Kişi arasına giren, kulak tırmalayan kelimelerden, hele bunların uydurmaca olanlarından hiç hoşlanmam. Tıpkı iki yazar arasındaki münakaşaya izinsiz karışıp cıyaklayan uydurma yazarcıklar gibi...
Bozuk bir elektronik beyin gibi, robotlar gibi mekanik ifadelerle herkes aynı dilin aynı kelimelerini o kadar değişik manada, o kadar hatalı kullandı ki ciddi bir memleket meselesinde anlaşmak asla mümkün olmadı.
Sarı sarı havlıyan
Öksüre öksüre ölen
Hasta sokak lâmbaları..
Ve terkederken
bütün kalbler birbirini
herkesin yalnız kendisini
düşündüğü bir gecede,
Bir büyük ağlamak gerekirse
Seni düşünmek...
Gökhan Evliyaoğlu, Peyami Safa Beyin yanında yetişmiş şuur sahibi bir kimseydi. Bu küçük çaptaki eserde Peyami'nin güçlü sesinin aksini bulabilir miyim diye düşünmüştüm fakat pek de düşündüğüm gibi olmadı. Peyami'nin gölgesini aramak için mi okudum? Belki... Yine de makalelerdeki sarih anlatım tarzını beğendim diyebilirim.