Freud'un dine olumsuz içerik atfederek nevroz olarak tanımladıktan sonra dini bilim tarafından yok edilmesi gereken ve edilecek bir yanılsama olarak değerlendirmesi başta olmak üzere, Tanrı ve din görüşlerinin birçoğu yanılsama niteliği göstermektedir. Freud'un yanılsama kelimesine yüklediği anlamda arzu tatmini ifadesi merkezi rol oynadığına göre din için öngördüğü bu tanımlama kendi arzu tatminleri için de geçerli olacaktır. Çünkü Freud insanlığın din nevrozunun iyileştiği ve aklını körelten dinden kurtulduğu bir dönemin gelmesini ve geleceğin bilime ait olmasını arzu etmektedir. Zaten Freud bu durumu kendisi de olumlamaktadır. Kendi ifadesini doğrudan referans verirsek durum daha anlaşılır olacaktır: “Benim de bir yanılsamanın/illüzyonun (illusion/üluston) peşinde olma olasılığımı kabul edeceğim.” Freud bu arzusu dolayısıyla bilimsel görüşlerini dine enjekte etmiş ve ideolojik arka planı dolayısıyla ateizmi temellendiren durumları din aleyhinde peşinen kabul etmiştir.
Gerçi Freud'un bu ifadesiyle çelişen aynı minval üzere başka ifadeleri de vardır. Freud “bizim bilimimiz yanılsama/illüzyon değildir” demiş ve bilimin sunduklarını dinin sunabileceğini sanmanın yanılsama olduğunu eklemiştir.5 Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da Freud'un çelişkili ifadelerine rastlanmaktadır. Esasında Freud'un dinin yanılsama olduğu, yok olacağı ve bilimin dinin yerini alacagı gibi düşünceleri onun istek ve arzularını göstermektedir.
William Rowe’a göre , dünyamızdaki kötülüğün çokluğu ve çeşitliliği, Tanrı’nın varlığı ile mantıken tutarsız değilse bile , teistik Tanrı’nın var olmadığı yönündeki inanca güçlü bir rasyonel destek sağlar niteliktedir ..
Zira rasyonaliteyi ve kesinliği göklere çıkaranlar kadar , kuşkuculuğa ve irrasyonaliteye fazlasıyla önem atfedip belirsizliği , paradoksu alkışlayanlar da vardır ..
Freud'un bilimsel görüşleri ve keşfettiği psikanalizi onu ateizme götürmemiştir. Freud ateistik görüşlerini bilimsel görüşleriyle ve psikanalizle destekleme yoluna gitmiştir. Bu durumda psikanaliz ile ateizm arasında neden-sonuç ilişkisi kurmak uygun olmayacaktır. Daha net bir ifade ile Freud'un nevrozların tedavisi için önerdiği psikanaliz ve psikanalizi an laşılır kılmak için kullandığı bilinçaltı ve bilinç dışı kavramları kişiyi ateizme götürmemektedir. Bu durumda Freud'un nedensel ilişki yanlışı yaptığı söylenebilir.
Her din , içinden çıktığı sosyokültürel bağlam tarafından hem biçim hem de içerik olarak koşullanır ve söz konusu belirli bağlamın rengini ve kokusunu taşır ..