Feridun Ergin

Feridun ErginAtatürk Zamanında Türk Ekonomisi yazarı
Yazar
Çevirmen
0.0/10
0 Kişi
3
Okunma
0
Beğeni
286
Görüntülenme
Halkçılık...
Osmanlı İmparatorluğunda, köylü Aşar'dan yılgındı. Aşar veya öşür, onda bir demekti. Ancak verginin gerçek oranı, uygulamada bazen yarıya yükseliyordu. Uygulama yöntemleri, vergiyi bir baskı ve zulüm aletine dönüştürmüştü. Aşarın ilk Cumhuriyet bütçesine getirdiği para 27 milyon lira idi ve toplam devlet gelirinin %20'sini aşıyordu. Büyük bir mali fedakârlığı göze alan hükümet, 1925 Şubatında Aşar'ı kaldırdı.
sabredin, dedelerimiz, ninelerimizin zamanına göre enflasyon iyi. wow.
Sivil halk da büyük sıkıntı çekmişti. Gıda maddeleri karaborsaya düşmüştü. Geçinme endeksleri, 1914=100 esasına göre 1918 yazında 1897'ye yükselmişti.
Reklam
14 Haziran 1935'te, madencilik ve enerji işlerini yürütmek üzere Etibank kuruldu. Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, yeraltı servetlerinin tespitiyle uğraştı. Elektrik İşleri Etüd İdaresi de, su kaynaklarından enerji üretim olanaklarını inceledi. Madenciliğin geliştirilmesi için ayrıca bir alt-plan hazırlanarak 10 Aralık 1937'de uygulamasına geçildi.
Sayfa 39 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Osmanlı Devleti 1918'de 18 milyon liralık bir iç istikraz aktetmiş ve yalnız ilk taksitini ödeyebilmişti. Büyük Zafer kazanılınca, bu istikraz tahvillerinin değeri sıfıra yakın bir düzeye inmişti. Cumhuriyet Hükümeti, borcu kabullenerek ana para ve faizi ödemeğe karar verdi. İmparatorluğun dış borçları 100 milyon altın lirayı buluyordu. Lozan Konferansında parçalanmış imparatorluktan Milli Misak sınırlarına düşecek pay üzerinde uzlaşmaya varmakta zorluk çekilmişti. Uzun müzakereler sonunda, imparatorluk mirası borç tutarı, 8 milyon altın liraya kadar indirildi. Emanete geçirilmiş eski devirden kalma bazı hesaplar, depozito olarak tahsil edilip geri verilmemiş paralar, Milli Mücadele'de bankaların hazineye açtıkları krediler ve 1927'ye kadarki hazine açıkları bir araya "dalgalı borçlar" veya "muntazam borçlar" adı altında toplandı. Bunların ödenmesine 1929'da başlandı. Ana para ve faiz ödemelerinin toplamı, yaklaşık 50 milyon lira tuttu.
Sayfa 44 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Lozan Antlaşması uyarınca geniş bir nüfus mübadelesi yapılacaktı. Türkiye'den ayrılan Rumlara karşılık Batı Trakya ve adalardan mübadillerin gelmeleri bekleniyordu. Kavala, Selânik, Golos, Preveze, Parga limanları ile Girit, Midilli ve öbür adalara vapurlar gönderildi. 379.913 kişi tutan 99.709 hane halkı anavatana taşındı. Gelenlere yerleştirilinceye kadar yiyecek, giyecek ve barınak temin edildi. 7.618.000 kilo zahire, 22.501 çift öküz, 27.501 tane tarım alet ve makinesi tevzi edildi. 19.279 ev tamir edilerek 4.567 ev yeniden yapıldı. 66 yeni köy meydana getirildi.
Sayfa 19 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Cumhuriyetin başlangıcında, kredi piyasasına yabancı mali aracılar hâkimdi. Bankaların kredi işlemlerinde azınlıkları ve yabancı uyrukluları kayırdıkları görülüyordu.
Sayfa 48 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1938'de durum
1938 Türkiye'sinde açlık yoktu, yoksulluk eskisi kadar değildi. Kundurasız dolaşanlara, giysileri yırtık veya yamalı olanlara rastlanabilirdi. Köylerde ve bazı kasabalarda, kışın ısınmak için tezek yakılırdı. Kentlerde mangal kömürü veya odun ile ısınanlar çoğunluktu. İşsizlik yaygındı. Bir iş sahibi olabilmek büyük nimetti. Devlet memurluğu
Sayfa 63 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Mustafa Kemal'e göre; "Milli Mücadelenin amacı, tam bağımsızlıktı. Tam bağımsızlık, ancak mali bağımsızlıkla gerçekleşebilirdi. Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun kaldığı sürece, kamu hizmetlerinin gereken biçimde düzenlenmesi beklenemezdi. Devlet organlarına canlılık veren, mali güç idi. Mali bağımsızlığın ilk koşulu, denk ve memleket yapısına uygun bir bütçe idi. Yönetim işleri için maliyenin yalnız kendi kaynakları kullanılacaktı. Kamu hizmetlerinde son derece tutumlu davranılacaktı."
Sayfa 43 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Gazi, sınıf kavgası istemiyordu. "İmtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış bir kütleyiz" diyordu.
Sayfa 42 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
onların milyarları varsa bizim allahımız var.. lol.
