"Linnankoski'nin "Mücadele"sindeki Kabil, her baskıyı devamlı protesto eden, üzerine gelen gerçekle uzlaşmayan, kendine özgü bir Prometheus'tur. Kabil, hayatın her darbesine boyun eğen bir koyun olma yeteneğine sahip değildir.
Kabil yaratıcı hislere sahip olduğunu hisseder, kendine inanır ve dünyanın ve insanlığın geleceği için bütün gücüyle savaşmaya hazırdır. Çakan şimşekten yerler titrerken ve şimşeğin ışığından sanki bütün gökyüzü yanarken, herkes korku ve endişe içinde yere kapanır.
Sadece Kabil meydan okurcasına başını kaldırıp, yerinde sağlam durur.
Habil'e, kız kardeşlerine, hatta annesiyle babasına şöyle der: "Yeryüzünün küçük, zavallı solucanları, siz sadece sürünebilir ve titreyebilirsiniz. Korkunun çocukları olduğumuz için, dini de devamlı korku, titreme, şikâyet ve dilenme olarak algılıyorsunuz. Eğer siz ruhen de gerçekten Yaradan'ın çocukları olsaydınız, yere kapanmak yerine, yukarılara uzanarak, büyüyerek, kendiniz birer hayat yaratırdınız.""
"Milletlerin tarihini kim yaratır? Devleti ve bütün insanlığı ilgilendiren olaylar kim tarafından yönetilir? Ayrı ayrı fertler tarafından mı? Ya da İngiliz düşünür Thomas Carlyle'nin dediği gibi, sadece kahramanlar tarafından mı? Yoksa Lev Tolstoy'un savunduğu gibi bütün halkın hedefleri, fırtınalı ruhları veya pasifliği sayesinde mi?"
Konuşmaları ve yazıları insanların kalbini, değişimlerin gerçekleşebileceğine olan umut ve ülkede yaşam koşullarının iyileştirilmesinin halkın elinde olduğu ve bunun için her bir vatandaşın sorumluluk alması gerektiğine dair inançla doldurmaktaydı.