Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Feyza Şule Güngör

Feyza Şule GüngörZenofobi yazarı
Yazar
7.5/10
4 Kişi
24
Okunma
3
Beğeni
600
Görüntülenme

Feyza Şule Güngör Sözleri ve Alıntıları

Feyza Şule Güngör sözleri ve alıntılarını, Feyza Şule Güngör kitap alıntılarını, Feyza Şule Güngör en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Kaçış yoktur; kitabı bitiririz, filmi izleriz, rüyadan ise uyanırız. Dünyaya, dünyamıza şöyle bir bakarız: Olması gereken olmuştur!"
Sayfa 113 - Sinemada FelsefeKitabı okudu
İşte burada, varlığın ve hiçliğin şarapnelleri arasında yaşıyoruz sonsuzluğun varoşlarında.
Reklam
"Kierkegaard da eğlence mekânlarına, toplantılara, davetlere giderek vaaz vermeyi sevdiği için ona Danimarkalı atsineği lakabı takılmıştır."
Sayfa 125Kitabı okudu
Suç işleyen göçmenler, suç işlemeyenlerden daha fazla görünür kılınmakta ve kendi halinde yaşayanlar hikayenin bir parçası olamamaktadır. Suçlu, acımasız ve felaket getirenlerin zenofobiyi desteklemek için ön plana çıkarılması, önyargılı bir belleğin oluşmasına neden olmaktadır. İnsanları, klişe ve önyargılara dayanarak kalıplaştırmak onları kafese koymakla eşdeğerdir.
Eneke kuşuna neden hep uçtuğunu sorduklarında şöyle demiş: 'insanlar ıskalamadan vurmayı öğrenince ben de hiçbir dala konmadan uçmayı öğrendim.'
Susmak Ve Konuşmak
Yaşamın hüzünlü veya coşkulu tarafında olmamız varlığımızı nereye daha çok yakıştırdığımızla ilgili. Susan tarafımız mi daha çok biz yoksa konuşan tarafımız mi?
Sayfa 27 - Maarif mektepleriKitabı okuyor
Reklam
….bellek aynı zamanda stratejik bir geri getirme sürecidir. Bı stratejide, yeniden tanımlamada hatırladığımız şeyler aslında seçtiğimiz şeyler olabilir. Bu nedenle hatırlama süreci aynı zamanda bir unutma sürecidir. Belirli bir zamandaki olayları, durumları hatırlarken bugünkü kimliğimize, konumumuza parazit yapmayacak şekilde onları yeniler, dönüştürürüz. Belleğimizi yoğurarak varlığımızı, değerlerimizi, yaşam biçimimizi şimdiki bakış açımıza uygun bir formatta anlatırız; kendi anlatımımızı yeniden oluşturarak nesnellikten çok uzak bir kişisel tarih yaratırız. Bugünkü kimliğimize uyduramadığımız, kendi kurgumuza ters düşen anıları belleğin odalarına hapseder ve bilinçsiz de olsa çıkmalarına izin vermeyiz.
Sayfa 31 - maarif mektepleriKitabı okudu
'Bir meşe ağacını gördüyseniz bütün meşe ağaçlarını gördünüz demektir.' gibi bir çıkarımın, insan faktörü söz konusu olduğunda doğrulanabilmesi ve mantıklı kabul edilebilmesi imkansızdır.
Çocukluk çok derin bir kuyu, bir taş atarsın çıkardığı sesi bazen yıllar sonra duyarsın
Sayfa 66 - maarif mektepleriKitabı okudu
Raşomon Kapısından Geçmek
“Raşomon kapısından geçmek.” Bu deyim, insanın hiçbir mazeret üretmeden, yalanı, entrikayı, bencilliği devreye sokmadan gerçekliği olanca yalınlığıyla anlatabilme yetisini anlatır.
Sayfa 29 - maarif mektepleriKitabı okudu
Reklam
Kişinin ait olduğu toprağın belleği ile yeni geldiği yerdeki mücadeleyi, vaatleri, arzuları birbirinden ayıran eşik, kişiye belirsizliğe dayalı bir varoluş tarzı dayatır. Yabancı, bu eşiğin hangi tarafına daha yakın olursa diğerinden uzaklaşmak, diğerine yabancılaşmak riskini taşımaktadır. Yabancı haline gelmiş biri için unutma da hatırlama da kendi olmayı sarsacak tehlikeleri barındırır. Unutursa kimliğini ve kökenini kaybedecek, hatırlarsa da varlığını devam ettirmede, zaten yabancı görüldüğü yerde, entegre olamadığı gerekçesiyle yeni duvarlar yükseltilecektir.
Bu genellemelerin gerçekle uyumsuz olmasının bir diğer nedeni, insanın sansasyonel, canlı, acı verici şeyleri öne çıkarmaya meyilli oluşudur. Suç işleyen göçmenler, suç işlemeyenlerden daha fazla görünür kılınmakta ve kendi halinde yaşayanlar, hikayenin parçası olamamaktadır.
Yabancı düşmanlığına temel sağlayan iki ana hatalı çıkarım türü vardır. Birincisi kişilerin ait oldukları sosyal grup hakkındaki genel bilgilerden hareketle, kişinin de o özelliklere ait olduğuna inanılması; diğeri ise bireysel davranış özelliklerinin tümevarım yapılarak tüm gruba mal edilmesidir. Bu ayrı gibi görünen iki yaklaşım da esasen aynı noktayı işaret etmektedir; kategorileştirme, ön yargı ve klişelere dayanma.
Ben'in zihninde yabancılığa dair var olan ön kabuller, onu gerçek bir kişiden çok figür olarak tanıtmakta ve figürün belirsizliği kişide tedirginlik uyandırmaktadır. Belirsizliğin yarattığı kaygının anormal olduğunu söylemek mümkün değildir. Anormal olan "tanıma" ile giderilebilecek merak ve tedirginlik duygusunun, bu tanımaya-tanışmaya olanak verilmeden korku ve nefret duygusuna evrilmesidir.
Bir sürgüne sorulan, "Neden buradasın? Ne zaman döneceksin?" soruları, evde olanın belli bir cevabı olduğundan emin olduğu, ancak sürgünün cevaplayamayacağı sorulardır. Sürgün, ne zaman döneceğini bilememektedir, çünkü doğası itibariyle göç tek yönlüdür.
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.