Fethi Benslama

Ölüm Siyaseti yazarı
Yazar
8.7/10
7 Kişi
37
Okunma
6
Beğeni
1.275
Görüntülenme

Fethi Benslama Sözleri ve Alıntıları

Fethi Benslama sözleri ve alıntılarını, Fethi Benslama kitap alıntılarını, Fethi Benslama en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslam, her yerde, silmeye çalışmadığı, daha ziyade -değişmez teolojik ve hukuksal çekirdeği hariç- kendisinin dönüştürülmesine izin vererek uyum sağlamaya çalıştığı kültürler üzerine gelip eklenmiştir.
Sayfa 24
İslamcının bilimi Truva ati halinde şehrine sokması ve akabinde gelen sonu
Öz-bağışıklık mekanizması burada iyi görülmektedir: Din­sel sistemde kişi, açığa çıkmış işaretlere güvenmek zorunda ol­sa da -hakikat, bunların ardında, her türlü kanıtlamanın beri­sinde gizli kalır-, bilimsel yöntem, nedenlerin açıklanarak ifşa edilmesiyle işler; hesaplama tarafından ya da deneysel düze­nek içinde her başvurulduğunda kendini kaçamağa sapmadan gösteren bir gerçeklik hakikatini işin içine sokar. Tanrısal işaretlerin anahtarlarını bu hakikate teslim eden müminleri ayar­tan şey, yeterince tezahür etmiş olan gerçekliğin bu hakikatidir. Müminlere göre bilim kutsal yazıyı gerçekleştirmiştir ya da hakikati çıplaklaştırmıştır. İnancın temellerinde artık yapısal bir dönüşüm işler: Meş­rulaştırma prosedürleri bilimin ayrıcalıkları altında dengesini yitirir, bilim ise dinin hakikatini tasdik eden otoriteye sahip olur. Ensest yasağının geçerliliğini biyolojik çözümde bulması bundan kaynaklanır; bilim söyleminin, vahyin sürekli olarak güvencesi olduğu bu literatür bundan kaynaklanır. Bilim bu­nu yapabiliyor, çünkü katışıksız bir hakikati -iki arada kalmış söz olmayan hakikati- üretme iktidarına bilim sahiptir. Bura­da, modern uygarlığa doğru dönüşümün kökünde bulunan bir inanç vardır: öznesiz, gerçeğin hakikati karşısında dilin fe­ragati.
Sayfa 85
Reklam
İslam'ın son derece azınlık dallarından biri, neredeyse bir tarikat, petrol zenginliğinin verdiği imkanlarla ve Amerikalı hamisinin desteğiyle, anormalliği egemen ideoloji haline getirmeyi başarmıştır. Taliban'ın yaratılması, Suudi Arabistan'ın sipariş ettiği bu sürecin mantığına dahildir.
Sayfa 110 - İletişim Yayınları, PdfKitabı okuyor
İslamcı aşırılığın nedenlerinden biri, dilde bir kargaşanın doğu­şuyla kendini gösterir: dil, halk için özellikle yoğun tarihsel bir deneyimi - yalnızca dünyanın bilimsel ve sınai dönüşümünün değil, bu şiddetli dönüşüm gücü ile öteki olma arzusu arasındaki bağdaşmanın da söz konusu olduğu modern dönemin deneyimini- tercüme etmeyi başaramaz. Oysa "İslamcı" aşırıcılık, öteki olma arzusunun tersine dönmüş imgesinden başka bir şey olmayan bir itki tarafından harekete geçirilir: Kierkegaard'ın deyişiyle, 'Kendi olma isteğindeki ümitsizlik.' Ama kendi midir? Onun kimliği kökeniyle tanımlanır ve köken, ayırt edici çizgiler dördülüne bağlıdır: Bir din (İslam), bir dil (Arapça), bir metin (Kuran) ve bunlara çoğu zaman eklenen - herhangi bir yerdeki - millilik. Öteki olma arzusundan, kendi olma ümitsizliğine; çağımız bu yönde ağır basmaktadır ve bu durumun bizi mahkum ettiği çatışmanın her bir terimi ise imkansızı temsil etmektedir.
Sayfa 23 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Ölme arzusu, hatta zaten ölmüş olma arzusu cihat söyleminde sürekli yinelenen bir olgudur. Çünkü bir kişi zaten ölmüş olduğuna inandığında, onun başına gelebilecek en kötü şey, halihazırda iğrenç olarak gördüğü bugünün dünyasında yaşıyor olmaktır.
Çarşaf&Sünnet/ Borç&İmtina
