Fethi Benslama

Fethi BenslamaÖlüm Siyaseti yazarı
Yazar
8.7/10
7 Kişi
37
Okunma
5
Beğeni
1.137
Görüntülenme

Fethi Benslama Sözleri ve Alıntıları

Fethi Benslama sözleri ve alıntılarını, Fethi Benslama kitap alıntılarını, Fethi Benslama en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kaldı ki öznenin yapısını kuran, onun bir gruba kök salmasını sağlayan, onu önceki kuşaklara eklemleyen ve genel olarak daha iyi bir dünyada daha iyi bir durumda olma arzusuna yönlendiren idealler aynı zamanda aşırılıkların, dehşetlerin ve dile sığmaz yıkımların kaynağı da olabilir. 20. yüzyıl, ideallerin koskoca uygarlık alanları üstünde yoğunlaşmasının tetiklediği bir siyasal felaketler yüzyılı olmuştur. Bu bakımdan, Avrupa çok büyük bir insani bedel ödemiştir; büyük olasılıkla da uygarlık tarihinde en çok sayıda katil ve maktulün bir arada toplandığı alan olmuştur.
“Demek ki Dünya anlama göre anlamsızdır ,ya da anlamsız , dünyanın anlamıdır “
Reklam
İslamcının bilimi Truva ati halinde şehrine sokması ve akabinde gelen sonu
Öz-bağışıklık mekanizması burada iyi görülmektedir: Din­sel sistemde kişi, açığa çıkmış işaretlere güvenmek zorunda ol­sa da -hakikat, bunların ardında, her türlü kanıtlamanın beri­sinde gizli kalır-, bilimsel yöntem, nedenlerin açıklanarak ifşa edilmesiyle işler; hesaplama tarafından ya da deneysel düze­nek içinde her başvurulduğunda kendini kaçamağa sapmadan gösteren bir gerçeklik hakikatini işin içine sokar. Tanrısal işaretlerin anahtarlarını bu hakikate teslim eden müminleri ayar­tan şey, yeterince tezahür etmiş olan gerçekliğin bu hakikatidir. Müminlere göre bilim kutsal yazıyı gerçekleştirmiştir ya da hakikati çıplaklaştırmıştır. İnancın temellerinde artık yapısal bir dönüşüm işler: Meş­rulaştırma prosedürleri bilimin ayrıcalıkları altında dengesini yitirir, bilim ise dinin hakikatini tasdik eden otoriteye sahip olur. Ensest yasağının geçerliliğini biyolojik çözümde bulması bundan kaynaklanır; bilim söyleminin, vahyin sürekli olarak güvencesi olduğu bu literatür bundan kaynaklanır. Bilim bu­nu yapabiliyor, çünkü katışıksız bir hakikati -iki arada kalmış söz olmayan hakikati- üretme iktidarına bilim sahiptir. Bura­da, modern uygarlığa doğru dönüşümün kökünde bulunan bir inanç vardır: öznesiz, gerçeğin hakikati karşısında dilin fe­ragati.
Sayfa 85
Çarşaf&Sünnet/ Borç&İmtina
Demek ki “İslâm” sözcüğü, tehlikeli yolculuklardan sonra varlığın zarar görmemiş halini adlandırır. Böylece dokunul­maz, bağışıklıktan yararlanmış olanı belirtir. Dokunulmazlık nosyonu, Freud’un Totem ve Tabu'da ve Bir yanılsamanın Geleceği’nde dinsel temsillerin psişik kaynaklarıyla ilgili olarak or­taya çıkardığı şeyle birleşir. Öznenin yaşamsal üzüntüsü ve düşman dünyanın özne üzerinde hissedilen tehdit karşısında, bu tehdit ister dünyaya yansıtılmış olsun ister dünyadan kay­naklansın, din, koruyucu yanılsamanın kalkanını sunar; ama dokunulmaz olanın üçüncü büyük boyutunun belirttiği bir karşıtı da vardır bunun: Tözsel beden yerine metaforik bir be­den koyarak soyut kılınmış olandır bu. Başka deyişle bu, hisse­dilir olanın yerine ancak akıl yoluyla kavranabilir olanın konulmasını içerir. Dokunulmaz nosyonunun bu veçheleri, bir temizliğin, bedensel bir arınmanın, tensel bir geri çekilmenin genel gerekliliği içinde bir araya gelir. Nimet Sıtkı’nın aşın bir biçimde de olsa tanık olduğu şey budur. Bu ister basit bir mesafe koyma biçiminde, isterse de çarşafa bürünme ya da -daha radikal olarak- kesip atma (sünnet, ha­camat etme, kurban) biçiminde olsun, tensel geri çekilme din kalkanına inandırıcılığını veren şeydir. Damgalanmış, kafatası delinen, açılan bir bedenin gerçeğinden özelle aralanan ve kurtarıcı bir yıkımla kasılmış vücut yoluyla yanılsama kendi alacağını geri alır. Bu bedel karşılığında beden, meşru olarak var olmayı ve -imtinadan dolayı bütünsel olamayan- hazzın yasallığını hak eder.
