzun anlatıları hak ediyor fikrimce. Mutlaka okunmalı diyemem fakat günümüz hikayecileri neler yazıyor diyorsanız okuyabilirsiniz.
Başkasının yerini tam olarak tutabilen şeyler vardır diye tahmin ediyorum.
Misal çilek reçeli benim için vişne reçelinin yerini tutabiliyor.
Kahve yoksa çay, çay yoksa kahve de keza öyle.
Yeşil atkım mavisinin yerini tutuyor çünkü siyah kabanıma ikisi de pek yakışıyor.
Ama büyümeyi bekleyen bir bedenle çoktan büyümüş olan birbirini tutmuyor. Acı çekmiş olan ile acı çekiyor olan da aynı değil..
.
Fatma Nur Kaptanoğlu on ‘an dökümü’ gösteriyor bize. Ekşi mayalarından yuva kuran adamı, kaküllerini seven küçük kızı, yerde ölü yatan kediyi.. İlk öyküden son öyküye yükselen bir gerilim de var inceden. Bu gerilim sizi çarpacak türden değil. Biraz buruk bir gerilim, anlaması güçleşip hissettirdikleri derinleşiyor. Ve son öykü de şöyle diyor ‘en sona kendimi sakladım’
Bir Birhan Keskin dizesini anımsatıyor : ‘İçimi açtım sana, içini açmak için.' Planlı değil cümleleri, biri bir öncekinden çok ayrı olabiliyor. Deftere alınmış notlar gibi an’a uygun, an ile birlikte.
.
Öyküleri farklı bir ses algılıyorsam seviyorum. Homologlar Evi’ni sevdiğim gibi. Kaptanoğlu roman yazarsa da seveceğimi hissediyorum.
.
Sona iliştirdiği spotify listesi de ne güzel!
Homologlar EviFatma Nur Kaptanoğlu · Dedalus Kitap · 201996 okunma