Unut, çünkü bunları çok düşünürsen insanlara kızmak ve belki, sonunda onlardan nefret etmek zorunda kalacaksın. Yalnız unutmak onları yeniden sevmene ve aralarında yaşamana olanak verir...
Anılar zehirli şeylerdi. Hiç istemediğiniz bir anda zihninizde saklandıkları köşeden çıkıp, gövdenizde hiçbir ilacın kesemeyeceği kuvvette ağrılar meydana getirirdi.
Fakat ölümlüler ne yazık ki son olduğunu bilerek yaptıkları her şeye gösterdikleri özeni, yaşamlarına da göstermeleri gerektiğini asırlardır fark edemedi.
ıkımın başlangıcında, yok oluşa sürüklenen bir dünya…
Geç kalınmış bir isyan…
Dost ve düşman birbirine karışırken bütün bunların ortasında kalmış bir avuç genç insan…
Kelebek Serisi’nin üçüncü kitabı olan Koza’da, bu kez hiçbir şeyin geri dönüşü yok. Hayatta kalmak için ise tek bir çözüm yolu var: Savaşmak.
“Kim olduğunu senden iyi bilebilecek kimse yoktu. Sen de kim olduğunu bilmiyorsan, aynalarla yüzleşmeliydin. Çünkü en çok kendi mahkemesinden korkar insan.”
Bu savaşı kazanmak istiyorlarsa başka bir şeye dönüşmeliler. Kelebek kozasından çıkıyor. Olimposlular insanlığa acı çektirirken Jane, İnci, Hector, Siri, Tom, Olenka, Leonard, Frederick, Ted… Hepsi en büyük sınavlarını verecekler. Olimpos’un şanlı tanrılarına, akılları, dostlukları, keşfedecekleri yeni güçler ve sevgileriyle karşı çıkacaklar. Bu savaşı kazanmalılar. Yoksa gerçekleşecek kıyamet, kurtaracakları bir dünya bırakmayacak arkasında.
Tanrıların Dünya'daki hakimiyetleri üzerine başlattığı savaşta, onların temsilcileri olarak çarpışmaları konusunda ikna edilen 10 genç; toplandıkları evde savaşın ve iyi bir asker olmanın inceliklerini öğrenecek, onları bu savaşta yer almaları için seçen tanrıların kendilerine bahşettikleri yetenekleri geliştireceklerdi.
"Olimpos'un 'şanlı' tanrıları utançlarıyla yok olmak isterken sizler, hepiniz öleceksiniz. Nankör insanlık da nihayet hak ettiği sona ulaşacak. Sizin karanlığınız, bizim aydınlığımız olacak. Her birinizin bedenleri insanların ayaklarının altında çiğnenecek. Sonsuz acıyı tadacaksınız."
Pek de mükemmel olmayan hayatlarına tanrılar, canavarlar ve düşmanları eklediğinizde ortaya çıkan karmaşayı çözümlemeye çalışan ekip; bir yandan da birbirlerinin karşılaştıkları zorlukları aşmak için gösterecekleri geri döndürülemez değişimlere şahit olacak.
Metamorfoz… Başkalaşım… Dönüşüm… Metamorfoz evresi normal seyrinde ilerlediğinde, minik bir tırtılın gösterişli bir kelebeğe dönüşmesini sağlar. Fakat bu kez, saat tersine işliyor.
"Hepimiz değişmiştik, gelişmiş ve eksilmiştik."
Kelebek serisinin ikinci kitabı olan Dönüşüm'de, işler artık eskisinden de daha karışık. Kanlı savaşın sona ermesinin ardından, savaşta verdikleri kayıpların yasını tutan, dağılmış ekip yeni bir amaçla bir araya geliyor.
"Memento mori…" Öleceğini unutma. Şüphe, güvensizlik ve kullanmışlık hissi… Bunların hepsi bir zamanlar size yol gösteren kişilere sırtınızı dönmenize yeter mi?
"Oyundaki değerimiz bir piyondan farksızdı. Gerektiği anda elden çıkarılabilecek kadar değersiz, diğer taşların arasında oldukça güçsüz…"
Bu, yeni ittifakların yapıldığı, intikamların alındığı, entrikaların açığa çıktığı ikinci evre… Bu, kelebeğin eski ihtişamını yitirdiği dönüşüm evresi…