Francis Pollini

Francis PolliniGece yazarı
Yazar
10.0/10
1 Kişi
3
Okunma
0
Beğeni
399
Görüntülenme
Ne olduğunu biliyorum artık... savaşın ne olduğunu gayet iyi biliyorum. Gördüğüm bütün harp filmlerinin gerçekten beş para etmediğini de anladım... Film çevirmiyoruz arkadaş. İnsan insanı sahiden öldürüyor. Rol icabı değil... Kollar, bacaklar, başlar uçuyor...
Başlıklar: Zafer... Japonlar geri çekiliyor... Askerlerimiz çıkarma yaptı... En uzun gün... Daha benim gibi milyonlarca insan okuyordu bunları, eminim. Ama yine eminim ki, hiç kimsenin en ufak bir fikri yoktu harbin nasıl bir cehennem olduğu hakkında... Yani, oradakilerin, memlekettekilerin hiçbir şeyden haberi yoktu... Varsa, yoksa heyecan ve hoşça vakit geçirtecek bir oyun...
İnsan bir şeyler öğrenmek fırsatı buldu muydu, hiç kaçırmamalı; bütün gayreti ile çalışmalı...
Ülkeyi şirket yöneticileri yönetiyor.
Yöneticilerinizin ve eğitimcilerinizin suç sayılabilecek derecedeki sorumsuz davranışları.... Gerçekleri daha iyi bilmesi gereken bu kişilerin ülkenizdeki yığınları, sürüleri, sahici insan toplulukları haline getirmesi gerekirdi. Ama niçin olmadı bu?.. iki sebebi var: yöneticilerin büyük bir çoğunluğu içinden çıktıkları bu yığınlardan pek farklı özellikler taşımazlar... ve sonra kitlelerin bu şekilde kalması kapitalist patronların işine gelir. Yani ülkenizin gerçek hakimlerinin... Büyük şirketlerin yöneticileri...
Sayfa 189Kitabı okudu
Planlamak
" hiç uyumaz mısınız? "Diye sordum Marty."sen bana bakma... Zamanım iyi düzenlenmiştir benim.... Bekle göreceksin... İşlerin düzelmesinin ne kadar önemli bir şey olduğunu.planlamak ... başarının yarısı sayılır... "
Aptal bir asker, iyi bir Amerikan askerdir. Ne kadar aptal olursa o kadar iyi... Önemli olan, istenilen hedefe ateş etmesi...
Sayfa 104Kitabı okudu
KÖLE TOPLUM
Gerçekte dünyanın en köle toplumu... Reklamlarla yönetiliyor...
Sayfa 188Kitabı okudu
Ben şeref denilen bir şeye inanıyorum. Ve siz, soysuz, aşağılık herifler; bu şerefi, vatanımın şerefini hiçbir şekilde lekeleyemeyeceksiniz...
Yalnızlık da bir çeşit ölümdü aslında..
-Bütün istediğim yalnız kalıp kafamı dinlemek... -Ölmek de ister miydin? Dedi. -Hayır. Sadece yalnız kalmak istiyorum.
Reklâmcılık... Kişinin şahsiyetini bozan, seviyesiz bir baskı aracı... "Reklâm-toplumu" demişti birisi bunun için... Tehlikeli, büyük bir cehaletle birleşen böyle bir kültür... Reklâm-toplumu kültürü... Serbest fertler, hürriyet... Yalan bunlar... Gerçekte dünyanın en köle toplumu... Reklâmla yönetiliyor... Hayatın gerçekleri hakkında hiçbir şey bilmiyorlar, hiçbir şey hissetmiyorlar. Zihnen yeterli derecede gelişmemişler zira... Eğitim sisteminize bakalım... Gayet iyi inceledim ben bunu. Gülünç... Tek kelimeyle gülünç...
Hayatım boyunca askerlikle uğraştım. Bu gözlerim neler gördü, neler... Çok azımıza nâsib olan, Yiğitliği, Şerefi, Kahramanlığı ve Zaferi gördüm, Allahım. Ve bir de bunların dışındakilerin gördüm: alçakları, korkakları ve hainleri... Evet, hainleri... Sonra, ciğeri beş, para etmez subaylar da gördüm... Ve daha bir sürü kötü şey...
Esir kampı!
Kamplarımızda Hoşgörü politikası diye bilinen bir düzen uygulanır. Barbar değiliz biz. Akla inanırız , saygı duyarız. özellikle başkalarının aklına. Taşıdığı bütün yanılgılara rağmen... İnsanlara farklı muamele yapmayız Almanlar gibi değiliz biz.
Gösteriş ve lükse düşkünlük. Her şeyi çok sathî bir biçimde görme eğilimi... Ve genç kalma tutkusu.. Büyümeyi, yaşlanmayı, olgunlaşmayı ve ölümü reddetme çabası...
Resim