Çocukluğunuzun o hiç tozlanmayan ve toplanmayan anılarına dönüş çok sıradan nedenlerle gerçekleşiyor, çoğu zaman. Bazen elinize aldığınız bir oyuncak, bazen dilinize dolanan bir şarkı, kimi zaman da hiç aklınızda yokken arka kapak yazısını okuduğunuz bir kitap...
"Herkesin çok erken vedalaştığı çocukluğa edebiyatla bir dönüş" vadeden oldukça sade ve güzel bir kitap Çik ve Puşkin. Baş karakterinin Çik olduğu altı güzel hikayeden oluşuyor. Ve evet çocukluğun o telaşlı hallerini, saf hayallerini ve umutlu bekleyişlerini çok güzel hikayeleştirmiş yazar...
Nereden aklıma düştüğünü, neden almaya karar verdiğimi bilmediğim bir kitap olmasına rağmen arka kapak yazısını okuyunca, beni hayal kırıklığına uğratmayacağına kanaat getirdim. Öyle de oldu. Yazar sıradan bir dünyanın içine edebiyat sığdırmış. Çünkü;
Naz, hükmetmenin kör topal benzeri değil midir?
İşte biz insanların, bedenimizde ağrıyan yerimizi parmaklarımızla arada bir böyle yoklarken ağrının orada durduğu kesin bilgisini, geçip gittiği bulanık umuduna tercih eden bir halimiz olur.
Öğretmeni roman okumaya başlayınca sesinin titreşiminden, tıpkı şimdiki gibi, önce sınıfa, sonra da bütün yeryüzüne bir dinginlik, durmuş oturmuşluk, düzen yerleşeceği, insanların bundan mutlu olacakları duygusu yayılıyordu.