Herkes işkencecidir, tıpkı bizim gibi.
Avcının avsız yapamadığı gibi…
Tüketiciler esnafa muhtaçtır…düşmanları askere; yönetilenler yöneticilere; erkekler kadınlara.
Hepsi sevdiklerini yok eder.
Kadınlarla konuşurken aşk ve arzudan iki farklı varlıkmış gibi bahsederiz; bize genellikle aşık olan, bazen de bizi arzulayan kadınlar da aynı zihniyettedir. Aslında ikisi de aynı şeyin farklı yüzleridir, tıpkı bir ağacın kuzeye ve güneye bakan iki cenahı gibi. Bir kadını arzuladığımızda, lütfedip bize teslim olduğu için akabinde ona aşık da oluruz ,onu arzuladığımız için de hep hayallerimizi süsler, aşk unsuru bir nebze de olsa hep mevcuttur. Diğer yandan ona aşık olmuşsak akabinde arzularız da, zira bir kadının mutlaka taşıması gereken vasıflardan biridir cazibe, o vasıfların herhangi birinden yoksun bir kadına tahammül edemeyiz. Bu bakımdan erkekler bacakları felçli kadınları bile arzularken kadınlar da hemcinsleriyle beraber değilse iktidarsız olan erkekleri arzulayabilirler.
Galiba sana hiç söylemedim ama bende her şeyi anımsama becerisi var. Bazen her istediğimi ânında hatırlamıyorum ama hiçbiri aklımdan çıkmıyor; bazı hatıralar, malûm zindanda aylak gezen firari müşteriler gibidir. Kolay ele geçmezler ama hep zindandadırlar, kaçamazlar.
Sebebi her neyse onu anında sevmiştim; sevdalanmıştım, en azından aptal bir oğlanın sevdalanabileceği kadar. Ama yalnızca aptal oğlanın teki olduğum için, sevda nedir bilmiyordum.