Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Georg Simmel

8.3/10
99 Kişi
542
Okunma
105
Beğeni
6,9bin
Görüntülenme

Georg Simmel Sözleri ve Alıntıları

Georg Simmel sözleri ve alıntılarını, Georg Simmel kitap alıntılarını, Georg Simmel en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir kimse ne Sezar'ı anlamak için bir Sezar olmak zorundadır, ne de Augustinus'u anlamak için bir Augustinus olmak zorundadır.
Sayfa 22 - Pinhan YayıncılıkKitabı okudu
Kuşkusuz kadın nüansının gün ışığına çıkarılması edebi kültürde de oldukça zordur. Çünkü edebiyatın genel biçimleri erkekler tarafından üretilmiştir. Bu nedenle edebiyat biçimleri ile özgül olarak onları dolduran dişil içerik arasında ince bir içsel uyumsuzluk olması muhtemeldir.
Sayfa 24 - Pinhan YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
10/10
Cinsellik, kadınlarla ilişki olarak var olur. Ne var ki, kadın için cinsellik, feminenliğin olgusu içerisinde nihai özüne ayrılmazcasına bağlı ya da onunla özdeş bir mutlak, özerk bir varlık kipi haline gelmiştir. Bu mutlak, erkeklerle olan ilişkide yalnız bir ifade ve deneysel bir gerçekleşme kazanır. Bununla birlikte bu ilişki kendi öz evreninde
Sayfa 56 - Pinhan Yayıncılık/ Birinci Basım: Eylül 2016/Kitabı okudu
Hayır demekte ve evet demekte, teslim olmakta ve reddetmede kadınlar ustadırlar.
Sayfa 91 - Pinhan YayıncılıkKitabı okudu
Erkeğin kadınla ilişkisi—erkeğin cinselliği için belirleyici önemine karşın— onun için yaşamsal öneme sahip değildir. Açıkça, tipik durum şudur: cinsel arzunun doyurulması erkeği ilişkiden özgürleştirmeye kadını ise ilişkiye bağlamaya eğilimlidir. Erkek için, kendisini kadına çeken güdü, dürtünün doyurulması ile birlikte kaybolur. Sonuç olarak kadının tek bir erkek bireye daha çok bağımlı olmasına karşılık erkeğin genel anlamda kadına daha çok bağımlı olduğunu anlayabiliriz.
Reklam
Pek az alan istisna olmak üzere nesnel kültürümüz baştan sona erildir. Sanatı ve sanayiyi, bilimi ve ticareti, devleti ve dini yaratmış olanlar erkeklerdir. Erkek ve kadın arasındaki ayrımın mevzu dışı olduğu saf bir “insan” kültürünün var olduğuna yönelik inanç, tam da böyle bir kültürün var olmadığını ortaya koyan aynı öncülden kaynaklanır. Yani “insan” kavramının basitçe “adam” kavramıyla özdeşleştirilmesinden kaynaklanır. Hatta pek çok dil her iki kavram için aynı kelimeyi kullanır.
Yaşamın öznel anlamda içsel bir yönelim olarak mı yoksa şeylerdeki ifadelerine gönderimle mi kavranacağından bağımsız olarak, eril birey her zaman oluşturdukları kutupsallığın içine kadının çekilmediği iki yandan hareket eder. Bir yandan erkek (çok da bedensel sorun olmadığından dolayı genelde daha az özgül olarak tensel olan daha derin dişil cinselliği ile karşıtlık içinde) sırf tensel olan tarafından cezbedilir. İstenç, özümseme ve hükmetme arzusu onu cezbeder. Diğer yandan arzunun ötesinde yatan tinsel olana, mutlak biçime ve aşkın olana da çekilir. İkincisinin yaşamsal önemini hatalı bir biçimde salt ilkinin yadsınmasına konumlandırmak belki de Scopenhauer'in temel bir yanılgısı idi. Nietzsche'nin karşıt yöndeki yanılgısı da bunun kadar temeldir: yani tinsel olmayana ve ilkel ötesine yönelik her tutkuda ilkel güç ve yaşam istencinden başka bir şey görmemek.
kadın için "ben" ile "ben"in etkinliği, kişiliğin merkezi ile çevresi, erkeğe göre çok daha sıkı sıkıya kaynaşmıştır. kadın içsel süreci -ahlak ya da kişisel çıkarlar gizlenmesini gerektirmediği sürece- daha dolayımsız biçim­de söz konusu içsel sürecin ifadesine dönüştürür. bu du­rum kadınlarda ruhsal değişimlerin erkekler için geçerli olduğundan çok daha kolay bir biçimde fiziksel değişimler haline gelmesinden sorumlu olan karakteristik tutarlılık ile sonuçlanır.
Eğer kadın bir şeyle bağlantılı olduğunu duyumsamazsa, bu durumda o şey onu gerçekte ilgilendirmez.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.