You can find Oldest Göran Therborn books, oldest Göran Therborn quotes and quotes, oldest Göran Therborn authors, oldest Göran Therborn reviews and reviews on 1000Kitap.
Belli bir dini kabul etmek ve rakiplerini yasaklamakta doğrudan belirleyici olan, o dini benimseyen toplumsal güçlerin üstün dünyevi iktidarıdır. Hristiyanlığın Roma İmparatorluğundaki gücü, Constantine ordusunun Maxenius karşısındaki zaferiyle sağlanmıştı. İslamiyet daha sonra muzaffer Arap kılıcıyla yayılmıştı. Semavi ve dünyevi iktidar arasındaki bu sıkı bağlantı, Kıta Avrupası'ndaki din savaşları çağının şu ünlü deyişiyle çarpıcı biçimde ifade edilmişti: eius religio cuius regio, 'kim ki yönetir, dini de o belirler.'
İdeoloji ile daha çok profesyonel anlamda ilgilenen uzmanların anlayabileceği bir eser. Zaten yazarın girişte de belirttiği üzere akademik bir deneme olarak kaleme alınmış ve sonradan kitap olarak basılmış. Yani demem o ki, halkın rahatlıkla okuyup kolaylıkla anlayacağı bir eser olamayacak kadar ağırdı. Bendeniz de halkın içinden naçizane bir birey olarak pek verimli bir okuma gerçekleştirdiğimi söyleyemeyeceğim. Ayrıyeten, zaten fazlasıyla terim içeren uzun cümleleri iyice karmaşık hale getiren ve birbirine dolaştıran bir çeviriydi ki okurken beynimin düğümlenmesine neden olan çevirmene buradan teşekkürlerimi sunmayı da ihmal etmiyorum. Bu kadar düğümlendikten sonra çözülmem biraz zaman alacak belki ama kitabı yarıda bırakmayıp zor da olsa bitirmenin verdiği bir huzur var içimde. Seviyorum bu huzuru.
Dinler ayrıca kendilerine inanmayanların dünyevi yetenekleri ve
pratikleri hakkında, iktidardan yoksun olmaları hakkında ama baskıcı
iktidar uygulamaları hakkında da; yozlaşmaları veya yoksulluk
ları hakkında söyledikleri veya ima ettikleriyle de maddi olarak olumlanabilirler.
Vaizlerin ve cemaatin günlük dünyevi yardımlaşması ve
dinsel ahlak kurallarına itaatin dünyevi etkileriyle de olumlanabilirler.
Şikayet konusu maddi şeyleri düzeltmek ya da açık veya örtük
vaadettikleri dünyevi konumları savunmaktan güç alabilirler. Dinlerin
en derin kökleri, insan öznelliğinin varoluşsal yanlarındadır. Ama
belirli mezheplerin ve itikatların yayılması ve gerilemesi kadar doğaüstücü
dinin gücü ve zayıflığı da laik veya dinsel, öbür varoluşsal
ideolojilerle karşısında benimsedikleri dünyevi onaylama ve yasaklamalarca
yönetilir.
Verili bir düzen için. tehlikeli olan genellikle çelişkinin ikinci biçi
midir. ilki en fazlasından düşük performans, işi, okulu bırakma ve·
ya başkaldırı üretmeye eğilimlidir; oysa ikincisi potansiyel olarak devrimci bir toplumsal dönüşüme yol açabilir. Hanedansal ya da sömürgeci
tabi kılma biçimlerine sahip birçok toplumda aydınların ileri ka·
pitalist bir toplumun nitelikleri doğrultusunda eğitilmesi çok kez, devrimci ideoloji ve pratiklerin üretilmesine yol açmıştır. ileri kapitalist
ülkelerde '60'ların sonundaki öğrenci hareketi, verili konjonktürde
akademik tabi kılma biçimlerinin artık etkili biçimde karşılayamadığı yüksek öğrenimdeki kitlesel bir artışla ilgili benzer bir çelişkiden
ortaya çıktı. (Ama hepimizin bildiği gibi, devrimci işçi sınıfı pratiğinde atılganlık 'assertiveness' yokluğu koşullarında devrimci öğrenci
hareketi gerçekten partayıp söndü.) Harry Braverman tarafından canlı bir tablosu çizilen kapitalistlerin işçileri vasıfsızlaştırma yöntemleri, itaat ve niteliklilik arasındaki uygunluğu sürdürme çabası olarak
görülebilir. Bununla birlikte, toplumsal değişmeye ilişkin temel Marksçı hipotez şudur: Işçilerin gittikçe merkezileşen bir emek pazarın·
da ve gittikçe kolektifleşen bir iş sürecinde özgür kişiler olarak eğitimi, burjuva itaatiyle çatışacak ve devrimci sosyalist ideoloji ve pratiği üretecektir.
ldeolojilerin ve işleyişlerinin, ideoloji konusunda yazanların nadiren
dikkat gösterdikleri bir başka yanı vardır. Konumsal ideolojiler
doğası gereği ikili karaktere sahiptir. Bir kimse belirli bir konuma tabi
kılınır ve o konum için gerekli nitelikleri taşırken kendisi ve başkalan
arasındaki farklılığın bilincine varır. Bu ayrım egemen öznelerin
ideolojisi açısından konumuzla özellikle ilgilidir. Çünkü "egemenlik"
Başkası ile belirli ve can alıcı bir ilişkiyi kesin olarak belirtir. Nitekim
erkek şovenist cinsiyetçi ideoloji hem erkekliğin benlik ideolojisi hem
de kadınlı{lın başkalık ideolojisi olarak görülmelidir. (Bu ikilik cinse
özgü her öznelliğin doğasında vardır ve cinsiyetçi olması şart değildir.)
Aynı şey konumsal-tarihsel ideolojiler için de geçerlidir. Örneğ
in, yönetici burjuvazinin ideolojisi, hem burjuvazinin kendi öznelerini
oluşturan bir benlik ideolojisi, hem de diğer sınıf öznelerinin oluşumuna
egemen olan veya olmaya çalışan bir başkalık ideolojisi olarak
incelenmelidir.