Frederick Howard

Türk Sularında Seyahat author
Author
7.7/10
3 People
8
Reads
0
Likes
202
Views

Newest Frederick Howard Quotes

You can find Newest Frederick Howard quotes, newest Frederick Howard book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Türkiye'de halk arasında basit bir hayat sürer gider. Halk emirlere uyar. Türkler arkadaş canlısıdırlar. Ca­milerden dağılan halk fesattan, zorbalıktan arınmış, efendi ve naziktir. Ancak insanın üzüldüğü nokta bu halkın büyük çoğunluğunun cahil oluşudur. Geçen­lerde birisinden İngiliz ve Fransız donanmasının bura­ya gelişinin sebebinin
Sultanların, paşaların köşk ve sarayları açıktan bakıldığında hayranlık uyandırıyor, yaklaş­tıkça ise kartondan yapılmış hissini veriyordu.
Reklam
Birisi Yunanlıların Türkleri sanayinin her dalında saf dışı ettiklerini belirten birşey gösterdi. Küçük bir kutu bu. Ancak bu rekabet­ ten başka birşey değil bence. Bu yörenin en belli başlı ticareti incirdir, incirler kutulara konulup sevkedilir. Önceleri Türkler incirleri yuvarlak kutular içinde pa­ketleyip büyük kârlar sağlamışlar. Daha sonraları biri­si, incirleri kare kutular içinde paketlemenin yer açı­sından tasarruf sağladığım farketmiş. Yunanlılar bu­nun üzerine hemen kare kutu imalâtına başlamışlar. Türkler ise incirleri hâlâ yuvarlak kutulara paketleme­ğe devam ediyorlar. Birisi onlara niçin böyle yaptıkları­nı sorduğunda o ana kadar hep yuvarlak kutularda pa­ketlediklerini ve bundan sonra da öyle devam etme­leri gerektiği şeklinde cevap vermişler. Bu durumda Yunanlılar bütün işleri kapmışlar, işte bu; iki ırk ara­sındaki ilişkilerin özetidir.
Yunanlı kızların 12 yaş gibi erken bir zamanda evlendiklerini duydum. De­nildiğine göre Türk kadınları daha da erken evleniyor­lar. Her yerde olduğu gibi burada da aynı rivayet var. Yer değiştiren ve artan Türk sefaleti. Artan, büyüyen şey ise Yunanlıların enerjisi ve gücü. Bunu doğuran sebeblerden biri Türk kızlarına asla çalışma hakkı verilmemesidir. Çoğunlukla asla geri dönmeyen Türk delikanlıları orduya mecburi hizmet etmek zorun­dadırlar. Fakat asıl şikâyet orduda ve donanmada mec­buri hizmet yaptırılmayan Osmanlı Devleti idaresi al­tındaki müslüman olmayan teba (Reaya) sebebiyle Türklerin kendi aralarında çıkıyor. Bütün bunlara rağ­men rahiaya güvenilir mi? Bu mesele Osmanlı İmpara­torluğunun gelecekteki çok yüklü kaderinin problem­lerinden birisidir.
İzmir'in Yunan nüfusu, Türklerin, Ermenilerin, Yahudilerin ve Avrupalılarm toplamı kadardır. Yunanlılar bu şehirde endüstriyel faaliyetlerin çoğunu soyarcasına sömürüyorlar. Yeni kurulan Yunan Krallığından İz­mir'e kayda değer göçler olmuştur. Beklenilenin aksine İzmir ve civarından Yunanistan'a dönen olmamıştır.
Dolmabahçe Sarayı bir Ermeni mimar tarafından yapılmış. Sarayın dış kısmı bol miktarda kullanılan beyaz mermerden ötürü parıldayan bir etkiye sahip. Eski sarayların tahtadan yapıldığını düşünürsek bu büyük bir aşama. Ancak saray, Gunter'in şatafatlı dü­ ğün pastaları gibi çok teferruatlı inşa edilmiş. Çok in­ ce iş süsleri var. İç kısımda bazı bölümler çok güzel, özellikle ana toplantı salonu ve boyalı, yaldızlı ta­vanların bolluğu harikulade. Fakat aralarında bir bağ­lantı yok. Şark mermerinden yapılmış çok göz alı­cı bir banyo bölümü var sarayda. Daha tamamlan­mış değil henüz. Bu bölüm için paranın nereden geldi­ğini tasavvur etmek güç. Bu Türk Milletinin kaderinin ıstırabı. Her Padişah'm emsalsiz Topkapı Sarayı ile ye­tinmeyip, o sarayı daha mükemmel hale getirmek için çalışmayıp, yeni yeni birçok saray yaptırmak için di­dinmeleri çok acı birşey.
Reklam
Türkler çok terbiyeli ve mümtaz insanlar. Bu özellikleri hangi mevkide bulunurlarsa bu­lunsunlar değişmiyor, nereden gelirlerse gelsinler, bu yer ister çok yoksul isterse çok virane bir çevre olsun, terbiye yönünden harikuladeler. Direkteki tayfa bir Amiral kadar, bir berber veya çubuğunu tüttüren köy­lü bir paşa kadar muhteşem. Yenilenen çubuklardan ve kahveden sonra samimi dileklerle ayrıldık.
Mr.Calvert Gelibolu ve Truva'daki çiftliklerine Avrupa malları, aletleri getiriyor, bu çift­liklere şimdi eski Dardanus şehrinde bir başka çiftliği eklemek çabasında. Köylülere tavsiyelerde bulunuyor, ilaç dağıtıyor. İşini öylesine geliştirmiş ki, bir ayağını buraya bağlamış artık. Yılda % 20 faiz ile köylülere borç para vermiş. Şimdi paralari topluyor. Borç para verdiklerinin hepsinin Yunanlı olduğunu kaydetmeli­yim. Mr.Calvert acı tecrübelerden sonra artık Türklere ödünç para vermemeyi tercih ediyor. Mülümanlığı ka bul ettikleri iddia edilen iki hıristiyani eski dinlerine ge­ri döndürmüş. Lord Stratford'un gayreti ile yakınlarda çıkarılan af olmasa epeyce ağır bir para cezasına çarptı­rılacakmış. Sözün kısası, epey faal bir kişi.
Türk kanunlarına göre gayr-ı müslim erkekler arazi sahibi olamayacakları için Mr.Calvert bu arazileri karısının adı altında kayıdt ettir­miş. Bu örnek belki size Türk kanunlarının gevşekliği hakkında bir fikir verebilir. Devlete ödenmesi gerekli toprak vergisi senede on sterlin kadar. Ayrıca öşür de verilmesi gerekli. Ancak Mr.Calvert değil öşürü, toprak vergisini bile ödememiş. Bu topraklara sahip olduğu­nun üçüncü yılında sadece öşürü yüzelli sterline ulaş­mış. Mr.Calvert Türk topraklarını gerek tarım,gerekse maden yönünden tükenmez olarak niteliyor. Yiyecek, içecek ve yatacak ihtiyaçlarından başka senede üç ster­line çalışmaya razı olacak Türkler varken, yılda on ster­lin verip Yunanlıları çalıştırmayı tercih ediyor.
Türkiye’de kalan bir yabancı hergeçen gün bir noktayı biraz daha iyi kavrıyor. Türk imparatorluğu­nun sanayisi hıristiyanlar tarafından yürütülüyor. Ma­mafih tarım halâ Türklerin elinde.
39 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.