Güney Dal

Güney DalKılları Yolunmuş Maymun yazarı
Yazar
6.8/10
14 Kişi
47
Okunma
4
Beğeni
1.893
Görüntülenme

Güney Dal Sözleri ve Alıntıları

Güney Dal sözleri ve alıntılarını, Güney Dal kitap alıntılarını, Güney Dal en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Biliyor musunuz ‘ haberler’ ağrıtıyor vücudumu, her türlü acıyı veren onlar...”
Bir şey yapamamış olmaya her zaman bir neden ya da nedenler bulunur: Zaman azdır, araya "hayati" zorunluluklar girer, yapılması istenen şeyin düşüncesi henüz "yeteri kadar" olgunlaşmamıştır. Falan ve de filan. Sen çok iyi bilirsin bunları.
Sayfa 211Kitabı okudu
Reklam
"Gözlerimiz bağlı, ağızlarımız kilitli, yüreklerimiz ama görüyor konuşuyor yüreklerimiz..."
"Ortalamalar her zaman 'gerçek' i yansıtmazlar."
Sayfa 66 - EKSİK PARÇAKitabı okudu
"İnançların ve dinlerin tarihi, insanın iç dünyasının tarihidir. "
Sayfa 123Kitabı okudu
Dünyada yeni bir şey yoktu; sevgisizlik ,dolandırıcılık,çekememezlik yerli yerindeydi...
Reklam
Bundan sonra en iyi yön belki de, yönsüzlüktü. Yani, en iyi yolcu nereye gittiğini bilmeden giden yolcuydu. Evet, okyanusta pusulasını şaşıralı çok olmuştu. Ve bunu kendisine yüksek sesle söylemenin zamanı da çoktan gelmiş geçmekteydi.
Tarih bilinci olmayan bir ulus kimden ve neden yana olduğunu bir türlü çıkaramaz: Tepesine binen herkesi alkışlar durur.
Sayfa 81 - eksik parçaKitabı okudu
"Benim vatanım insandır. Hem sanki insanlar ölünce, öbür dünyada onları uluslarına, dinlerine, dillerine göre mi ayırıyorlar? Yoo, iyi insan kötü insan oluşuna göre sınıflandırıyorlar bence..."
Sayfa 185Kitabı okudu
Sevginin bilinmediği bir yerde sevgisizlikte de yoktu...
Reklam
Unutmamak gerekir, cennet öbür dünyada olduğu kadar bu dünyadadır da.
"İnsan, ihtiyacı olan sevgileri de kendisi kotarmayı bilmeli"
Sayfa 250 - EKSİK PARÇAKitabı okudu
Ayrı bir zaman için not: Sen yirmi yaşlarında iken dünya başkaydı. Hiç kimse, dünya kuruldu kurulalı hiç kimse senin yirmi yaşların gibisini yaşamamıştır. Zamansız, daha doğrusu saatsiz bir dinyaydı. Güneş doğuyordu, evet, batıyordu, evet. Ama bunun zamanla bir ilişkisi yoktu senin için. Doğanın ışığa ve karanlığa gereksinimi vardı ve güneş o yüzden belirli sürelerle doğmakta ve batmaktaydı. Ve zaman senin için söz konusu olduğunda uzayan ve de kısalan gölgelere bakıp tanımlıyordun onu. İstanbul'da, o canım kentte adasız bir Robinson gibiydin. Ne söz vermek birilerine ne belirli zamanlarda belirli yerlerde bulunmak ne bir gördüğün yüzü bir daha görmek ne de bir yattığın kadınla bir kez daha yatmak zorunluluğun vardı. Dünyanın değerleri böyleydi çünkü o yaşlarda, önemli olan senin için, kentin yer değiştiren ışık ve gölgeleriydi. Ve akşamın mora doğru değişen esmerliği nedense sana hep şehvet duyguları verirdi. Ve senin için İstanbul, değişen ışıkların dünyadaki tek saati, tek göstergesiydi. Koskocaman, bildiğimiz zamanın bir ışık saatiydi İstanbul. Kullanılmamış, kullanılmayı bekleyen zamanların saati ya da zamansızlıkların... Yüzlerce, binlerce sokağın köşesinde ışık saatçikleri görürdün ve sana öyle gelirdi ki yalnızca senin duyduğun garip, doğaötesi sesler çıkaran bu saatler taa ötelerde, uzayda birilerine, bir şeylere haberler gönderirlerdi. Işık ve gölgelerle soluk alıp veren yirmi yaşlarının İstanbul'una alışılmış zaman bilincinin dışında yer verilmeliydi...
Sayfa 261Kitabı okudu
Dün gece çok kötü uyudun. Bir o yana bir bu yana dönmekten gözün uyku tutmadı. Ya da uyku tutmadığı için bir o yana bir bu yana...
Sayfa 243Kitabı okudu
Yorgunum. Yorgunluk kemiklerimin içinde, iliklerimde dolaşıyor.
Sayfa 217Kitabı okudu
77 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.