Bir şekilde kendimi babasız büyüyen ikinci bir nesil olarak görüyordum. Bununla gurur duyduğumdan falan değil. Sadece son derece olağandı, Berlin duvarı kadar, kapitalizmin çöküşü kadar olağandı.
Bir defterin son sayfasında yazarın 40 yaşında böbrek yetmezliğinden öldüğü yazıyordu. Dünyanın başka bir şeye inanması, "House of Happy End" de kimseyi ilgilendirmiyor gibiydi. Morfin ve intihardan kimse söz etmiyordu.