Güler Okman Fişek

İlişki İçinde "Ben" yazarı
Yazar
8.0/10
2 Kişi
17
Okunma
2
Beğeni
1.869
Görüntülenme

Hakkında

Prof. Dr. Klinik psikoloji alanındaki doktora çalışmasını 1973’te University of Connecticut’ta tamamladı ve 1977’ye dek ABD’de lisanslı klinik psikolog olarak çalıştı. 1977-2012 arasında çalıştığı Boğaziçi Üniversitesi, Psikoloji Bölümü’nden Emeritus Profesör olarak emekli olmakla birlikte, kısmi statüde ders vermeye devam ediyor. Fişek 1994’te ülkenin ilk akademik psikolojik hizmet merkezi olan Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’ni kurdu. 2006-2014 arasında Türk Psikologlar Derneği Akademik Akreditasyon Komitesi’nin kurucu başkanlığını yaptı, Avrupa Psikologlar Dernekleri Federasyonu (EFPA) nezdindeki çalışmalarıyla Türkiye’de psikologlar için psikoterapi uzmanlığı sertifikasının edinilmesine öncülük etti. 2010 yılından beri EFPA EuroPsy Psikoterapi Ödüllendirme Komitesi üyesi. Ayrıca çeşitli ulusal ve uluslararası derneklere üyelikleri bulunuyor. Akademik çalışmaları ve eserleri, kültürel bağlam içinde benlik gelişimi ve aile içi ilişkiler, psikoterapi süreçleri ve kültür konuları üzerinde yoğunlaşmıştır. Psychoanalytic Psychology, Family Process, Studies in Gender and Sexuality gibi uluslararasıdergilerde makaleleri ve çok sayıda ulusal ve uluslararası kitap bölümü kaleme almıştır.
Ünvan:
Akademisyen, Yazar

Okurlar

2 okur beğendi.
17 okur okudu.
3 okur okuyor.
66 okur okuyacak.

Okur demografisi

Kadın% 81.8
Erkek% 18.2
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Evi geçindiren kişi olmak, yani en çok evin dışında, iş yaşamına dahil olmak, babaların çocuklarının hayatındaki fiziksel mevcudiyetini yapısal olarak iyice kısıtlıyor. Öte yandan, çocukların zihninde otoriter bir konuma sahip olmak, babalar ve çocuklar arasında kurulabilecek duygusal yakınlığı da engelliyor. Bu durumda, anne ve çocuk arasındaki hem duygusal hem fiziksel bağlar gelişirken, baba hep dışarıda kalıyor, yani bir “üçüncü kişi” oluyor.
"Kadın olarak 100 yıl yaşayacağıma, erkek olarak 1 gün yaşar ölürüm" cümlesini duyduğumda inanamadım. Trabzonspor'un kulüp başkanlığını yapan bir insan TV'ye çıkıp öyle bir laf ettiğinde, insanların isyan etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bakıyorsun, biz çay saatinde konuşuyoruz böyle şeyleri, birçoğu doğal karşılıyor. Katılmasalar bile, bunu kötü niyetle söy-lememiştir deniyor. Benim açımdan erkeklik çok normal, fazla bir anlamı yok. İnsan olmanın bir parçası.
Reklam
Reklam