Germain Bazin

Germain BazinSanat Tarihi yazarı
Yazar
8.0/10
5 Kişi
29
Okunma
4
Beğeni
588
Görüntülenme

Germain Bazin Sözleri ve Alıntıları

Germain Bazin sözleri ve alıntılarını, Germain Bazin kitap alıntılarını, Germain Bazin en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sasaniler, İslam ve Bizans sana­tı üzerinde büyük bir etki göster­diler. Bunu da Mezopotamya'nın hayvan figürlerini taklit ederek or­taya koydukları gümüş işleri aracı­lığıyla gerçekleştirdiler. Bu eserler, natüralist ya da fantastik bir anla­yışla ortaya konmuştu ve yine bu eserler aracılığıyla, Sümerlerin i.ö. ikinci binyılda yaratmış oldukları hayal ve tasvir dünyası, batı ortaça­ğına aktarılmış oldu.
Sayfa 134 - PdfKitabı okuyor
Hristiyan Sanatının İlk Formları - Mimarlık
Ne var ki beşinci ve altıncı yüzyıldaki Bizans yapıları, dış süslemelerden ve ayrıntılardan yoksundu. Bütün süslemeler ve dekorasyon, yapıların sadece içlerinde ve bağımsız olarak değil, ama mermer kaplamalar ve mozaikler olarak duvarlara uygulanarak gerçekleştiriliyordu. İbadet etmeye gelen insan, bu yapıların içinde, sanki havaya asılmış gibi duran kubbenin aydınlığı ve genişliği altında, doğaüstü bir dünyaya götürüldüğünü hissediyordu ve ayrıntıların bolluğu, renklerin zenginlik dolu etkisi ve mozaiklerin parıltıları, dindarları bir ötedünyaya ulaşmış olma duygusunu vermek için inceden inceye hesaplanarak düzenlenmişti.
Sayfa 157 - Kabalcı Yayınevi, Germain Bazin, Selahattin HilavKitabı okuyor
Reklam
Yunan anıtları, bilimsel beceriyle bir araya getirilmiş orta boyutta mermer taşlar kullanılarak büyük bir dikkatle yapılmıştı.
Sayfa 98 - PdfKitabı okuyor
Taş devrinin ve metal çağlarının ruhu, bugün de yaşamaktadır.
Sayfa 37 - PdfKitabı okuyor
Tüm anıtsal Yunan mimarlığı, sütundan kaynaklanır. Tapınağın bütün orantıları, sütunun dayanıklılığına ve inceliğine bağlıdır ve sütunun çapı ile yüksekliği arasındaki bağıntı (bu bağıntı “modül” diye bilinir), yapının tümünü belirler.
Sayfa 97 - PdfKitabı okuyor
Mezopotamyalıların en önemli icadı, gerçek anlamında kemerdi. Birçok il­kel halk gibi, kemeri, alttakinden biraz daha ileriye çıkan üst üste konmuş yatay katmanlar halinde ve bir "sahte kemer" oluşturacak şekilde yapmalarına rağmen, çoğunlukla, merkezden çevreye yayılan eğri duvarlar halinde inşa ettiler. Birbi­rine bu şekilde bağlanmış bazı beşik kemerler, Sümer döneminden günümüze kalmıştır (Ur'daki bir kral mezarı gibi). Asur alçakkabartmalarından, yan-çember ya da elips şeklinde kubbeler yapıldığı anlaşılmaktadır; ama bu tür hiçbir kubbe bugüne ulaşmadığı için, merkezden çevreye eğik olarak açılan yapıların gerçek­leştirilmiş olup olmadığını bilmiyoruz. Kemer, tepedeki ağırlığın etkisini kaldıracak desteklerin yapılmasını gerekli kılmadan bir mekanın üstünün kapatılmasını sağlar; ama öte yandan, dayandığı bölümler üzerinde yatay bir basınç yapar ve dolayısıyla sağlam destekler konulmasını gerektirir. Sümerler bu basıncı, çok kalın tuğla duvarlar kullanarak dengelemeye çalış­mışlardı. Dılz çatı sisteminin ağırlık ve kitle ile sağladığı dengeye karşılık, kemer sistemi, yapıyı organizma haline getiren bir karşıt güçler sistemi getirmiştir. Bu ilkeyi nihai sonuçlarına ulaştırmamış da olsalar, Mezopotamyalılar, onu yaratma­nın üstünlüğünü elde etmişlerdir.