Demek ki “İslâm” sözcüğü, tehlikeli yolculuklardan sonra varlığın zarar görmemiş halini adlandırır. Böylece dokunul­maz, bağışıklıktan yararlanmış olanı belirtir. Dokunulmazlık nosyonu, Freud’un Totem ve Tabu'da ve Bir yanılsamanın Geleceği’nde dinsel temsillerin psişik kaynaklarıyla ilgili olarak or­taya çıkardığı şeyle birleşir. Öznenin yaşamsal üzüntüsü ve düşman dünyanın özne üzerinde hissedilen tehdit karşısında, bu tehdit ister dünyaya yansıtılmış olsun ister dünyadan kay­naklansın, din, koruyucu yanılsamanın kalkanını sunar; ama dokunulmaz olanın üçüncü büyük boyutunun belirttiği bir karşıtı da vardır bunun: Tözsel beden yerine metaforik bir be­den koyarak soyut kılınmış olandır bu. Başka deyişle bu, hisse­dilir olanın yerine ancak akıl yoluyla kavranabilir olanın konulmasını içerir. Dokunulmaz nosyonunun bu veçheleri, bir temizliğin, bedensel bir arınmanın, tensel bir geri çekilmenin genel gerekliliği içinde bir araya gelir. Nimet Sıtkı’nın aşın bir biçimde de olsa tanık olduğu şey budur. Bu ister basit bir mesafe koyma biçiminde, isterse de çarşafa bürünme ya da -daha radikal olarak- kesip atma (sünnet, ha­camat etme, kurban) biçiminde olsun, tensel geri çekilme din kalkanına inandırıcılığını veren şeydir. Damgalanmış, kafatası delinen, açılan bir bedenin gerçeğinden özelle aralanan ve kurtarıcı bir yıkımla kasılmış vücut yoluyla yanılsama kendi alacağını geri alır. Bu bedel karşılığında beden, meşru olarak var olmayı ve -imtinadan dolayı bütünsel olamayan- hazzın yasallığını hak eder.
Sayfa 63
Reklam
İslam'da kutsal ile yasak'ın aynı terimle belirtildiğini saptaya­lım: Arapça haram terimi. Bu terim, "h.r.m." kökünün bir biçi­midir ve utanç, ev, eş anlamına gelen harim de bu köktendir; Avrupa dillerindeki harem de buradan türer. Saygınlık (hür­met), çarşaf (hiram), tabu (mahrem), yoksun bırakılmış, saygı­ değer, saygın (mahrum) terimleri de buradan kaynaklanır. İbn Mandhûr, Lisan adlı ansiklopedik sözlüğünde, "dokunulması yasak olan" tanımını önererek bu ad çekimleri­nin yönünü tek bir cümlede toplar.
Sayfa 62 - Borç, İletişim Yayınları, pdfKitabı okuyor
Kör bir şiddet ve onu gösterme istencinin bir araya gelmesi, cinayeti ve intiharı bir iletişime, bir gösteriye dönüştüren yeni bir basamaktır; celladın mutlak gücünü artırır. Bundan çok da uzun sayılmayacak bir süre önce soykırımcılar arasındaki kural, suçlarını gizlemek, izleri ortadan kaldırmak, yadsımaktı. Şimdiyse söz konusu olan, kırımı görünür kılmaktır.
İncelediği yaşam alanının içine tarihsel güçlerin maddiyatını dahil etmeyen her analiz, yabancı tarafından hakarete uğramış kolektif ruhun özü, masumiyeti, duyguları hakkında yalan bir düşünce üretmeye mahkumdur.
Sayfa 110 - İletişim Yayınları, PdfKitabı okuyor
Freud, modern kültürün yasağı toplumsal olarak kurmak istediğini, yani ona insani ve rasyonel bir köken vermek istediğini söyler. Freud bu rasyonel temeli savunur, ama gerçek şudur ki, psikanalitik araştırma, insanın, hem genel planda insan soyu açısından hem de kişisel açıdan bu yasağı ancak tutkusal tarzda kabul edebildiğini gösterir; özellikle bu kabul sayesinde de din yasağa yaklaşır. Başka deyişle, dinsel temsilierin bu kadar güçlü olmasının nedeni, felaket ve üzüntü karşısındaki dinsel yanılsama kalkanının, insani durumun duygusal ve bedensel özelliğine daha yakın olmasıdır. Dinin etkisi ve dinden hızla vazgeçmenin güçlüğü buradan kaynaklanır.
Sayfa 96 - İletişim Yayınları, PdfKitabı okuyor
82 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.