Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Fuat Andıç

Fuat Andıçİbni Haldun yazarı
Yazar
8.2/10
6 Kişi
26
Okunma
4
Beğeni
1.183
Görüntülenme

Fuat Andıç Sözleri ve Alıntıları

Fuat Andıç sözleri ve alıntılarını, Fuat Andıç kitap alıntılarını, Fuat Andıç en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Önsöz Ondokozuncu yüzyılın ikinci yarısında bütün Avrupa'yı meşgul eden, yüzbinlerce insanın hayatına mal olan, Napoleon 1'in Rusya'ya hücumundan Birinci Dünya Savaşma kadar geçen devrede en çok insana zayiat verdiren ve askerî bakımdan da kötü idare edilen savaş şüphesiz ki Kırım Savaşı'dır. Osmanlı İmparatorluğu'na hasta adam diyen Rus
Sayfa 9 - EREN Yayıncılık ☪ 1.Baskı - Eylül 2002, İstanbulKitabı okudu
İnsan beyni değirmen taşına benzer. İçine yeni bir şeyler atmassanız, kendi kendini öğütür durur...
Reklam
İnsan nefsi, iyi ve kötü huylardan hangisini ne kadar önce alırsa, öbüründen o kadar uzaklaşır ve diğer huyu alışkanlık edinmesi o ölçüde güçleşir...
Sayfa 68
Toplumsal yaşam, insanın bireysel kararına bırakılmış bir tercih sorunu değil, ortada başka bir seçeneğin bulunmadığı bir zorunluluktur.
Sayfa 17
Ayrica demokraside bir kanunun veya idarî bir faaliyetin siyasî kıymetine fazla dikkat atfetmek bunların iyi veya kötü taraflarını tahrif eder ve bütün politikacıları ve bürokratları kısa görüşlü yapar ve milletin uzun süreli menfaatlerine hizmet etmelerine mâni olur.
ibni haldun...
İbni Selâme Kalesi'ne kapanıp Mukaddime'yi yazdığında kendinden evvel gelenlerin felsefe, tarih, hukuk eserlerine hâkim bir bilgindi. Geçmişi bilmeden büyük bir düşünür olmak, insanlık tarihine katkıda bulunmak kimsenin kudreti değildir. İbni Haldun Mannheim'in tabiri ile tam bir intelejensiya tipi, yani geçmişi bildiği kadar geleceği de, tarihin akışını da gözlemleyen, bu gözlemlerinden bir sistem yaratan ve bu sistemle geleceği açıklayan bir sosyolog ve filozoftur.
Reklam
kapitalist devir ilerledikçe bünyesini koruyan müesseseler ve ananeler yavaş yavaş aşınmaya başlar. Rekabetin yerini kapitalizmin yarattığı modern inhisarcı temayüller almaya başlar. Bu da burjuva zihniyetini sosyalleştirmeye doğru yöneltir.
Devlet iki ana hizmet sağlar: Kılıç ve kalem! Hâkimiyet daha mühim olduğundan Kılıç Kalem'den daha üstündür. Medeniyet sonuna yaklaştıkça ve asabiyet zayıfladıkça dış tehlikelerin artması dolayısiyle Kılıç tekrar ehemmiyet kazanır. Buna mukabil, medeniyet zirvesine ulaşıp gelirler artınca ve devlet masrafları bayındırlığa, şehirlerin güzelleştirilmesine, ilim ve sanatın teşvikine yönetilildiğinde Kalem ve bilhassa malî idare, Kılıç'a galebe çalar.
Rousseau'ya göre kentler,insan neslinin girdabıdır.
Rousseau, doğal yaşama hali kurgusunda İngiliz düşünür Hobbes ile ayrı kutuplarda yer almıştır ¹52. Hobbes, tek çizgili bir tarih anlayışının ürünü olarak uygar Batı toplumunu, var olma hakkına sahip tek toplum tipi sayan ve bunun dışındakileri, uygarlaştırılmaları gereken toplumlar kategorisine sokan bir anlayış çizgisinde yer alırken Rousseau, Batı toplumuna, ya da sivilleşmiş topluma eleştirel bakanların başında yer alır. Bu bağlamda Rousseau, Thomas Hobbes gibi, düşüncesini farazi bir doğal hal temeli üzerinde kurarken bu hali, Hobbes'un aksine, "olumlu bir resim çizerek tanımlar"
Reklam
Batı'nın İbni Haldun'u keşfi ne yazık ki yüzlerce yıl sonra gerçekleşmiştir. "Tarih dünyevî olmayan sebeplerle izah edilemez. Tarih ancak insanla, insan faaliyetleri ve münasebetleri ile, cemiyetin yarattığı şartlarla izah edilebilir, tarihi anlamanın yegâne yolu tecrübeye dayanan gözlemdir" diyen İbni Haldun'nun Mukaddime'sini İtalya'da Vico, İngiltere'de Hobbes ve Locke, Fransa'da Montesquieu ve Rousseau okumuş olsaydı Rönesans ve on sekizinci yüzyılın aydınlanma devri başka türlü olabilir miydi? Hegel diyalektiğini, Marx tarihî determinizmini başka türlü yazar mıydı? Bu soruların tabiî ki cevabını vermek imkânsızdır. Tarihi tersine yazmak insan zekâsının, hatta hayalinin dışında kalmaktadır.
Sonuç..
İbni Haldun çeşitli vergilerden bahsetmiyor, genel olarak çok yüksek vergilerin ve gelişmeyle beraber artan masrafların devletin yıkılmasına sebep olacağı neticesine varıyordu. Schumpeter'in gelir vergisinin inkişaf ettiğini, fakat burjuva demokrasinin teşekkülü ile kıymetini kaybettiğini söylemesi gayet mantıkî; fakat mühim olan bu gelir vergisini yaratan devletin çökmesidir. Ve nihayet 50 yıl sonra kamusal tercih teorisi içtimaî ve siyasî düzenle malî sistem arasındaki farkın önemini belirtiyor ve maliye sisteminin içtimaî sistemin bir neticesi olduğu üzerinde duruyordu.
Medeniyet devletle beraber gelişir ve devletle beraber söner.
Rousseau'ya göre sanatın, insanın tavır ve hareketlerini henüz kalıplara sokmadığı, duygularına yapay bir ifade vermediği zamanlar âdetler kaba ancak doğaldır. İnsanlar doğal biçimde birbirlerinin ruhuna kolayca nüfuz ediyorlar ve bu kolaylık onları birçok kötülüklerden koruyordu¹⁹7. Uygar yaşamla birlikte insanın doğallığını giderek yitirdiğini ve insanların aynı kalıptan çıkmış yapay nezaket gösterileriyle birbirlerine şirin görünmeye çalıştıklarını ileri süren filozof şöyle demektedir: “Zamanımızda hoşa gitmek sanatı daha ince bir zevk ve daha mahirane özentilerle bir takım düstur ve kaidelere boğulmuş olduğu için ahlâk ve adetlerde bayağı ve aldatıcı bir yeknesaklık hüküm sürmekte, bütün ruhlar aynı kalıba dökülmüş gibi görünmektedir.(...) Kimse olduğu gibi görünmeye cesaret edemez olmuş.(...) Bu yüzden karşımızdakinin nasıl bir adam olduğunu hiç bilemeyeceğiz"
68 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.