Fevzi Yiğit

İbn Arabi Metafiziğinde İnsan author
Author
Translator
Editor
9.5/10
2 People
13
Reads
4
Likes
1,099
Views

Fevzi Yiğit Quotes

You can find Fevzi Yiğit quotes, Fevzi Yiğit book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Behe görmenin nasıl gerçekleştiğinin ve gözün yapısının iyice bilinmesiyle evrimci mantığın ne kadar yetersiz oldugunun anlaşılacağını dile getirir. Bir şeye göz diyebilmek için bilfiil görüyor olması gerekir. Evrimleşen bir gözün başlangıçta eksik ve yetkin olmaması nedeniyle görmemesi gerekir. Bu durumda evrilen şey göz olmaz. Öyleyse farklı hayvanlar üzerinde ilerleyerek gözün evrimleşmesi imkânsızdır. Darwin gözün ışığa karşı hassas bir sinir parçasından evrimleştiğini söylerken bu sinir parçasının kökeninin sorgulanacağını düşünmemiştir. Sinirlerin oluşumu ve ışığa karşı hassasiyet göstermesi yaşamın genel izahından daha kolay izahlar değildir.” Behe'ye göre sistemi oluşturan eksiltilemez bir karmaşıklık ve parçalar arası uyum tanrısal tasarımın en açık kanıtıdır.” Karmaşık bir sistem maddi olarak basit bir birime indirgenemez. İndirgeme, üstte olanın altta olana, karmaşık olanın basit olana, daha az bilinenin daha iyi bilinene irca edilmesidir.” Buna göre bütün bir canlılık tek hücreli bir canlıya indirgenemez.
Dış dünyada hâkim olan biyolojik yaşam gerçekten harikulade bir sistemdir ve bunun tesadüfen kurulması ve hatta insanın bunu tam olarak anlaması zordur. Evrensel çapta gerçekleşen ve insan iradesini aşan bir varoluş, olsa olsa tanrısal olabilir. Çünkü insanın kendi keşif ve buluşları bir açıdan şunu göstermiştir ki canlı veya cansız herhangi bir varoluş müthiş bir bilginin ürünüdür. Belki de evrimci düşünceye mensup birçok ateistin sorunu insan biçimci, kâdir-i mutlak ve rastgele iş yapan bir Tanrı imajını ölçü alması ve buradan hareketle Tanrı'nın diğer niteliklerini görmemesi ve O'nu dış dünyadaki varoluştan koparak âlemlerin ötesine atmasıdır. Dinlerin kabul ettiği Tanrı ise ontolojik olarak âlemle münesebet halindedir. Hatta âlem Tanrı'nın tecelli ve zuhürudur. Bu sebeple yaratılışı savunan geniş bir kitle evrim düşüncesiyle Tanrı fikri arasında kesin ve tam bir zıtlığın olduğunu düşünür.
Reklam
Evrimin geçersizliğinin en açık göstergelerinden birisinin insanın bizatihi kendi varlığı olduğu söylenebilir. Çünkü insan açık bir biçimde doğayı yine doğal yasalar vasıtasıyla aşar. O, diğer bütün hayvanlardan farklıdır. Evrimi savunan yaratılışçı yazarlara göre, insanın diğer bütün canlılardan farkı kendi sınırlarını zorlaması, sınır tanımaması ve varlık imkânlarını geliştirebilmesidir.'* Biz buna şunu ekleyebiliriz: İnsan aklı, kendinin bilincinde olduğunu idrak etmesi, mutlaklık ve nesnellik bilincine sahip olması, bilgiyi elde edebilmesi gibi özellikleriyle varlığı en yetkin olan Tanrısal bir canlıdır. İnsan ontolojik yetkinliği, varlığının tamlığı ve geniş bir varlık yelpazesine sahip olması nedeniyle biyolojik, zihinsel ve ruhsal seviyesi bütün hayvanlarınkinden yüksektir. Tabi ki insan bedensel yönden hayvan cinsine aittir ve bu yönden diğer hayvanlara benzer.“
Schuon'a göre; Tanrı'yı arayan, O'nun peşinde olan insan 'Yitik Cennet'i yeniden bulmak ve 'Varlığın Birliği'ni (vahdet-i vücûd) gerçekleştirmek için kendi kalbine doğru inmelidir.
Rûh adını alması, beden için rab olması dolayısıyladır. Kalb adını alması, hakikatleri Hakk'tan alıp nefse aktaran bir aracı olarak, halden hale girmesi dolayısıyladır. Kelime adını alması, Rahmânî nefeste zuhuru açısındandır. Fuad adını alması, Yaratısından etkilenmesi; sadr adını alması, bedeni yönetmesi; rev adını alması ise Yaratıcısından korkması ve çekinmesi itibariyledir. Akıl adını alması, var ediciyi özel bir taayüne hasretmesi; nefs adını alması, nefse ilişmesi ve onu yönetmesi nedeniyleder. Ve nefs kendisinden sudur eden fiillere göre nebatî, hayvanî ve insanî nefs adını alır ki, insani nefs hepsine camidir.
Büyük evren ağacının meyvesi insandır. İnsanın meyvesi ise bilgidir. İnsan bilgi için vardır.
Sayfa 132 - ÖNSÖZ YAYINCILIKKitabı okudu
Reklam
"İşte biz, bu temsilleri insanlar için getiriyoruz; fakat onları ancak bilenler düşünüp anlayabilir."     Ankebut sûresi, 43
Insanların kendisi hakkında şaşırması ne İlginç değil mi?
Sayfa 168 - ÖNSÖZ YAYINCILIKKitabı okudu
Dost dost diye nicesine sarıldığım...
"Düşmanından bir kez sakın, dostundan ise bin kez sakın."
Metafizikçiler tabiat ve canlılar hakkında iki önemli esas vazeder: Birincisi Varlığı Zorunlu olanın karşılıksız, sınırsız ve sonsuz cömert olmasıdır. O'nun nihai zenginliği varlığıdır ve bu anlamda bütün varlık O'na aittir. Şu hâlde cömertlik varlığının taşması ve tecelli etmesi anlamına gelir ki bu, sonuç olarak âlemi verir. Öyleyse O'nun mevcutlar içerisinde herhangi bir türü, başka türlere karşı iradeye dayalı bir seçimle öncelemesi veya üstün kılması söz konusu değildir. İkincisi ise O'nun varlık bahşetmesi ve tecelli etmesinin akıl, bilgi, iyilik ve güzellik ekseninde gerçekleşmesi, bunun yanında varlıktan istifade etme ve tecelliye mazhar olmanın kabul ediciler tarafından sınırlandırılması ve mümkün haller tarafından izafileştirilmesidir. Yani mutlak olan ancak izafi olan vasıtasıyla taayyün etmektedir. Şu hâlde tabiatta görülen mertebeli ve aşamalı varoluş zorunlu bir taayyündür. Bu durumda tabiattaki sonsuz denebilecek çeşitlilik Zorunlu Varlık'ın sonsuzluğunun, türlerin sabitliği ise O'nun mutlaklığının bir tecellisi sayılabilir. Bu taayyün sonucunda insan kabiliyet ve istidadıyla tam bir akla, mecbur kılınmış bir iradeye, buna bağlı olarak zorunlu bir özgürlüğe sahip olmaktadır.
43 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.