Sayfa 54 - PdfKitabı okuyor
Reklam
Mozaik sanatı do­kuzuncu yüzyılda yeniden canlandığı zaman, ikonakırıcılık bunalımını izleyen mantıkçı ve savunmacı Tanrıbilim anlayışı, kilise duvarlarına yapılan tasvirlerin ne gibi bir düzene ve dağılıma uyması gerektiğini kesinlikle belirledi. Kiev (on birinci yüzyıl, Ukrayna), Yunanistan (Dhafni, Hosias Lukas, on birinci yüzyılın sonu) ve Sicilya'daki (Palermo, Cefalu, Monreale, on ikinci yüzyıl) bütün büyük mimarlık eserlerinde, lncil'den alınmış öyküler canlandıran tasvirler yer alıyordu . Bu öyküler, ayinlere uygun olarak düzenlenmişti ve hepsinin üzerinde de Pantokrator'un (Kadiri Mutlak'ın) çok büyük ve korkutucu figürü yer alıyordu. Kilisenin tam ortasında merkezi kubbeye resmedilmiş olan bu tasvir, çatık kaşla­rıyla eski Tanrıları hatırlatıyordu (r. 1 36). Burada, doğunun insanüstü Tanrısallık ' anlayışının, insan boyutlarında canlandırılan Yunan Tanrılarına karşı ağır bastığı açıkça görülmektedir (r. 144). Ayrıca, lncil'de belirtilen öyküler, tarihsel içerik­ lerinden tamamen soyutlanmışlardır ve sadece ayinler açısından ve simgesel ola­rak bir anlam taşımaktadırlar. Isa ise, çektiği acıyı canlandıran tasvirlerde, başına gelenlere kayıtsız bir şekilde canlandırılmıştır.
Sayfa 159 - Pdf - Figüratif SanatlarKitabı okuyor
Antikçağdan günümüze kalan yegâne resim sanatı ürünleri bu kentte, Delos’ta ve Roma’da bulunmuştur.
Sayfa 95 - Pdf - Helenistik Dönem (İ.Ö. üçüncü yüzyıldan İsa’nın doğuşuna kadar)Kitabı okuyor
Katedral dediğimiz yapı, hiç kuşkusuz, canlı bir varlık gibi organik olarak gelişmesine yol açan bir büyüme ve genişleme isteğine cevap veriyordu, ama aynı zamanda eğilip bükülen bir ritmi de içinde taşıyordu ve bu gelişim belli bir akıl yürütmeye dayanıyordu ve bu akıl yürütme de tümdengelim yoluyla ilkesini son noktasına kadar vardırıyordu. Başka bir deyişle bu uygulama daha sonra soyut düşüncelerin çerçevesi içinde kaldığı zaman kısırlaştırıcı bir etki doğurmuş olan Fransız mantığının ilk dile gelişiydi. Ne var ki bu mantık, daha önce yapılmış olan her şeyden yüz çevirdiği ve doğayı göz önünde tuttuğu için, şaşılacak ölçüde verimli sonuçlar vermişti. Nitekim aynı şeyi, daha sonraları Descartesçı akıl yürütmenin de felsefede gerçekleştirmiş olduğunu söyleyebiliriz. Gerçekten de gotik sanata akıl egemendir ve bunun sonucu da sâdece bir sistem değil tüm bir dünyâ yaratmaktır. Nitekim katedral de birçok imgenin ve varlığın yaşama zemini bulduğu evrenin kendisi gibi başlıbaşına bir dünyâdır.
