Anlaşılan o ki, Freud karşısında yüceltebileceği bir baba görememiştir. Babasını kusurlu olarak tanımış, ona karşı saygısını yitirmiş ve ayrıca baskı unsuru olması dolayısıyla onun olmamasını arzu etmiştir. Freud, kendi teorisinde olduğu gibi babasını tüm bu olumsuz özellikleriyle bilinçaltında bastırarak bilinç düzeyine çıkartmak istememiştir. Freud babasıyla ilgili geliştirdiği nevrotik çatışmaları Tanrı'ya yüklemiş ve Tanrı'yı kusurlu babasının imgesine hapsetmiştir. Freud Tanrı'nın kendisine kötü tecrübeler yaşatan varlığını -Tanrı objektif bir şekilde var olsa bileyadsımıştır. Görüldüğü gibi Freud Tanrı'nın kötü bir var oluşu yerine var olmamasını tercih etmiş ve yokluğunu arzulayarak bir arzu tatmini olarak ateizme ulaşmıştır. Kısacası Freud'un Tann ve din görüşlerinin teşekkülünde yaşadığı hayal kırıklıkları bulunmaktadır.!*! Ayrıca Freud'un dindarları zayıf, çocukluk aşamasında takılı kalmış ve kolay kandırılan kimseler olarak tanımlamasında da kendi çocukluk tecrübeleri yatmaktadır.