Milletlerin zenginliğini gösteren istatistiklere göre, Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya savaşı arifesinde son sıralarda idi. Woytinsky'nin tahmin ettiği milli servet tutarları 1914'te Amerika Birleşik Devletleri'nde 42 milyar, Almanya'da 16.5 milyar, Büyük Britanya'da 14.5 milyar, Fransa'da ve Rusya'da 12 milyar, Avusturya Macaristan'da 6.2 milyar ve İtalya'da 4.5 milyar altın sterling idi. Darphane Müdürü Ferit Bey'in ''Nakit ve İtibarı Milli'' adlı eserinde Osmanlı İmparatorluğundaki varlıklar 300 milyon reşat altını olarak hesaplanıyordu. Adam başına milli servet payı bakımından Yunanistan, Romanya, Bulgaristan'dan geride idik. İmparatorluğun parçalanması ve harp zararları yüzünden daha da fakirleştiğimiz bilinen bir gerçekti.
Reklam
1919'dan beri memleketi enflasyonsuz bir yönetimle 1931 yılına getiren Gazi, o tarihten sonra da emisyonun bir finansman aleti gibi kullanılmasına izin vermedi. Sıkışık anlarda dolaşıma 5 veya 10 milyon lira çıkarmağa Gazi'yi ikna için Çankaya'ya giden Başbakan, hep red cevabı aldı. 1938'e kadar yapılan yeni emisyon 10 milyon lira civarında kaldı. Bu miktar altın stokundaki ve döviz rezervlerindeki artışın altında idi. Yedi yıllık emisyon artışı, %6.4'ü aşmadı. 1931'de 6 ton 127 kilo olan altın rezervleri 1932'de 14 ton 533 kiloya, 1933'te 17 ton 695 kiloya, 1934'te 19 ton 222 kiloya, 1935'te 20 ton 522 kiloya, 1936'da 24 ton 103 kiloya ve 1937'de 26 ton 107 kiloya baliğ oldu. Ayrıca 10 milyon liranın gününe göre bir miktar altına inen veya üstüne çıkan bir döviz fonu bulunduruldu. Enflasyonun önlenmesi, kuşkusuz isabetli bir davranıştı. Ancak para hacminin hemen hemen sabit tutulması, piyasada kronik deflasyon yarattı. Para politikasının iktisadi hayatı canlandırıcı etkisinden yararlanılamadı.
Sayfa 57 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
İş Bankası hakkında,
İş Bankası 26 Ağustos 1924'te kuruldu. Yöneticiliğine Celâl Bayar getirildi. İzmir İktisat Kongresinde bir "ana" kredi müessesesi kurulması temenni edilmişti. Bu "ana" kredi müessesesi girişimini Gazi'ye telkin eden Celâl Bayar'dır. Gazi, elinde bulunan nakdi, İş Bankasına sermaye olarak yatırdı. İş Bankası, kısa zamanda gelişti. Kredi piyasasında yabancı mali aracılara üstünlük kazandı. İlk yılında 2 milyon 496 bin lira olan toplam mevduatı hızla artarak 1925'te 8 milyon 61 bin liraya, 1926'da 14 milyon 247 bin liraya, 1927'de 23 milyon 907 bin liraya, 1928'de 35 milyon 588 bin liraya ve 1929'da 43 milyon 839 bin liraya çıktı. Büyük krizden sonra mevduatta 33 milyon liraya kadar bir düşüş kaydedildi. İş Bankası halkın tasarrufunu yatırırken tercih ettiği ve iş adamlarının kredi ararken ilk başvurdukları müessese durumuna geçti. Halkı bankalara alıştırdı. Memlekete milli bankacılığı getirdi. Çatısı altında yetişmiş birçok eleman, yeni kredi müesseselerinin doğmasında ve gelişmesinde rol oynadı. İş Bankası, küçük tasarrufu teşvik ve himaye etti. Bir mevduat bankası olarak gelişti. Sanayi ve sigortacılık alanlarında firmalar kurdu ve iştiraklere para yatırdı. Daha önce kurulmuş ve daha sonra kurulacak bazı bankalara da sermaye yatırdı.
Sayfa 48 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
20 Şubat 1930'da, Türk Parasını Koruma Kanunu çıkartılarak döviz alım satımları Maliye Bakanlığının kontrolu altına sokuldu. Dışarıya para çıkartma serbestliğine son verildi. İthalat lisansa ve kontenjanlara bağlandı.
Sayfa 56 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Gazi Mustafa Kemal, 1 Mart 1922 tarihli nutkunda, köy ve tarım sorunlarına artık eskisinden farklı bir açıdan bakılacağını bildirdi. Sözlerinin özeti şöyle idi: "Milletimiz, çiftçidir. Köylü, Türkiye'nin gerçek sahibi, efendisi, gerçek üreticisidir. Yedi yüz yıldan beri kanını akıttığımız, kemiklerini yabancı topraklarda bıraktığımız, emeğini elinden aldığımız, fedakârlıklarını nankör bir davranışla karşıladığımız köylüye gereken saygı gösterilecektir. Mutluluk ve refah, köylünün hakkıdır. Tarım sektörünün emeği, modern iktisadi tedbirlerle en yüksek düzeye çıkarılmalıdır. Köylünün bilgisini artırmak, teknik araçlar kullanmasını sağlamak ve emeğinin karşılığını vermek, iktisat politikamızın ruhu olacaktır. Tarım ürünlerimiz dış rekabetten korunacaktır. Tarım, milli ekonominin temelidir." "Çiftçiye tohumluk verilecektir. 'Ziraat Bankaları' tarım araç ve gereçlerini uygun fiyata dağıtacaklardır. Ürünlere iç piyasada sürüm sağlanacaktır."
Sayfa 21 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Cumhuriyet rejimine Osmanlı Devletinden 158 milyon 748 bin 563 liralık kâğıt para intikal etti.
Sayfa 52 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Resim