Sayfa 180 - 181 - PdfKitabı okuyor
Paleolitik dönemde (yontmataş dönemi) yaşayan atamız, doğadaki formları, bir "sanat eseri" yapmak konusunda hiçbir niyeti olmadan resmetmiş ya da kazımış­tır. Onun amacı, avının bereketli olmasını ve tuzağa yakalanmasını sağlamak ya da kendi amaçları için kullanmak üzere av hayvanının gücünü edinmektir, ilkel sanatçı, yaptığı çizimler bir büyünün ya da efsunun bütün gücüne sahip olan bir büyücüdür.
Sayfa 15 - Pdf - 1 - Sanatın KökenleriKitabı okuyor
Reklam
Sezar, büyük anıtlar yaparak Roma'yı imparatorluk başkenti haline getirmek için önemli bir dönüşüm hareketini başlatmıştı. Bu anıtlar arasında, bir forumu (r. 110), bir tiyatroyu, Aemilia Bazilikası'nı , julia Bazilikası'nı, Curia julia'yı saymak gerekir. "Augustus" sa­natı denen akım, siyasal kuramın büyük Yunan-Roma
Sayfa 121 - PdfKitabı okuyor
Amerika'nın Büyük Okyanus kıyılarında, Avrupalıların fetihlerinden önce gelişen kültürler. Hıristiyanlık dönemine, tarihsel açıdan denk düşer; ama bu kültürler, Mısır'ın ve Mezopotamya'nın eski uygarlıklardan çok daha fazla, ilkel düşünüş tarzına bağımlı kalmışlardır. Dünyanın hiçbir yöresinde, uygar bir ırk, doğaüstü güçlerin dehşet verici etkisi altında böylesine kalmamış ve hiçbir yerde insanoğlu, düşman bir dünya karşısındaki güçsüzlüğünü böylesine trajik bir bi­çimde algılamamıştır. Sözünü ettiğimiz bu kültürler içindeki insan, yeryüzündeki işinin sadece, ölüm ve katil isteğiyle yanıp tutuşan Tanrılara gazaplarını dindir­mek için kurbanlar vermek olduğunu ve güneşin de yeniden doğması için, insan kanıyla her gün beslenmesi gerektiğini düşünüyordu. Binyıllık bir dönem bizim kendi uygarlığımızı da iyice zedelemişti. Ne var ki biz, ancak her elli iki yılda bir kıyamet kopacağını düşünüp umutsuzluğa kapılan Azteklere benzer ırkların psi­kolojisinin ne olduğunu sadece hayal edebiliriz. Genç kadınların, çocukların ve savaş esirlerinin (savaş, çoğunlukla Tanrılara sunulacak insanların ele geçirilmesi için yapılıyordu), dinsel törenlerle kurban edilmeleri, Aztek uygarlığının korkunç bir ün kazanmasına yol açmıştır.
Sayfa 70 - PdfKitabı okuyor
Sümer ülkesinde, Toprak-Aba’nın zamana en dayanıklı simgeleri olduğunu söyleyebileceğimiz dikilitaşlara tapıldığını biliyoruz.
Sayfa 35 - PdfKitabı okuyor
İnsanoğlu, doğaya bağımlılık durumundan kurtulmak için ilk büyük çabayı Akdeniz bölgesinde gösterdi. Siyâset, din, kültür, endüstri ve ticaret sistemleri kurarak hem pratik hem de entelektüel gelişimini önemli ölçüde genişletti.
Sayfa 27 - Pdf - İlk Sanatsal UygarlıklarKitabı okuyor
Yunan tapınakları bugün, güneş ışığında pırıl pırıl yanan mermerlerinin güzelliğiyle büyülerler bizi; ama bu yapıların mimarlarının, onları çoğunlukla boyayarak daha etkili hâle getirmeye çalıştıklarını unutmamak gerekir.
Sayfa 98 - PdfKitabı okuyor
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.