Sayfa 63
Kör bir şiddet ve onu gösterme istencinin bir araya gelmesi, cinayeti ve intiharı bir iletişime, bir gösteriye dönüştüren yeni bir basamaktır; celladın mutlak gücünü artırır. Bundan çok da uzun sayılmayacak bir süre önce soykırımcılar arasındaki kural, suçlarını gizlemek, izleri ortadan kaldırmak, yadsımaktı. Şimdiyse söz konusu olan, kırımı görünür kılmaktır.
Reklam
“Dünyanın gizemli dönüşünden nasibini alamayanlar hep olur Ne olmuş olanlar aittir onlara ,ne de olması yakın olan Çünkü en yakın olan bile uzaktır insanlar için ..” (rilke )
öndeyiş
Freud, her yerinde dinin hazır ve nazır olduğu eserlerinde tektanrıcılık üzerine düşünürken İslâm'ı hesaba katmamıştı. Sadece son kitabi olan Musa ve Tektanrıcılıkta, İslâm üzerine birkaç şey belirtmişse de, İslâm'ı kendi araştırma alanından daima uzak tutmuştur. Oysa Freud'da din teorisi, tamamen dinî görüngünün incelenmesinin ötesinde, insan
Sayfa 13 - İletişim Yayınları, 1. Baskı - 2005 - PSİKOLOJİKitabı okuyacak
Ölme arzusu, hatta zaten ölmüş olma arzusu cihat söyleminde sürekli yinelenen bir olgudur. Çünkü bir kişi zaten ölmüş olduğuna inandığında, onun başına gelebilecek en kötü şey, halihazırda iğrenç olarak gördüğü bugünün dünyasında yaşıyor olmaktır.
Köken&Hakikat/ Şeytan Ayetleri&Rusdie
Tanrı’nın mutlak biricikliği­ni ileri süren bir sure’nin vahyinin ortasında, Şeytan, vahiy meleği Başmelek Cebrail’in kimliğine bürünerek, Islâm-öncesi Arap pantheonu’ndaki kadın tanrıçaları över. Bunun üzerine peygamber, BİR’in kendi hükümranlığını, birkaç İLAHE’nin aracılığıyla paylaştığını duyurur! Kuşkusuz, bu olay peygam­berin, bu tanrıçalara
Sayfa 39
Reklam
"Bitmiş olan bir İslam vardır"
Teoloji, bilimcilik, popülizm: İslamcı ideolojinin kazanında bu öğelerin oranı ne olursa olsun -bir gruptan diğerine farklılıklar kuşkusuz vardır-, karşı karşıya olduğumuz şey, dinin bü­tünlüğüne basit bir geri dönüş söylemi değil, İslâm tarihinde görülmemiş yeni bir modem mit, bir keşiftir. İslamcı ideolojide İslâm dini (dîn) artık nasıl oluyor da tek gönderge değil? Şu ana kadar ortaya çıkan öğeleri dikkate ala­rak bir ilk yorum yapabiliriz. Öyle gözüküyor ki, karma yeni mit olarak İslamcı ideoloji ancak dinin parçalanması sürecine tanık olunan toplumlarda mümkündür; dinin eski otoritesini yeniden kurmanın artık mümkün olamadığı ve yanına canlandırıcıları ve başka destekçileri katmanın gerekli olduğu nokta­da mümkündür. Bir bütün oluşturan, tutarlı bir dünya oluştu­ran bir Islâm geçmişte kalmıştır. İslamcıların “Müslüman Müslüman" olmadıklarını söyleyen Müslüman bir bilginin ifadesi, yüzyıl başı kuşağına dahil, “hep aynı kalan bir İslâm” inancı sarsılmış bir insanın kafa karışıklığını açıklar. Sert bir hakika­tin itirafıdır bu: İslâmî Benliğin belirsizliği ve -asla varolmamış homojenlik diyemesem de- geçmişte olduğu haliyle insicamın eksikliği çağına girdik. Benliğin belirsizliği, her yerde, modern kimlik karmaşasının işaretidir. Bitmiş olan bir İslâm vardır.
Sayfa 74
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.