Çedik pabuç âdeti kadının meşgul olduğunun, müsait olmadığının ya da misafir ağırladığının, kısacası kocasının müdahalesi olmadan, kendi başına kalmak istediğinin işaretiydi. Harem kapısında pabuçları gören koca ise kesinlikle kadının alanına müdahale edemez; eşinin kendisinin müsait olduğunu bildirmesine kadar selamlıkta beklerdi. Pardoe‘nun seyahatnamesinde detaylı bir şekilde anlattığı şekilde, haremde saygı ve ahlak kurallarının gözetildiğini vurguluyordu.
Osmanlı aracılığıyla Avrupa ülkelerine yayılan kahve, seyyahların seyahatnamelerinde Doğunun içeceği diye tanıtılmıştır. Hatta kahve 1600 yılında VIII. Papa Clement tarafından 'Müslüman içeceği' diye adlandırılarak Avrupa'da yasaklanmıştır.
Rönesans ressamı Holbein'in Türk Anadolu halılarını resmettiği tabloları o kadar meşhur olmuştur ki resim lügatinde "Holbein halıları" diye bir terim türemiştir.
25 yıl sonra vaazın Keşiş Robert tarafından nakledilen versiyonu da yine Türklerden nefretle bahsederek ‘inançsız’ Türklerin barbarlıklarıyla kutsal şehir Kudüs ve Konstantinopol’ü kirlettiklerine vurgu yapar. Türkleri, 11. yüzyılda ve sonrasında Selçuklu Devleti’nin hakimiyet sürdüğü günümüz İran ve Orta Asya topraklarına kasten Pers krallığı içinden geliyor diyerek tanımlar. Vaaz o kadar çarpık varsayımlarla doludur ki Türkleri zorla hıristiyan erkekleri sünnet ettikleri ve kanlarını kiliselerdeki kutsal su kaplarına döktükleri bile iddia edilir.
Etiyopya'da ortaya çıkan ve Arapça bir kelime olan kahvenin İstanbul'a gelişi on altıncı yüzyıl başlarındadır. Türkçedeki "kahvenin iyisi Yemen'den gelir", deyişinin tarihi arka planında kahvenin kökenlerinin bu şehirde olması yatar.
Batı dünyası için en önemli matematiksel kazanım sıfır rakamının İslam bilim dünyası vasıtasıyla öğrenilmesi olmuştur. Roma rakamlarına bakıldığında sıfırı temsil eden bir işaretin olmadığı görülecektir.