Francis Marion Crawford

Francis Marion Crawford1890'larda İstanbul yazarı
Yazar
8.1/10
109 Kişi
296
Okunma
5
Beğeni
1.163
Görüntülenme
Fazlasıyla mantıklı bir görüş
“Ben kendi açımdan parmakların beslenme için çataldan daha uygun olduğunu düşünmüşümdür. Parmaklarımın benim olduğunu ve onları yıkadığımı biliyorum halbuki umumi yerlerdeki çatalların yıkandıklarından bile emin olamayacağım gibi, nasıl kullanılmış olduklarını düşünmek bile istemem. Başka birinin diş fırçasını kullanmaktansa her türlü sıkıntı çekmeye hazır olmamıza rağmen, bütün dünyanın kullandığı çatalı kullanmaktan çekinmeyiz. Bu da zahiri kibarlıklarımızın çoğunun boş ve anlamsız olduğunu ispatlar.”
Doğu’da yaygın bir söz vardır, derler ki bir Ermeni’yi kandırmak için on Yahudi, bir İranlıyı kandırmak içinse on Ermeni gerekir. Katıksız Türk’ün böyle kimseler karşısında hiç şansı yoktur.
Reklam
Bir kadın mezar taşından bir parça. Kadına ait olduğu üzerindeki ayçiçeği motifinden belliydi, çünkü o devirde erkeklerin mezar taşında sarık yahut fes bulunurdu. Çiçeğin altındaki kitabenin bir kısmı hâlâ okunabiliyordu. "Her yerde var olan Allah" yazısının altında "Geldim dünya bahçesine, hiç iyilik görmedim" yazılıydı. Devamı da vardı ama taş orada kırılmıştı...
Sayfa 43
Türkleri bir millet olarak mı, yoksa İslam'ın müşterek bağıyla bir araya gelmiş bir farklı ırklar topluluğu olarak mı tanımlamak daha doğrudur bilemiyorum. Gelişigüzel gireceğiniz herhangi bir camide herhangi bir Norveçli kadar soluk benizli ve lepiska saçlı Türk'ü, siyah Afrika'nın en siyahilerinden birinin yanında secde etmiş dua ederken görebilirsiniz.
Sonra, başka şehirlerde, güneş ışığı addolunacak kadar aydınlık gölgelerde, sıcaktan dalaşmayı bırakmış zavallı sokak köpekleri, dilleri dışarıda yatar ve gelip geçenlerin, yolunu bir milim değiştirmemek için onları tekmeleyerek yolun ortasına savuran bir Rum veya Ermeni yerine, yolunu değiştirecek merhametli bir Türk olmasını umar.
“Berbat kitaplara" odaklanan sayısız göz ve hiç işi yokmuş gibi görünmeyi iş edinmiş sayılamayacak kadar çok parmak, yararlı fakat makine işi olmayan şeyler üretmekte kullanılsa dünya acaba çok daha zengin ve güzel olmaz mıydı?”
Sayfa 31 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"İslamiyet Uzakdoğu'nun hurafelerle yüklü inançlarına kıyasla üstün bir din ve sıradan bir Hıristiyan' ın inancının fevkinde sadelik ve içtenliğe sahip.."
Ancak anılarda bazen insanın pişmanlık duymadığı abartılar da olabiliyor.
Sayfa 25 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Kadınların mezar taşlarında ya hiç sembol yoktur ya da çoğunlukla bir ayçiçeği, arabesk veya bitki motifi bulunur.
Sayfa 67 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Ancak gördüğüm manzaraların en karakteristiği, hatta belki de en süreklisi, yaz aylarında güçlü ve sürekli ışığın güneş doğduktan batana kadar, sıcaklığın rutubeti emdiği gibi gölgeleri emerek her sokağı, her aralığı ve her köşeyi aydınlattığı İstanbul manzarasıdır.
Sayfa 25 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bu güzel şehir sanki inceden inceye işlenerek mücevherlerle bezenmiş değerli bir metalden yapılmıştı.
Sayfa 23 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Dünyada bu kadar farklı insanın bir araya toplandığı, birbirleriyle ve yabancılarla omuz omuza yaşadığı başka hiçbir şehir yoktur.
Sayfa 10 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
“…zengin İstanbul Çarşısı üç kıtanın, Avrupa, Asya ve Afrika'nın faal, merkezi ve adeta kaynayan bir noktada buluştuğu dünyadaki tek yerdir.”
İstanbul da ,Ayasofya da bizimdir, bizim kalacak...
"Pek çok tacın göz diktiği bu nadide mücevher uğruna açgözlü ülkeler ebediyete kadar aralarında çekişip duracaklar..."
Galata Köprüsü
Bu köprünün San Francisco'dan Pekin'e bütün dünyada bir benzeri yok, öylesine göz kamaştırıcı, hayat dolu, üzerindeki kalabalığın her bir parçası diğerinden öylesine farklı, öylesine sıra dışı ve büyüleyici ki!
Sayfa 21 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Resim